elliott smith

    1.
  1. genç yaşlarında başladığı müzik serüveninde, her zaman kendisine esas adından daha yakın bir ad olarak gördüğü elliott'ı kullanmayı uygun gördü. 1998'de good will hunting filminin müziklerini yaptığı zaman tanındı. bu film müzikleri, kendisine en iyi parça* dalında akademi ödülü adaylığı getirdi. ancak, aynı sene tüm akademi üyelerinin de içinde olduğu cümle alemin bütün ödülleri alması için desteklediği 'titanic' filminin celine dion tarafından icra edilen 'my heart will go on' şarkısına hiç de hak etmemesine rağmen, ödülü kaptırdı, elliott smith; ki bunu umursadığını hiç sanmıyorum.

    en bilinen parçası, bir dönem özellikle radyo eksen ve kent fm tarafından çok fazla çalınan waltz#2 olan elliott, belki de son 10 yılda kendi müzik dilini yaratan az sayıdaki müzisyenden biriydi. buğulu sesini bir enstrüman gibi kullanır, gitarıyla hep inandığı ve anlamı olan besteler yapardı. kimsede olmayan bir tonlaması ve vokal tarzı vardı; sanki onun dışında şarkılarını başka birisi söylese, yani onun bir parçası coverlansa, şarkı bütün tılsımını yitirir gibi gelir bana.

    amerikalı müzisyen, 4 tane birbirinden güzel albüme sahiptir: roman candle, either/or, xo, figure 8. bunlara ek olarak, bir de yaşamını yitirdiği dönemde henüz üzerinde çalışmalarını devam ettirdiği from a basement on the hill albümü var. 2 filme de müzikler yapmıştır: good will hunting ve american beauty. ayrıca, muazzam beatles ve john lennon coverları vardır.

    bestelerinden de anlaşılabileceği üzere, duygularını en üst düzeyde yaşayan bu nev-i şahsına münhasır kişilik, ne yazık ki alkol ve uyuşturucu madde* tüketimi gibi konularda da üst seviyelerdedir. hiç bitmeyen bir bunalım, belki de gerçek bir müzisyen olmanın getirdiği dayanılması güç yaratıcılık krizleri, vs. onu 34 yaşında, 2003 yılında aramızdan aldı. kalbine ve midesine iki defa bıçak saplayarak intihar eden smith'in bıraktığı notta şu yazı vardı: "elliott god forgive me."

    şarkıları arasındaki başlıca favorilerim; tomorrow tomorrow, miss misery, bottle up and explode, i better be quiet now, waltz#2, between the bars, baby britain, needle in the hay, everything means nothing to me, the white lady loves you more, a distorted reality is now a necessity to be free, can't make a sound. ancak tabii hemen hemen bütün şarkıları dinlenmeye değerdir ve evin bir köşesinde kesinlikle bulunması gerekir, elliott smith albümlerinin.
    5 ...
  2. 9.
  3. duygusal, yaratıcı, melankolik, hassas ve ölü.
    4 ...
  4. 10.
  5. en keyifli şarkılarında bile binbir kere damıtılmış hüzün barındıran adam.
    2 ...
  6. 6.
  7. doğrudan iç acıtan, huzurun yanında hüzün de sağladığı sesi ile mükemmelin vuku buluşu olarak da nitelendirebileceğimiz ingiliz müzisyen. "şarkıyı hissederek çalmak yerine kötü çalmanın, öylesine çalmanın ne anlamı var ki?" mantığı ile hareket etmiş, şu günlerde anlamını yitirmeye başlayan samimiyet kavramını her hareketi ile yaşatmış, anlıyor olmamın verdiği fazladan sevgi ve bağlılık ile her açıdan sahiplendiğim hassas ruh'um, "iyi ki vardın" demek istediğim, özlediğim, daha da çok özleyeceğim, benim aynı'm.

    "someone's always coming around here trailing some new kill
    says i seen your picture on a hundred dollar bill
    and what's a game of chance to you, to him is one of real skill
    so glad to meet you
    angeles"
    2 ...
  8. 23.
  9. "angeles" derim. bıçağı kalbine sakladığı yerde öldürün beni.
    2 ...
  10. 3.
  11. dinlediğinizde size "yok böyle bir ses" dedirten ingiliz şahsiyet.hele bazı yerlerde o melankolik sesi titremez mi bitirir işte insanı.ilk duyduğumda bright eyes'ın solistinin sesine benzetmiştim zira dikkatli dinleyince gerçekten de benzediğini farkettim.yoğun bir günün ardından bir kupa kahveni yanına alır, gözlüklerini takar*, varsa armut koltuğuna gömülüp günlerdir seni sürükleyen bir romanı daha keyifli okuyabilirsin.elliot sana yardım eder.

    (bkz: waltz#2)
    (bkz: between the bars)
    (bkz: because)
    (bkz: somebody that i used to know)
    *
    2 ...
  12. 2.
  13. Insanin icine hem huzun hem de huzur isleyen bir sese sahip harika muzisyen.
    2 ...
  14. 12.
  15. Waltz2 şarkısında 'live me alone' diyerek yalnız bırakılmayı istemiş muhteşem hüzünlü ses.

    --spoiler--
    First the mic, then a half cigarette
    Singing Kathy's clown
    That's the man she's married to now
    That's the girl that he takes around town
    She appears composed
    So she is, I suppose
    Who can really tell?
    She shows no emotion at all
    Stares into space like a dead china doll

    I'm never gonna know you now but I'm gonna love you anyhow

    Now she's done, and they're calling someone
    Such a familiar name
    I'm so glad that my memory's remote
    'Cos I'm doing just fine hour to hour, note to note
    Here it is, the revenge to the tune
    You're no good, you're no good, you're no good, you're no good
    Can't you tell that it's well understood?

    I'm never gonna know you now but I'm gonna love you anyhow

    I'm here today, expect it to stay on, and on, and on
    I'm tired, I'm tired
    Looking out on the substitute scene
    Still going strong
    XO Mom
    It's OK, it's alright, nothing's wrong
    Tell Mr. Man with impossible plans
    To just leave me alone
    In the place where I make no mistakes
    In the place where I have what it takes

    I'm never gonna know you now but I'm gonna love you anyhow
    I'm never gonna know you now but I'm gonna love you anyhow

    I'm never gonna know you now but I'm gonna love you anyhow
    --spoiler--
    1 ...
  16. 8.
  17. waltz#2 adlı parçayı yapmış ya; daha ne olsun dedirten müzisyen, ulu insan.
    1 ...
  18. 13.
  19. between the bars şarkısıyla insanı kendinden alan,"ah keşke daha uzun olsaymış" dedirten şarkılar yazan, indie müzik yapmayı ünlenmeden önce de ünlendikten sonra da başarabilmiş şahane sanatçı.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük