Ne zaman emekli maaşı asgari ücret ile eşit olur o zaman bu konuyu konuşuruz. Senelerce primini eksiksiz ödemiş insanlara lütuf gibi "müjde" vereceklerine birazda gazeteler bunu eleştirsin. Nas var diyip mevzuata aykırı düzenleme yapan o din tüccarlarına ancak emekçinin hakkını yemekte yakışır ! 164 milyar doları elaleme dağıtacaklarına senelerce üretip emekli olmuş vatandaşına dağıtsaymış, Yüzsüzler.
Bu ülkede zam denen o melun şeyin hiçbir mantığı yok.
Zam kisvesi altında verdiklerini misliyle geri alıyorlar.
Zam lafı geçince ben korkarım, bilirim ki aldığım maaşın zamlı hâli bir önceki maaşımdan daha düşüktür.
50 yaş üzeri kesime defalarca söylendi. Başkanlık sistemi denilen otoriter sistem kurumsal yapıyı ve hukukun bağımsızlığını zayıflattığı gibi ekonomiyi de derin bir krize sokacaktır. Zira 50 yaş üzeri kesimin ekseriyeti akıl ve eleştirel düşünce yerine içi boş geleneksel söylemlere, hükümetin bunları saf yerine koyan vatan millet din propagandasına inandılar. Hatta gençlerin eleştiri ve taleplerini ciddiye almadılar. Şimdi bunun sonucunu yaşıyorlar.
Padişahın biri, bir emekli bir çalışanı huzura kabul buyurmuş.
emekliye :
-efendi, içki var mı ?
-Haşa sultanım !
-Kumar var mı ?
-Sümme haşa sultanım !
-Kadın kız var mı ?
-Elfi elfi haşa sultanım !
Padişah kuşağından bir altın çıkarıp emekliye hediye etmiş.
Sonra dönmüş çalışana
-içki var mı ?
-Akşamlarda olur sultanım !
-Kumar var mı ?
-Arada sırada oynarız sultanım !
-Kadın kız var mı ?
-Eh işte o da oluyor bazen sultanım !
Padişah kuşağından bir kese altın çıkarıp çalışana vermiş
Bunu gören emekli atılmış :
-Sultanım bu nasıl bir iştir !
-Ben içki içmem, kumar oynamam, harama uçkur çözmem...
-Bana bir altın verdiniz, bütün bu süfli işleri yapan çalışana bir kese altın verdiniz.
-Ben bundan bir şey anlamadım !
deyince,
padişah:
-emekli efendi senin hiçbir masrafın yok. Ama çalışanın masrafları çok. Onun için ona fazla verdim der.
ülkede insanlar şu an öyle bir yokluk içinde ki...
en acı olan da insanlar aç ve yoksul olduğunun farkında değil.
zamlar-ekonomik durum hayat pahalılığı meselesi olmaktan çıkmış, her anlamda biyolojik ve ruhsal olarak türk toplumunu hastalıklı bir millet haline getirip hayat pahalılığı artık bir sağlık yaşam-hayatta kalmak meselesi olmuştur.
içki ve sigaraya yapılan astronomik zamlar yüzünden insanlar ölmekte.
astronomik artan fiyatlar yüzünden sağlıksız yetersiz dengesiz beslenen ilköğretim çağında ki gençlerde kansızlık gelişim bozukluğu %80'ler seviyesine çıkmış.
10 genç-çocuktan 8 tanesi ileriki yıllarında kalp damar hastalarına yakalanacak.
insanlar artık gıdaların sağlıklı kaliteli olmasına değil de fiyatlarına bakıyor ve üreticiler de artık sağlıklı gıda yerine halkın alabileceği fiyattan ürün üretebilmek için kaliteden ödün vermekte.
eğitim hayatında 10 çocuktan 5 tanesi soruyu anlayamıyor. sınavlarda çözülen-doğru cevap verilen matematik fizik kimya biyoloji vb sorularının ortalaması zeka sorunu yaşayan doğuştan veya sonradan yaşanan beyin gelişiminde olumsuzluklar yaşayan öğrencilere uygulanan özel eğitimde alınan sonuçlarla eş değer.
bu %50'ye yakın çocuklarımız geri zekalı mı?
eğitim sisteminin yetersizliği mi?
hayır!
çocuklar yeterli dengeli ve sağlıklı beslenemiyor. örn: beynin öğrenme ve hafıza becerileri-kapasitesine en büyük etkiyi yapan bdnf proteinleridir.
yeterli dengeli sağlıklı beslenemeyen, gelecek kaygısı içinde, karnını doyurmakta zorlanan ailelerde bu çocukların beyinlerinde bdnf proteinleri yeterli seviyede olur mu? bu çocuk sağlıklı ve normal bir akıl ve zeka kazanabilir mi?
sadece çocuklar mı?
yetişkinler de aynı sorunu yaşıyor. toplum genelinde seyreden ve aklı-zekayı kullanmama örnekleri (bakınız: sokak röportajları ve kim milyoner olmak isterde elenen yarışmacılar, ucuz ekmek kuyruğunda bekleyip dünya bizi kıskanıyor diyenler) yanında hastane ve sağlık ocaklarında yazılan antidepresanlar vitamin hapları dünya genelinde rekor kırıyoruz.
açlık seviyesinde yetersiz dengesiz ve sağlıksız beslenen insanlarda ilk ve en önemli belirtiler ruhsal rahatsızlıklar ile cilt problemleridir. daha da geniş açıdan bakarsanız asabiyet, değer yargılarının dejenere olması (davranış bozuklukları-huy değişmesi de diyebiliriz) algılama zorlukları, tepkimede gecikme-refleks sorunları vs. vs.
eğer bu durum (yetersiz dengesiz sağlıksız beslenme sürerse) rahatsızlıklar kronikleşir ve bunun tedavisi pek yoktur. her 100 hastadan anca 3-5 tanesi bu rahatsızlıkları atlatır.
son 10 yılda en az 15 milyon insan bu kronik rahatsızlıklarla boğuşuyor. gençlik olarak tam anlamıyla hastalıklı bir toplum yarattık. sorun artık zam-ekonomi değil de bir sağlık, yaşama-hayatta kalma sorunu oldu. bunu kimse dillendirmiyor-konuşmuyor. özellikle kadınlar ve çocuklar bu açlıktan ilk etkilenen kesim. açlık çeken afrika ülkeleri düzeyinde sebze meyve hayvansal gıdalar balık et süt ürünleri tüketiyorruz ve bu tüketimin de en az %80 kısmı sağlıksız.
edibüdü: bdnf- brain derived neurotrophic factor. beyinde türetilmiş sinir hücresi büyüme faktörü, BDNF, gelişmekte olan nöronların büyümesini, değişmesini, sinir sistemimiz olgunlaştıktan sonra nöronlarımızın yaşayabilmelerini, sinaptik nöroplastisiteyi ve uzun dönemli hafızanın oluşmasını sağlayan ve düzenleyen proteindir.
bdnf, beynimizde öğrenme ve hafıza konusunda çok önemli bir yere sahip proteindir. beynimizde ki bdnf miktarını doğrudan etkileyen birçok faktör vardır. fazla miktarda sahip olmanız veya az miktarda sahip olmanızın yeni bir şeyler öğrenmemiz konusunda çok önemli bir yere sahiptir.
bak kaynak o kadar basit bulunabiliyor ki aklın şaşar. ülkedeki "sığınmacı" adı altında barındırılan 10 milyon üzeri suriyeli, afgan, pakistanlı, ıraklıyı vs ülkelerine geri gönderiyorsun nurtopu gibi yanakları palak palak kocaman bir kaynak oluşuveriyor..
iş ki sen kaynağı yaratmak iste. en yerli ve milli sensin ya bu suriyelilerden önce "yerli" vatandaşına bir yüzünü dön yetiyor.