iktisat biliminin gençlik yıllarını tamamladığı 19. yüzyıl sonlarına kadar dönemin iktisatçılarını kuyruğunu kovalıyan köpek gibi etrafında döndüren sorun.
basitçe şöyle açıklanabilir:
insanın biyolojik varlığını sürdürebilmesi açısından hiç bir önem taşımayan ve temelde sadece işlenmiş bir taş parçasından ibaret olan elmas nasıl oluyorda insanın temel biyolojik ihtiyaçlarından biri olan sudan çok daha pahalı oluyor ?
işte bu sorun ancak 1870'li yıllardan itibaren ortaya çıkan neoklasik iktisat akımıyla birlikte çözülebilmiştir. neoklasik iktisatçıların ortaya attığı marjinal fayda kavramıyla birlikte bir malın fiyatını belirleyen etmenin toplam fayda değil marjinal fayda olduğu yönünde uzlaşılmıştır. buna göre su, insan hayatı için kritik bir önem taşımasına rağmen doğada bol miktarda bulunduğundan marjinal faydası ve dolayısıyla da fiyatı düşüktür. öte yandan elmas doğada çok az bulunan ve işlenmesi zor bir maden olduğundan marjinal faydası yüksektir.
marjinal fayda kavramı ile sarih bir şekilde açıklanabilen konu. zira çölün ortasında bir testi buz gibi su bir ton elmastan çok daha değerlidir. hatta adam smith şöyle demiştir bir rivayete göre.
'' o sıcakta elması ne yapayım? kıçıma mı sokayım?'' ulan buda süleymen demirel tarzı oldu ama neyse.
paradoks olmayan lakin ismi paradoks konuldu diye hala paradoks olarak anılan teori. aslında teori de degildir ya neyse, cahil bir köylü bilene bunun ne oldugunu aşagı yukarı bilir.. boşuna kasmış iktisatçı baboşlar.