önce bir çekirdek, sonra toprakla haşır neşir olan bir çekirdek, akabinde bi fidan, birkaç yıl sonra bir ağaç, kocaman gölgesinde serinlediğimiz, dallarına çıkıp hunharca kendisini tükettiğimiz bir tatlu doğa hediyesi.
elma, sabahlara "hmm.. sulu ve ekşi. cohgüzel." diyerek başlamamı sağlayan yegane faktör. başka ne bana, "hmm. sulu ve ekşi . cohgüzel." dedirtir zaten bilemiyorum doğrusu.
ama elma diyince , eski evimizin bahçesindeki elma ağacı ve çok sevdiğim "can" adlı muhabbet kuşum geliyor aklıma. can öldüğünde , yerini unutmayayım, özlediğimde açar bakarım(çocukluk işte) diye bahçedeki elma ağacının altına gömmüştüm. pamuklara sarmalamıştım, canı acır sanmıştım. mendillere sarmıştım, üşür sanmıştım
türkiye'nin en büyük sanatçılardan zeki müren'in favori meyvesi. bir rivayete göre her gün yatmadan önce bir elma yermiş, bu pürüzsüz sesini buna borçluymuş.
Yunan mitolojisinde, Türk mitolojisinde, Kutsal Kitaplarda, Alevi-Bektaşi deyişlerinde kullanılan simge, sembol.
yunan mitolojisinde : gökten düşen üç elmadan altın olanı " en güzele" yani helen e düşer. cennet betimlemesidir.
türk mitolojisinde : Oğuz Türkleri için Kızıl elma; kimi zaman üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan idealler veya hayalleri kimi zaman da parıldayan dünya hakimiyetini temsil eder.
kuran-ı kerim de : ölümsüzlüğün değil ölümlü olmanın bilgi ve tecrübesini temsil eder.
alevi bektaşi inancında : Cebrail, cennetten getirdiği elmayı, "Şah"a terceman olarak verir. Şah, yani Hz. Ali, elmayı eline alır, dört parçaya böler ve bir parçasını yer. Bir parça elma Şah'a yeterli gelir. Üçünü, melekler Hakk'a geri götürür. Hak bu davranışa hoş nazarla bakar ve sonuçta Ali'ye, yedi iklim ve dört köşeyi verir. elmanın üç parçasından biri Düldül, biri Zülfikar ve biri Fatma Ana ile Kamber'dir. bu çokluk aynı zamanda birlik ve vahdettir.
tamam çok güzel bir tadı yoktur, benim için en azından, ama kutsal bir şeydir, iyidir, uyku bile veriyor yahu, bir meyve sadece ve birbiriyle çelişen bir sürü etkisi var..