emek fazlası, emek gücü ile asıl emeğin arasındaki farktan doğan bir olgudur ve doğal bir süreçtir. emek gücü ile emek arasındaki farkları anlayabilmek için emek gücü kavramına bakmakta yarar var diye düşünüyorum.
emek fazlası ödenmemiş emektir. yani sermayedarın emeği satın alırken verdiği ücret, asıl emeğe vermesi gerekenden daha az bir ücrettir. bu aynı zamanda genel anlamı ile artı değerin basit bir tarifidir.
emek fazlası zaman ile üretim fazlasına dönüşür, çünkü emek ürettiği meta ile pazarda somut bir olgu haline gelir ve fazlalık diğer bir fazlalığı doğurur. bundan sonrası tüketim çılıgınlığının doğal sonuçları, sınıf bilincinin egemenliği gibi kavramlar gelir.
buradan anlaşılacağı gibi bilimsel sosyalizm olayları bütünsel olarak aldığı gibi bütünün görülmesi için parçaların karşılıklı ilişkilerini inceler. bu sayede pazarın işleyişi daha net olarak gözümüzde canlanabilir. konuya devam edebilmek için artı değer, tüketim çılgınlığı ya da üretim fazlası gibi konulara değinmek gerekecektir.
Karl Marx'ın politik ekonomiyi eleştirisinde kullandığı bir kavramdır. işçinin geçimini sağlayabileceğinden ("zorunlu emek") fazla üretmesi sonucu ortaya çıkan emeğe denir. Marksist ekonomiye göre emek fazlası genellikle "ödenmemiş emek"tir ve emek fazlası kapitalist sistemin kârının kaynağını oluşturur.
