elveda ceylanım

entry2 galeri0
    1.
  1. --spoiler--
    Martılar hiç bu kadar benzememişti ölüme

    Bu kadar aldanmamıştım kanatlarının beyazına

    Demek ölümden zor gidişlerde varmış

    Ve çekermiş bir yüreği eteğinden tutarak denize doğru

    Demek yaslandığım güneşlerin tılsımı bu kadarmış

    Demek böyle ansızın gelirmiş ölümden zor olan

    Yine de gözlerinin sürmesiyle uğurla beni

    Her sabah yeniden ve daha güzel doğan gözlerin

    Her akşam yeniden ve daha çetin öldüren gözlerin

    Yine de sevdiğin bir yanım varsa sen de kalsın

    Ve hep öylece bul beni mısralarımda ararsan

    Yağmurun bu deli yağışı boşuna değilmiş

    Güneşin utangaç yüzünü bu kadar saklaması

    Şimdi dur desen bütün martılardan silkinirim

    Bütün martılar silkinir kanatlarını ölümün beyazından

    Ve ben Beyazıt' ın güvercinleri gibi umarsız

    Döner dururum başının üstünde şimdi dur desen

    Denizi sensiz sevmenin imkânsızlığı içinde gözlerim

    Gökyüzüne yüzünden uzak bakmaların tadılmazlığı

    Otur şöyle yanı başıma bir bardak çay içimi

    Bütün kanımı dökmek istiyorum bütün yüzünü içmek

    Çünkü gidiyorum yorumsuz düşlerimi yollara dökerek

    Dur desen duracağım iki kaşının arasında

    izin ver bir kere daha öpeyim ellerinden

    Ölüm en kırçıl ağzıyla öpmeden dudaklarımı

    Kanımda kıvılcım kalmadı ufukları yakamam

    Ellerini bir kere daha sına boynunla yağmurun altında

    Boynunu bulmadan ellerim yağmurlara bakamam

    Kendimi asabilirim bulutlara kal desen kalırım

    Martılar hiç bu kadar benzememişti ölüme

    Çığlıkları bu kadar büyümemişti ölümsüz yanımda

    Ve hiçbir güneş bu kadar köpürmemişti kanımda

    DUR DE DURAYIM KAL DE KALAYIM GiT DERSEN ÖLÜRÜM

    Bir martıya dönüşürüm kendi kendime açarım kanatlarımı

    DUR DESEN DURURUM KANATLARIMIN BEYAZIYLA

    Şimdi elveda şarkılarını söylemek gerek artık

    Zaman ağzından bir su gibi akıp gelirken en uzun haftalar

    Her anın bir ömür gibi tükenişi istanbul’un nabzında

    Şimdi elveda şarkılarını söylemek gerek artık

    Ölümün suskun diliyle buluşturmak şarkıları

    Sus desen susarım sus desen yine susarım iki ateş arasında

    Bulutlar böyle gelip oturmazdı karşıma

    Gözlerini hep benden saklardı yağmurun çocukları

    Bir benim ağlamalarım yıkardı tüm evreni

    Gül desen güleceğim küllerimi bırakacağım yağmura

    Yanaklarımda tomurcuklanan güllere tutunacağım

    Öyle çaresizim öyle yoğunum ki ellerinin gurbete çıkan yanının

    Git desen gideceğim sonsuza dek iki deniz arasında

    Hani bir türkümüz vardı Urfa' nın etrafı dumanlı dağlar

    Söyle desen söyleyeceğim bir ceylanın kayıp balasını

    Ve öyle süzüleceğim ki bir annenin bakışlarından

    Gel desen geleceğim ateşin en harlısına

    Gel desen geleceğim gerilerek iki mancınık arasında

    Hoşça kal ardımdan ateşler yakan sevgilim

    Sular nasılsa bağlanacak çocukların diliyle

    Hoşça kal ve bir dansa başla kaldığın yerden

    Nasılsa bu son şiirim olacak

    Nasılsa susacağım bir ocağın başında ateşe düşen gözlerine

    Nasılsa son sözlerimi yalnızca balıklar duyacak

    Denize düşen ilk mısrayı kalbinde taşıyan balıklar

    Hoşça kal ardımdan ateşler yakan sevgilim

    Hoşça kal
    --spoiler--

    *
    0 ...
  2. 3.
  3. Martılar hiç bu kadar benzememişti ölüme
    Bu kadar aldanmamıştım kanatlarının beyazına
    Demek ölümden zor gidişlerde varmış
    Ve çekermiş bir yüreği eteğinden tutarak denize doğru
    Demek yaslandığım güneşlerin tılsımı bu kadarmış
    Demek böyle ansızın gelirmiş ölümden zor olan

    Yine de gözlerinin sürmesiyle uğurla beni
    Her sabah yeniden ve daha güzel doğan gözlerin
    Her akşam yeniden ve daha çetin öldüren gözlerin
    Yine de sevdiğin bir yanım varsa sen de kalsın
    Ve hep öylece bul beni mısralarımda ararsan

    Yağmurun bu deli yağışı boşuna değilmiş
    Güneşin utangaç yüzünü bu kadar saklaması
    Şimdi dur desen bütün martılardan silkinirim
    Bütün martılar silkinir kanatlarını ölümün beyazından
    Ve ben Beyazıt ın güvercinleri gibi umarsız
    Döner dururum başının üstünde şimdi dur desen

    Denizi sensiz sevmenin imkânsızlığı içinde gözlerim
    Gökyüzüne yüzünden uzak bakmaların tadılmazlığı
    Otur şöyle yanı başıma bir bardak çay içimi
    Bütün kanımı dökmek istiyorum bütün yüzünü içmek
    Çünkü gidiyorum yorumsuz düşlerimi yollara dökerek
    Dur desen duracağım iki kaşının arasında

    izin ver bir kere daha öpeyim ellerinden
    Ölüm en kırçıl ağzıyla öpmeden dudaklarımı
    Kanımda kıvılcım kalmadı ufukları yakamam
    Ellerini bir kere daha sına boynunla yağmurun altında
    Boynunu bulmadan ellerim yağmurlara bakamam
    Kendimi asabilirim bulutlara kal desen kalırım

    Martılar hiç bu kadar benzememişti ölüme
    Çığlıkları bu kadar büyümemişti ölümsüz yanımda
    Ve hiçbir güneş bu kadar köpürmemişti kanımda
    *
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük