abdülhamit han'ı öcü gibi gösteren dizi. tarihi dizilerden öğrenen önemli bir kitle var, iki gün sonra abdülhamit'e lanet mitingi düzenleyecekler diye bekliyoruz.
siyasi olaylardan bahis geçiyor, ancak o devirde yapılan eğitim ıslahatları, sanayi, ulaşım alanındaki hizmetlerden zerre bahsedilmiyor ne hikmetse. padişah, sakallı bir adam, yaverine el sallayıp duruyor. ama tipini tutturmuşlar helal olsun.
onun dışında, alex zarife aşkında bayağı bir nefret püskürdüler devlete. yok öyle bir şey. osmanlı'nın öyle bir uygulamasını bulun getirin, kafamı kırayım. bulduğum her kaynağı okumaya çalışıyorum osmanlı hakkında, o zaman uygulanan şeri kanunlar hakkında, o cins bir bilgiye ulaşamadım. ha şu var, halen ülkemizde süregelen linç kültürü o zaman da vardı. zaten bazı suçlar da bu şekilde halk arasında çözümleniyormuş özellikle köylerde. zindana atılan aşık gibi bir şey bulamazsınız tarihte, diziyi süfer heyecanlı hale getirmenin bir yoludur sadece. buna da inanıyor gençlik işte. dedik ya, tarihi dizilerden öğrenen önemli bir kitle var. ulan kimmiş bu abdülhamit bir okuyayım, saltanatı sırasında ne yapmış bu adam, neden seviliyor/sevilmiyor? bir merak et oku ulan. "ay zarifeyle alex kavuşcak mı" diye merak etmeyi bilirsin ama.
dizinin geneli hakkında konuşma gerekirse, kurgusu ve oyunculuklar çok iyi. genç irisi berrak tüzünataç oyuncu olmamasına rağmen oldukça güzel oynuyor. şiveye, kıyafetlere, çevreye önem veriyorlar. müzikler harikulade; erdal güney, kemal sahir gürel, hüseyin yıldız üçlüsü profesyonel iş çıkarmışlar. (aynı üçlü hatırla sevgili ve yemin dizilerinin müziklerini de yapmakta, kıraç gibi aynı şarkıları evirip çevirip koymuyorlar lakin.) bunların dışında, sade ve sadece tolgahan sayışman için de izlenebilir dizi. *
atv kanalında pazartesi akşamları yayınlanan, türk kanallarında izleyebileceğiniz en iyi dizilerden biri. (tabi aynı akşam star ekranında yayınlanan iki aile dizisini seyretmiyorsanız..)
tarih akışına göre konuların ilerleyeceğini bildiğimiz halde, yine de iç burkan dizi. yıllar önce yaşanmış bitmiş olaylar gözüyle bakılamıyor ki, osmanlı'nın nasıl güçsüz kaldığını, üzerinde oyunlar oynanırken nasıl hiçbir şey yapamadığını görüp üzülüyor yine de insan. ya da bende var bir tuhaflık.
alex-zarife aşkına ise denecek bişey yok. onlara dokunmasalardı bari, tesellimiz onlar olsaydı.
izledikce kan beynime sicriyor.
bati binlerce filozof cikarirken, her alanda gelisme kaydederken, bizim milletin derdi baskalarinin bacak aralari olmus. bir musluman ile bir hristiyanin evlenmesini birak gorusmesi link sebebiymis. lanet olsun boyle kurallari koyanlara. zaten simdi ne fark var ki, o zamanda din endeksliydik, yil 2008'de de. descartes 400 sene once yapmis, ayirmis din ile bilimi, yon vermis medeniyete, biz ne zaman basarabilecez acaba?
marx ne guzel demis (bkz: din toplumlarin afyonudur)
70 milyonluk turkiye nufusunun, 93 harbi ve sonrasinda gelisen gocler ile yaklasik %30-35'nin*Rumeli gocmeni oldugunun ilk kez hatirlandigi; ve neticesinde, biz gercek, saf turkleri koklerimiz ile bulusturdu icin ayrica minnet duyulasidir.
kurucusunun bile bir Rumeli kokenli oldugu ulkenin, koklerine ve anavatan topragi sayilan bolge hakkinda ilk cekilmis ozel televizyon dizisi olma ozelliginide tasimaktadir.
sütçü ramiz'e pürsıçan halkının dayak atması neticesinde önümüzdeki bölümlerde makedonya macerasının biteceği ve ramiz efendinin ailesi ile birlikte rumeli'ye "elveda" diyerek anadolu'ya göç edeceğinin ipucunu veren dizi.
iki bolumunu izleyip, "aaaa, bu damdaki kemanci'nin konusu." dedigim, sonra da hadi sozluge yazayim bunu, bir sey tespit ettim diye kosa kosa sozluge geldigim, basligi acip (#2261394) no.lu entariyi gorunce bozum bozum bozuldugum, ama olsun "ben gene de hakkinda entari gircem" diye inat ettigim dizi.
iliğine ve çıkış noktasına kadar bir 'damdaki kemancı' intihali olan dizinin en büyük avantajı karakterlerini izleyiciye yakınlaştırabilmesidir. Sütçü'sünden terzi'sine, kızçe'lerinden, deli akraba namık'ına kadar izleyicinin çevresindeki tiplemeleri alıp tarihi bir dekora yerleştirmeyi başarmıştır. Ancak tarihe bakışında sorun vardır. balkanlar'daki son dönemi kaba ve klişe bir bakış açısıyla, klasik yeşilçam mantığıyla süzmektedir. çeteci Rum, hain yeni kaymaka vs... Ancak her şeye rağmen buğu gibi kokan şivesiyle izleyiciyi ekrana yakınlaştırmaktadır. Tebrik edilesidir.
ekranlarda (türk ekranalarında tabi) izlenmeye değer ender dizilerden biri imiş efendim ben de yeni keşfettim. kardeşim sürekli ''abi izle bak çoook güzeeel'' diye başımın etini yerdi. bir iki bölüm izledim hakikaten de çok eğlenceli ve güzel. erdal özyağcılar harika bi oyunculuk sergilemekte. vallahi ailecek izliyoruz ama ben en çok ıspanak namık için izliyorum. çok komik çook.
sırf alex-zarife aşkı için bile izlenebilecek bir dizi. onun dışında şiveleri, oyunculukları, samimiyeti diziyi izlenebilir kılan çok fazla etken var. fakat terzi hasan ile abdülhamit'i aynı kişinin oynaması tuhaf olmuş, hem abdülhamit'in inandırıcılığını azaltıyor, hem terzi hasan'a alıştığımız için belki ses tipe uymuyor, abdülhamit'in karizması kalmıyor. -her padişah karizmatik miydi bilemiyorum ama öyle gibi geliyor düşününce-
onun haricinde balkanlardaki topraklarımızın nasıl elimizden çıktığını, koca osmanlı devletinin son dönemlerinde nasıl güçsüz kaldığını, ülke parçalanırken nasıl hiçbişey yapamadığını görüp üzülüyor insan.
önceden de belirttigim gibi zamanın mustafa kemal'inin güzel bi noktadan giris yaptıgı dizidir.ayrıca gectigimiz bölümde tıbbiyeli mustafa'nın 2. abdulhamit'i dolaylıda olsa övgülemesi dikkatimden kacmadı.
dün geceki bölümünde mustafa kemal'in adının zikredildiği dizidir. Manastır Askeri idadisi ekranda görünmesi ve Yüzbaşı Ahmet'in mustafa kemal'in adını anması heyecanlanmama sebep olmuştur.
Ancak anlayamadığım bazı hususlar var. Bilenler anlatsın. Paşa'nın oğlu olan Abdül Bey'in rütbesi nedir? Necidir? *'ın rütbesi nedir? Bunlar asker midir polis midir? Osmanlı subay rütbelerini inceledim, bu adamların rütbe işaretlerinde bir yanlışlık var gibi. Ben mi yanılıyorum yoksa senaristler mi sıçmış?
Nineciğimin baya bir izleyip 'babam gibi konuşuyor bunlar aaa nerden çıktı bu' diye baya bir duygulandığı dizi. O sade hayatın arkasındaki zenginlik çok şirin. Bir babanın kızlarına verdiği değer ile bir köylü osmanlı ailesinin basit ama akılcı soruları ile osmanlı ailesi tiplemesinde yeni bir perde açtı. Ecdatlarımızı pala bıyıklı, astığı astık kestiği kestik diye düşündürtürlerdi. Bu dizideki görüntüler akılcılığın, çağdaşlığın ülke bayrağı ile değil insanlarının kalbi ile değerlendirilmesi gerektiğini de kanıtlamıştır. Hele o terzi Hasan apayrı bir renk! Saflığın en güzel hali vahide zarife hatice ile beraber
her bölümünde alex ile zarife'nin görülmesiyle gözlerden yaşların süzülmesine sebep olan dizi. yok anacım güzel güzel bakışsalar ağlıyorum, konuşsalar ağlıyorum, birlikte kaçıp gitseler yine ağlayacağım vay be aşka bak diye. son bölümünde alex ağacın hıristiyanı olur mu kuşun müslümanı olur mu peki niye insanın hıristiyanı müslümanı oluyor diyerek * haklı adam ya neden din insanlar arasında bu kadar engel çıkartıyor hepimiz aynı yere gitmeyeck miyiz aynı tanrıya inanmıyor muyuz sonuçta onlar başka bir adla başka şekilde biz başka adla başka şekilde ama sonuçta aynı varlığa inanıyoruz diye düşüncelere sevk etti.
zarife ve alex'in aşkının ötesinde bir aşkla hiç işim olmayan dizi. din ayrılığı, mezhep ayrılığı daha kaç çifte ölümden büyük acı getirir bilmiyorum. ama bu acıyı her hafta alex ve zarife'yle beraber tekrar ve tekrar yaşamaya devam edeceğimiz belli. hatta bu bir dizi olduğu için onlar kavuşacaklar ama onlarla beraber ağlayan onca çift(ki artık ayrı olduklarından mütevellit çift demek doğru mudur bilmem) hiç kavuşamayacakları sevdicekleri için ağlamaya devam edecekler, her sabah çaput bağlayacak bir ağacı bile olmadan, yoldan geçerken görür mü acaba onu da bilmeden her pazartesi (ve hatta ben tekrar bölümlerde de yaşıyorum aynı şeyi) zarife ve alex'le ölümü tercih edecek.
vahide ve mustafa ise artık bir şekilde izlenebilirliği arttırmak için yokuşa sürülecek. son bölümde mustafanın önce babanla konuşacağım dedikten sonra sana gelecek veremem demesi gibi.
dün son yayınlanan bölümünde vahide'nin kücük kardeşleri pembe ve emine'yi ''getirin götkalarınızı getirin!'' diye sevmesi ayrı bi güzellikti.uzun zamandır tv de bukadar samimi bir dizi seyretmemiştim. teşekkürler atv.