mevsimin; "soğuk muyum değil miyim, bilin bakalım ben kimim?" tadındaki kaprisleri sebebiyle, ne istediğini bir türlü anlayamamak ve bu anlaşılmayan süreç içerisinde sigara içebilmek; ama boğulmamak için pencerenin açılması, pencere tarafındaki elin hissedilmeyecek kadar üşümesine sebep olur.
o değil de mause kullandırtmaz insana, bu pencere, bu mevsim..
kaprisli olur bu eller. illa ki kendisinden daha büyük olan ellerin avuçları arasında kaybolmak ister. kaybolup öyle ısınmak. kendi kendine ısınsa ya yok illa daha büyük eller arasında huzur bulacak.
4 mevsim buz kesmiş ellerle dolaşmaktır ve ayaklarla da.
sonra birisi ısıtır elini, ayağını.
sonra o birisi gider ve sen daha çok üşürsün. artık ne ellerini eldiven ısıtır, ne ayağını çorap. o eller olmaz ve sen soğuğa mahkum kalırsın.
dakikalarca beklediğiniz arkadaşınızı artık bekleyemez hale geldiğinizi size belirten şey ellerin üşümesidir. dayanamaz, beklemekten vazgeçer ortamdan sıvışırsınız. 10 dk sonra ellerinizi üşüttüren meydanda belirir. o'na o'nu beklediğinizi söylersiniz. inanması için kızarmış ellerinizi tam gün yüzüne çıkarmak isterken o lanetlerin ısındığını görürsünüz. bana inanmıyosun ya'dan başka bir şey diyemez konuyu kapatırsınız.
kıştan nefret ettiren durum. aslında o kadar da soğuk değilken ellerin birdenbire buz kesmesi, sonra o ellerle hiçbir iş yapamaman, sonra ısınsın diye boynunda ısıtman ve 10 saniye sonra onların tekrar eski sıcaklığına geri dönmesi insana neydi günahım dedirtir. artık tek umudum bilimin bu duruma eldivenden daha akılcı bir çözüm üretmesi, bir elimi ısıtırken tek elle iş yapmaya çalışmaktan yorulmuş vaziyetteyim.