zirve esnasında bana inat bütün fotoğraflarda gözünü kapamış yazar. bir iki neyse diyecem de bir insanın bütün fotğraflarda gözü kapalı çıkar mı yahu. bir dahaki sefere gözlerini bantlamazsam ne olayım.
içindeki geyik potansiyelini hemen farkettiğim, yine bütün gün beni çekmiş yazar güruhunun bütün fotolarda gözü kapalı çıkanı. muhabbet çekilir insan.. ankaraya da bekleriz ama olmadı böyle, iade-i ziyaret yapmak lazım değil mi?
medya eteği'ndeki yazısının altına paraf atabileceğim yazardır. tanımam etmem, öyle 2 3 mesaj yazışmışlığım da yoktur... "yarası olan gocunur" atasözünü cümlenin başına koyarak demek isterim ki; hatun yazara alenen asılıp, buna babacan kılıf giydirmeye çalışan, eğer ki; hatun kişi sert bir şey söylerse "aman canım sen de şaka da kaldıramıyorsun" gibilerinden yaklaşma potansiyeli olan, ayrıca; zeki olmayıp, zeki olduğunu iddia edenlere ayarın allah'ını kaymıştır. "hücuuuum" nidasıyla atağa kalkıp, "kıçına baka baka" uzaklaşan türden olanlara çok güzel cevap vermiştir...
çıplaktık, sefildik, bu tat(elma) bizim olamazdı, tanrıların olmalıydı... artık pek çok tadımız var çıplak da değiliz ama hala çoğu tat bizim olamıyor.
şincik dini mitlere bakınca görüyoruz ki elma yasak meyve cennetten kovulmaya sebep. ancak düşündüm de burda anlatılmak istenen bir nokta var sanki. nasılsa asla bir mit sadece mit değildir, sosyolojik bir takım betimlemeleri olmalıdır. e bilader elma yeyince noldu, cennetten kovulduk.. hmm yani dünya cennet değil, ve biz idolojisyle olsun diniyle olsun hep cennet özlemi içinde olmuşuz. demekki elma yediğimizde daha doğrusu onu akıl ettiğimizde artık cennetten çıkmışız.
ne diyor kutsal kitaplar?"elmayı yediler ve çıplak olduklarını farkederek utandılar" ne demek istiyor yani, alet kullanmayı öğrendiler. yani akıl sahibi oldular. yani alet yapmak bizim cennetimizin bitişi demek olmuş. 2001 filmini şimdi daha iyi anladım sanki.
o halde cehalet mutluluktur lafı hiç olmadığı kadar doğru geliyor kulağıma. üstelik eski anlamından daha değişik anlamlara geliyor. hay evrimleşen aklınıza sokim!
Şimdi sen çırılçıplak elma yiyorsun
Elma da elma ha allahlık
Bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı
Kuşlar uçuyor üstünde
Gökyüzü var üstünde
Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuştun
Bir duvarın üstünde
Bir yandan elma yiyorsun kırmızı
Bir yandan sevgilerini sebil ediyorsun sıcak
istanbul'da bir duvar
Ben de çıplağım ama elma yemiyorum
Benim öyle elmalara karnım tok
Ben öyle elmaları çok gördüm ohooo
Kuşlar uçuyor üstümde bunlar senin elmanın kuşları
Gökyüzü var üstümde bu senin elmandaki gökyüzü
Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum
Bir kilisenin üstünde
Bir yandan çan çalıyorum büyük yaşamaklara
Bir yandan yoldan insanlar geçiyor çoğul olarak
Duvarda bir kilise
istanbul'da bir duvar duvarda bir kilise
Sen çırılçıplak elma yiyorsun
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
Bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz
Bir yanda Sirkeci'nin tren dolu kadınları
Adettir sadece ağızlarını öptürürler
Ayaküstü işlerini görmek yerine