melankolinin, depresyonun, sarsıntıların ve açmazların pençesindeki insan evladının duygularını ellerini cebine koyup sakladığı ve adımlarıyla hayatın yokluğu ile varlığı arasındaki varoluş mücadelesidir.
erkeklere daha çok yakışan durumdur. o eller arada bir tek sigara içmek için cepten çıkarılır. insandan uzak bir yerlerdeyseniz melankolinin dibine vurulur, kalabalık bir yerdeyseniz özelliklede bir sokaktaysanız insanların tuhaflıklarını düşünürsünüz, hele bir de dar ve kalabalık bir sokaktaysanız şu omzunuza çarpan insanlara içten içe söversiniz, ama çarpıştığınız için değil onlar gibi olamadığınız için.
ellerin cepte durmaktan başka yapacağı bir şey, ayakların sokaklardan başka gideceği bir yer kalmadığında, dört duvar aralarına sığılamadığında yapılandır.
bir erkeğin yapma özgürlüğüne sahip olup da bir kızın kolay kolay gerçekleştiremediği şeylerden biridir. halbuki ne çok isterdim kafam bozulunca, hele bir de hava ılıksa ve akşamsa, şöyle nereye gideceğimi düşünmeden sokaklarda dolaşmayı, özgürlüğü içime çekmeyi. ama olur mu olmaz. anne ve baba asla geçerli bir mazeretin yoksa gece vakti tek başına kapıdan dışarı burnunu çıkarmana izin vermez, ki onlar izin verse sokaktaki potansiyel angutlar rahat rahat gezmene izin vermez.
bir erkek olsam hiç düşünmeden ölmeden önce yapılması gerekenler listeme alırdım, o derece güzel bir şey.
şu anda yapmak istediğim eylem. çalıştım çabaladım ama yine öss denen lanet şey kötü geçti. şimdi ben kaybettiğim hayallerime mi, boşa giden emeğime mi yanayım. işte bu yüzden kendimi yollara vurmak istiyorum!! böyle olmamalıydı...