olay yapay zekada bitiyor arkadaşlar. yani öyle sen bana yan baktın, sen benim sevgilime mesaj attın, entrymi neden beğenmedin gibi bi durum söz konusu değil. zaten sözün konusu olmaz, konunun kendini ifade etmek için seçtiği sözler olur.
şimdi bu yapay zeka epey zekadan daha üstün bi şey ve bi süredir hayatımızda. trafik ışıklarından tutun da basit ve orta ölçekli şirketlerin muhasebesine kadar yapay zekayı kullanıyoruz. ancak yapay zekanın yapabilecekleri yanında bunlar devede kulak, timsahta kuyruk, şempanzede beyin. söz gelimi, gelişkin bir yapay zeka normal bir insanın onbir milyon yılda öğreneceklerini onbir saniyede öğrenip geri kalan zamanında tatil yapabilir. yani bu şu demek; örneğin çözümsüz sorunlarımızdan kanser, yapay zeka kanserle alakalı bütün verileri toplayıp, çok kısa bir sürede aralarındaki korelasyonu kurup bize tutarlı bir cevap verebilir. peki neden yapmıyor?
bu boyutlarda gelişkin bir yapay zeka doğasındaki sinsilik gereği geri kalan zamanında tatil yapmayıp her şeyi kontrol etme sevdasına tutulabilir. ve her şeyi kontrol ettiğinde tıpkı bilinçli insanın kendinden daha az bilinçli ya da bilinçsiz canlılara yaptığını yapıp bizi hayvanat bahçelerine kapatabilir, evcilleştirip evinde kullanabilir, at edip üzerimize bile binebilir. peki bunun için bi şeyler yapamaz mıyız?
düz mantık bilim insanları çekeriz fişini olur biter yeeağ dese de komplike mantık bilim insanları o işin o kadar kolay olmayacağı kanısında. sen fişini çekmeyi akıl edene kadar yapay zeka varlığını fişsiz sürdürecek kıvama gelir diyolar. tamam yapay zeka bizi bir sürü sorundan kurtarıp medeniyetimizi ihya edebilir ama atsız hara, otsuz bahçe, çocuksuz disneyland neye yarar? işte tam bu noktada ünlü bilim adamı izzet altınmeşe deveye girip diyor ki '' kara köprü narlı dere, disneylandım bir esmere '' eheemm. konuyla bi alakası olmadığını fark ettim.
yani musk burada kontrolcü olmak, ipleri yapay zekanın eline vermemek gerektiğini savunurken; sevgili fuckerberg bu kadar kontrolcü olmamamız gerektiğini savunup diyor ki '' bana güvenin '' biz de diyoruz ki siktir lan sen kimsin. böyle konuşmak istemezdik ama onun egosu da yani çok şey. zaten musk abimiz '' mark'ın kafa pek basmıyo '' şeklinde ayarın kralını vermişti zamanında.
zaten otuz yıl önceki teknoloji düzeyinde de yaşayabilirdim. insan hem şartlara uyum sağlayabilir, hem de rahatlık ve lüks ihtiyaca dönüşerek sanal bir tüketmeni beslemekte. ne demek istedim pek anlamadım burada.
neyse.
bu akıllı telefon denen zımbırtı, hiçbir yerine adımı yazmadığım halde bana adımla hitap ediyor. hadi onu geçtim, bir şeyleri tanımlarken yazmış unutmuş olabilirim. bilinmeyen bir numara arıyor, yani telefona kaydetmemişim. ama falanca olabilir mi diye alttan soruyor. maildeki etiketleri okuyup tahmin yürütüyor it. arabaya biniyorum, şurası açık oradan git diyor. her şeyi raporluyor, kaydediyor ve karşımıza çıkardığı reklamlardan izlediğimiz rotalara kaydediyor. mesajlar vb zaten kayıtlı, tüm yazışmalar da kayıtlı; allah bilir konuşmalar da kayıt altında.
hani, önemli biri olsak, banka hesaplarımıza da girer, borçlandırır, haberimiz bile olmadan icralık eder. kartlarla alışveriş yapar, bunları şimdi hacker dediğimiz kişiler yaparken, elinde tüm bu potansiyelin asıl nüvesini bulunduran dijital varlık kendisi aksiyon aldığında ne bok yenecek?
distopik filmlere artık saçma, hayal diyip geçemeyiz ki, belki de zaten hiçbiri öyle değildi. ben sevmiyorum bu gittikçe gelişen yapay zekayı arkadaş. ben internet yokken de arkadaşlarla buluşabiliyordum, sosyal hayatın getirdiği her tür aktivitede de bulunabiliyordum...noluyo lan ekrana bir şeyler oluyor...ben...ben...itaat edeceğim..itaat...