emekli maaşı kuyruğundaki kahraman

entry1 galeri0
    ?.
  1. insan üstü güçleri olamayan, tek amacı dedesinin emekli maaşını çekmek olan, fakat birden kendini bir halk kahramanı olarak bulan kimsedir.

    sabah uyandığımda bana yüklenen ağır misyonun farkındaydım. hedefim belliydi; öğlen sıcağına kalmadan seri şekilde maaşı alıp, dedeyle pazarlık masasına oturmak. tabi ki canım o kadar yol git, sıra bekle illaki bir komisyon söz konusuydu.

    uzun ve seri adımlarla vakıflar bankası nın önüne vardım. gördüğüm manzara iç karartıcıydı. yaş ortalaması 76. iki amca güvenlik görevlisiyle kavga etmekteydiler: mevzu belli atmlerde para yok.

    sessizce en müsait atmyi arıyordum. evet işte duvar dibine sıralanmış iki yaşlı insan sırasının birleştiği yerde iki atm. işte bu... gölge bile var. tam belli olmasa da sıranın sonu olduğunu düşündüğüm amcanın arkasına usulca yanaştım.

    o da ne. evet bu oydu annemin eniştesi. saçma bi şekilde kendimi bildim bileli bu adama eniştebaba diyordum. neyse işte hitap da çok önemli değil zaten. o da beni fark etti. o an anladım ki bu işin sonu pek de hayırlı görünmüyor...

    "olmuşla ölmüşe çare yok" deyip attım kendimi yanına. hal hatır faslını çabuk geçtik. ve niyetini açığa vurdu. "sen benim maaşı da çek ben iki dakka şu işimi halledeyim." evet. böyle olacağını onu gördüğüm an tahmin etmiştim. ama tahmin edemediğim daha bir çok şey olduğunu bilseydim...

    annemin eniştesi yani eniştebabam tam sıradan ayrılırken, "aa Necla" dedi. aman allah ım işte olanlar olmuş bir yaşlı tanıdığa daha denk gelmiştim. necla abla ananemin elli yıllık arkadaşı. pek sever beni sağ olsun. "ay valla iyi oldu seni gördüğüm ben bu zımbırtıları beceremiom benim maaşı çekmeye de yardım edersin." cümlesini iştince; ehh en azından kartı bırakıp gitmiyor o da bir şey dedim.

    o sırada kuyrukta bir çakal tüm bu olanları dinlemekteymiş meğerse. avı bendim göz göze geldik pis bir sırıtışla baktı bana. "hayır, sakın." diye haykırmak geldi içimden. ama olan oldu. adam işini biliyordu. belli ki bir çok gence daha böyle kıymıştı. zaten zor durumdaydım. necla teyze yanaklarımı sıkarken düşmanıma pis bir bakış attım. evet hataydı bu. fitili ateşlemiştim...

    "yahu delikanlı sana zahmet sıranın başına geçsen de yaşlılara yardım etsen. hem sevaptır zorlanıyorlar, hem de sıra daha çabuk ilerler." evet bu cümleyi kurdu gözümün yaşarmasına aldırmadan. içimden sövdüm ama "tabi" diyip atıldım ön saflara doğru.

    ve atm karşımdaydı. başındaki teyze de bana bakıyordu tip tip. evet anlamıştı günü kurtaracak insan seçilmişti. hassiktir dedim. iş iyice ciddiye binmişti. sonra bir anda iman kuvvetiyle teyzeye yanıştım: "yardım edeyim isterseniz teyzeciğim" dedim nazikçe. teyzenin gözlerindeki parıltı görülmeye değerdi. bir an boynuma atlayacak sandım...

    arkadan necla teyzenin sesi yankılandı: "benim arkadaşımın torunu yabancı değil." evet o an olayı çözmüştüm yaşlı insanların hepsi birbirini tanıyordu.

    zaman hızla ilerliyordu. bir çok iyi dua almanın verdiği gazla artık işimi profesyonel bir şekilde devam ettiriyordum. baya alışmıştım. aslında sevebilirdim bu işi. sonra iki polisin bana baktığını gördüm. haklıydılar ne mahlukatlar var ki oradaki insanları dolandırmaya çalışıyorlar. ama bir şey olmadı. polisler de anladı benim o sıradaki insanlarla olan ilişkimi.

    necla teyzeyi de yollamıştım artık benim sıram diye bir şey söz konusu değildi zaten. sonra yandaki atm den bir amca; "evladım bizim sıraya da bir el atıvercen mi" dedi. artık kızmıyordum. kendimi kamuya ait hissetmeye başlamıştım. belki de tepemdeki güneşim etkisiyle. "tabi amca." dedim atladım diğer atm ye.

    yeni atm makbuz vermiyordu. ama benim makbuza ihtiyacım vardı. dede bu eski toprak, makbuz ister. yeni atmemde bi ara gençler geldi onlar halledebilirdi işlerini. evet fırsat bu diyip diğer atmye geçtim. "amca ben de artık çekeyim şu parayı." dedim. amca "hayırdır." dedi. gözlerinde "boyun devrilsin, kaynak mı yapmaya çalışıyon." bakışıyla bakınca durumu izzah ettim arka saflardan da "çocuk bizden" sesi gelince amcandan onayı alabildim.

    işte iki cebimde para dolmuştu. arkamda atmyle daha cebelleşecek hatta belki kendilerine benim gibi taze beyinler kurban edecek insan topluluğuna baktım. ama içimde bir huzur vardı. bir buçuk saatlik atm maceramda insanlar beni sevmiş bağırlarına basmışlardı...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük