nam-ı diğer seçkincilik. "elit" kelimesinin menfi anlamda kullanılmasına sebep olan düşünce akımı. elitistler, elitlerin yönetimini isterler. bu bağlamda, elit olmayanların idarede hakkı olamaz. platon'un "filozof devleti" tanımına benzerliğiyle dikkat çeker.
Bir ülkede halkin çoğunlugu rasyonel olan ilkelere yönelmiyorsa, kendisini koyun güder gibi güdecek yönetimlere yöneliyorsa, elitizmi savunmak, elit olmak icin cabalamak erdemdir.
ifade özgürlüğü, ekonomik özgürlük, yargı bagımsızlığı gibi üc temel konuda ülkenin sürekli geriye gitmesine sebep olan yönetim marstan gelmiyor.bizzat o ülkenin içinden geliyor. Bu da demektir ki halkin yarisi, bireysel ozgurluk istemiyor, güdülmek, idare edilmek istiyor. Kendilerini atese attiklari gibi,kendileriyle ayni görüsten olmayanlari da atese atiyorlar.
Böyle bir akıl tutulmasinin yasandigi bir ülkede elbetteki elitizme, epistokrasiye kayacaktir bireyler.
Elbetteki ülkemizden bahsetmiyorum.ulkemiz gayet akli basinda, niye oy verdigini bilen bireylerden olusan bir ülkedir.
Belli bir seçkin azınlık tarafından yönetilme üzerine kurulu bir siyasal öğretidir. Temeli Platon tarafından atılmıştır. Platon elitizmi demokrasiye karşı bir tutum olmakla birlikte unun sebebi olarak platon, demokratik yönetimin hocası olan sokrates'i öldürdüğünü düşünmesidir. Platon, yöneticinin filozof olması gerektiğini ve avam kesimin yönetimde söz hakkı olmaması gerektiğini savunmuştur.
gerekli olan görüştür. 10 tane diplomayı alıp çerçeveletip duvara dizmiş olan adamla, recep ivedik gibi biri bir mi? recep ivedik gibi biri mi halka yol gösterecek, hangi kültürle orası muamma? hülasa; siyasetçi de sadece diploma ve akademik kariyerler dışında, sanatta da iyi olmalı. sanatla inceltilmemiş bir ruh, incelikten ne anlar ki azizim.
elitizmin en dip düşüncelerine inince ego tatminliği gibi gene insanın her açıdan düşmanı olan duygularla karşılaşırsınız. gerisi insanların elitizme yüklediği görsel temadır ama kökünde 'beğenilme' güdüsü yatar. havalı olmak kendini üst sınıf gibi hissetmek vs
zaten dünyadaki ana akım iyi kötü tüm 'ideolojierin' kökünde ego vardır onun için ben bütün bu kişilere aynı ılık havuza işeyen adam muamelesi yapmaktayım.
"Elit" bir kesimin yönetimini temel alan görüş. Çok mantıklı buluyorum aslında.
Mesela Siyasal Bilgiler Fakültesinin yapısı değiştirilsin. Sayısı azaltılsın. Sınavı farklı yapılsın. Ülke yönetimine de bu kesimden kişiler girebilsin sadece. Mesela Tarım Bakanı olacak kişinin Ziraat Mühendisi olması zorunlu olsun. Maliye Bakanının ekonomi bitirmesi zorunlu olsun. Ama bunlar yetmesin yüksek lisans ve o siyasal bilgilerin 2 yıllık bölümlerinde eğitim görme şartı ararsın. Tabii ki buranın sınavı da o ygs lys ayarında olmayacak. Gerçekten "elit"leri seçecek.
Kafasını avrupai yaşam tarzı ile bozmuş, Kendi öz kültürüne öcü gibi bakanların başını çektiği bir akım. Özellikle modern eğitim sistemi ile dayatılan bu anlayış, köy enstitülerinde bile mutlaka bir saz çalma zırvalığından süre gelmiştir. insanın yeteneklerine göre eğitim verdirilememiş, toptan bir anlayış ile tek düze bir toplum inşası için elitist yaklaşımlar ölçü olarak alınmıştır.
Bunun sonucunda ise türk halkının genlerine uymayan kopuk nesiller yetişmiştir. Elitist olmak elbet de kötü bir şey değildir.
Elitizm kendinden olmayan, aynı gelir seviyesine ulaşamamış kişileri hakir görünce ana akım merkezinden kayar. Üstün birey, üstün insan statüsüne koyuverir böyle kişiler kendilerini ki budur asıl saçmalık.
Tiyatroya bu gün her gelir seviyesinden insan gidebilir. sinema sevip, konsere de gidebilir.
Bir birey kendini çok geliştirebilir, ekonomik şartlarını, eğitim durumunu, iş hayatını, kültürel bakışını, bunlardan da öte bir şey vardır bence elitizm insanı yalnızlaştıran,sadeleştiren bir anlayıştır. Oysaki, üstün insan yoktur, kendini yetiştirebilmiş insan vardır.
günümüz dünyasında demokrasinin olduğunu idda eden kesimin neredeyse tamamı elittir. antik yunan'dan sonra dünya da gerçek bir demokrasi hiç varolmamıştır. siyaset ve otorite sadece güç sahibinin elindedir. bu da oligarşinin tunç yasasını doğurur ve iktidarın her zaman elitlerin elinde olduğu sonucunu ortaya çıkarır. bu bütün dünya için doğrudur. liberalizm, sosyalizm, muhafazakarlık vb. (sadece faşizmi ırkçılık bazında ayırırım) bunlar sadece birer ideolojik bakış açısıdır ve iktidar sahipleri bunları toplum üzerinde fikir üretmek amacıyla kullanırlar.
Elitizm, bize toplumda seçkinlerin var olduğunu gösterir. Siyasal mekanizmaların işleyişinde, siyasal hayatın işleyişinde seçkin adını verdiğimiz bir zümrenin etkin olduğuna dair bazı uyarılarda bulunur.
Ancak Elitist teorinin de kendi içinde bazı farklılıkları vardır. 19.yy sonlarından başlayarak karşımıza 2 ana Elitizm Teorisi çıkar:
1. Klasik Elitizm Teorileri
2. Modern Elitizm Teorileri
Klasik Elit Teorileri
* Bütün toplumlarda karar alan, emir veren, karar ve emirleri yürüten, toplumu yöneten daima küçük bir azınlık
* Geri kalan kısım (çoğunluk) azınlık tarafından yönetilen kitleler
* Bütün toplumlar oligarşik bir yapıda
* Elit teorileri 20.yüzyılın başlarında italyan düşünürler Gaetano Mosca ve Vilfredo Pareto tarafından ortaya atıldı [Platondan bu yana ileri sürenler olmuştu]
Mosca ve Yönetici Sınıf
* Elit ve kitle ayrımını ilk defa sistemleştiren siyasal bilimci [elit terimini kullanmadı]
* Yönetici sınıf terimini kullandı
* Mosca: Bütün toplumlar yönetici sınıf ve yönetilen sınıf olmak üzere ikiye ayrılır
* Yönetici sınıf; daima azınlıkta, tüm siyasal fonksiyonları görür, iktidar tekeli elinde, iktidarın nimetlerinden yararlanır
* Yönetilen sınıf; çoğunluktadır, yöneten sınıfın kontrolünde ve yönetiminde, onun belirlediği kurallara ve amaçlara göre hareket eder
* Azınlıkta olan kesim, nasıl çoğunluğu kendi yönetimi altında tutabiliyor; azınlığın örgütlenmiş, çoğunluğun örgütlenmemiş dağınık bir yığın olmasından
* Bir güdüyle hareket eden örgütlenmiş azınlığın bunu başarması kaçınılmaz
* Yönetici azınlıktaki kişiler genellikle üstün yeteneklere sahip olan kişiler; gerçekten ya da görünüşte sahip oldukları bazı yetenekleri dolayısıyla toplum içinde saygı ve etkinlik sağlamış kişilerdir
* Yönetici sınıfın yöntemleri [kitleleri kontrol altında tutmak için]
* Hukuk ve kanun yolları
* inandırma (kandırma), hile
* Şiddet
* Yine de, yönetici azınlık çoğunluk üzerinde tam ve mutlak bir egemenliğe sahip değil
* Mosca; yönetici sınıf alttan gelen baskılara da açık, etkisi altında kalabilir; çoğunluğun isteklerini dikkate almak zorunda kalabilir
* Yönetici sınıf; kapalı, devamlı, değişmez bir sınıf değil
* Toplumdaki ekonomik, sosyal, kültürel değişmelere göre yönetici sınıfın yapısında da değişiklikler olur
* Yeni sosyal gruplar, çıkar grupları üst kademelere doğru yükselir
* Her yönetici sınıf yerini yeni bir yönetici sınıfa bırakmak zorundadır
* Değişim; uzun süreli bir değişim ya da devrim yoluyla olabilir
* Siyasal sistemin yapısında değişiklik olmaz; toplumdaki oligarşik yapı devam eder
* Marksın hâkim sınıfında ekonomik temel önemli; Moscada ekonomik gücün yanında soy, ırk, aile, eğitim, başarı gibi faktörler etkili
Pareto: Siyasal (Yönetici) Elit
* Moscanın yönetici sınıf kavramını geliştirmiş, sosyolojik temele oturtmaya çalıştı
* Elit kavramını kullandı
* Kendi dallarında en üstün dereceleri almış olanlar bir sınıf içinde toplanırsa bu sınıfa elit sınıfı denir
* Pareto; toplumlar elit ve elit olmayanlar iki ana sınıfına ayrılır
* Yönetici elit; toplumun yönetiminde doğrudan etkili olan, siyasal iktidar üzerinde etkili olan kişilerden oluşur
* Toplumdaki bu seçkin kesimi aristokrasi çeşitli sosyal grupları içerir; askeri elit, işadamları eliti, aydınlar eliti, vb.
* Yönetici elite dahil sosyal kesimlerin hepsi aynı derecede etkili değil
* Yönetici elit; iktidarı kullanan iç elit ve iktidarı kullanan dış elitten oluşur
* Pareto, yönetici eliti de değişmez, kalıcı ve sürekli değil
* Pareto; Tarih bir aristokrasiler mezarlığıdır. [bir toplumdaki elitler zamanla değişir]
* Elit dolaşımı Paretoda önemli yer tutar; elit dolaşımı engellenirse şiddetli bir tepki (ihtilal) olabilir; elitler kökten değişebilir
* Toplumda her zaman bir elit sınıf mevcut olacaktır
Klasik Elitizme Yönelik Yapılan Eleştiriler:
* Kısmi gerçeklerden kesin genellemelerle toplumsal kanunlar çıkarmaya çalışmışlar
* Yönetici sınıfın kimlerden oluştuğu konusunda açık bilgi yok
* Yönetici sınıfın homojen, birlikte hareket eden bir yapıda olduğu ileri sürülmüş; kanıtlanmamıştır
* Çoğunluk yönetimi olan demokrasinin pratikte gerçekleşmesinin imkansız olduğunu savunmuşlar
* Eşitlik fikrini eleştirmişler; Faşizmin öncüleri olarak bakılmış
* Marksizme de karşılar; elit dolaşımı kavramı ile istikrarlı ve kapalı hakim sınıfı yadsırlar
* Mutlaka bir yönetici sınıf olacağı argümanı ile de sınıfsız toplumun olmayacağını göstermeye çalışmışlar
MODERN ELiT TEORiLERi
1. Demokratik Elitizm
Joseph Schumpeter
* Demokrasi, özünde yönetici kadrolar arasında bir yarışma; halk yönetimi değil
* Schumpeter: Halk, siyasal kararları almak ve rasyonel tercihler yapmak için gerekli yeteneklere sahip değil
* Schumpeter: Demokrasi, halk tarafından onaylanan yönetim [demokrasi bir amaç değil, bir yöntem]; halkın güvenini ve desteğini kazanan kadroların toplumu yönetecek mevkilere getirmek; halk liderleri seçer, politika yapma, tercih yapma yetkisini onlara bırakır
* Bu; yönetenlerle yönetilenler arasında bir işbölümünün bir sonucu
Giovanni Sartori
* Demokratik rejimlerde yönetici elit gruplarının ve liderlerin rolünü görmezden gelmek, demokrasiyle bağdaşmaz saymak gerçekçi değil
* Yetenekli ve sisteme bağlı liderlerin varlığı sistemin başlıca güvencelerinden; aksi takdirde anti-demokratik elitler işbaşına gelir
* Halkın siyasal rolü seçim dönemlerinde önemli; amaç, yönetici liderler grubunun belirlenmesi, yoksa halkın yönetime katılmasını sağlamak değil
* Demokrasi işletilmesi güç bir rejim; bozulmaması seçkin siyasal liderler/elitlere bağlı
Harold D. Lasswell
* Siyasal elit; iktidarı ellerinde tutanlar
* Bir toplum küçük bir siyasal elit tarafından yönetilse de demokratik olabilir; elit grubu sorumluluğunu yerine getirirse
* Seçim, referandum, siyasal örgütlenme özgürlüğü gibi yollarla sorumluluk ve hesap vermenin sağlanmış olması önemli
Raymond Aron
* Bir toplumun halk/çoğunluk tarafından yönetildiği görülmemiştir
* Bütün rejimler azınlık tarafından yönetilir; bütün rejimler oligarşik bir yapıdadır
* Halk için yönetim olabilir ancak halk tarafından yönetim olmaz
* Halk egemenliği gerçekçi değildir; iktidar halk tarafından değil, onun temsilcisi sıfatıyla bir azınlık tarafından kullanılır
* Elit tipi Sovyet tipinde tek ve birleşmiş, Batı tipinde çok ve bölünmüştür
* iktidar eliti; toplumda stratejik kumanda mevkilerini işgal edenlerden meydana gelir
* ABDde üç ayrı grup bu eliti oluşturur: Siyasal liderler, askeri liderler ve büyük şirketlerin yöneticileri
* Bu grupların aralarında çıkarları, dünya görüşleri, sosyal kökenleri bakımından dayanışma, sıkı bir bağ bulunmakta
* Toplum bu üçlü koalisyonun kararları ile yönetiliyor; küçük gruplar etkileme gücünü kaybediyor
* iktidar toplanmasına ve merkezileşmesine gidiliyor; demokratik düzenin korunduğu fikrine katılmıyor
Marksist Düşüncede Elit Kavramı
* işçi sınıfı içinde sınıf bilincine sahip elit tabaka var; işçi sınıfının en yoksul ve cahil kesiminden oluşan sefil proletarya var [bu kesim sosyal çatışmada önemli bir rol oynamayacak bir yığın]
* Lenin; ihtilal disiplinli bir parti önderliğinde yapılabilir [seçkin ihtilalcilerden oluşacak parti]
* Komünist Partiye elit örgütü rolü verilmekte [Çin Komünist Partisi]
* Proletarya diktatörlüğü parti diktatörlüğüne dönüşmüştür; parti içinde de bir yönetici elit oluşmuştur
Özetleyecek olursak:
1. Elit olgusu kabul edilmek zorundadır
2. Elit yapıları toplumdan topluma, siyasal sistemlere göre farklılık gösterir; türdeş, kapalı ve birleşik olup olmama bakımından; az gelişmiş toplumlarda elitin etkisi daha fazla
3. Azınlıktaki yönetici sınıf tamamen serbest değil; yönetenlerin etkisine açık ve bu etkinin derecesi toplumdan topluma değişir [otoriter ve demokratik toplumlar]
4. Halkın rolü sadece seçim yapmak değil, siyasal süreçlerde halkın çeşitli şekillerde politik sürecine katılabilmesi mümkün [siyasal katılma yolları]
bir bedevi atasözünün de dediği gibi. kendi kendisinin hem en büyük düşmanı hem de tek dostu olan kavramdır.
yüzyıllar boyunca aydın ya da aydınlanmış, yani hayatın dünyanın, evren karşısındaki küçüklük ve değersizliğini bir şekilde kavramış olan insanlar, doğal olarak her şeye boş verdikleri için, içlerinde yaşadıkları toplumun da değer yargılarından uzaklaşmışlar. doğal olarak diyorum çünkü o farkındalığın getirdiği sonuç bu. yani 7089098709 sene önce yaşamış bir toplumun koyduğu değer yargısını nasıl kabul etsin bu adam. en başta karşı çıktığı şey zaten bu.
fakat işte tam bu noktada da zurna zırt diyor. insan toplumdan uzaklaştıkça, toplum ondan daha çok uzaklaşıyor. o uzaklaşan da herkesi kendi gibi zannediyor ama bir bakıyor ki en yakınındaki insan bile ona yabancılaşıyor. sevmiyor, hor görüyor. bu kadar insan arasında bir akıllı sen misin diyor. bakıyorsun o da haklı. çünkü o olduğu yerdeyken, aydınlanan insan uzağa gidiyor.
işte bu yüzden yıllar yılı, aydın, farkında olan insanlar toplum tarafından dışlanıyor. yaşadığı toplumun gerçeklerine bağlı kalsa bu sefer de kendisi ve yapmak istediği şey ile ters düşecek. yavşak olacak. iki taraf da birbirinden koptukça kopuyor en sonunda da ya tecrit ediliyor ya katlediliyor.
bu düzen ilk kabilelerden beri böyle gelmiş gidiyor. yapacak bir şey yok. yol belli. ya susup efendi gibi toplumla yaşayacaksın ya da tek başına savaşacaksın.
cihangir'de viski yudumlayarak, istiklal caddesi'nde fink atarak solculuk ve entellik oyunu oynayıp; "hepimiz ermeniyiz", "özür diliyoruz" diyenlerin benimsediği görüş ya da "entelektüel elitizm".
dünya üzerinde olması gereken görüş. ya da şöyle olsun, bunu anlayamayıp, anti demokratik diye nitelendirenlerin haberi olmasın bu kavramdan. anti demokratik değil bu. ama yer almalı dünya üzerinde. misal herkesin boynunda nikon, canon olmasın. param var alırım deyip öğlen 12de kendine tutup kamera ile flashli fotoğraf çekilmesin. bir tek fotoğrafa sanat olarak bakanlar alsın. örnekte görüldüğü gibi seçici olan para ile alakalı da bir kavram.