ha evet böyle bir şey de görmüştüm içler acısı facebook'ta. gözünde mavi lens elinde nikonla aynadan çekilmiş arkadaş. üstüne üstlük gözlerin ne güzel yazmışlar o ayrı mesele.
özellikle üniversiteye yeni başlamış, üniversiteye kapağı zor atmış abiler/ablalar için geçerli bir durumdur. bir şeyler yapabilmek, yaptığını ya da yapıyormuş gibi göründüğünü cümle aleme bildirmek ihtiyaçlarından ileri gelir. bu tip insanların geçmişine baktığınızda ya da o kadar uzmanlaşmaya gerek yok odalarına baktığınızda köşede hiç çalınmamış karizmatik ve genel olarak siyah ya da kırmızı renklerde bir elektrogitar veya basgitar durur.
Fotoğrafçı geçinerek ortam yapan, hava atan tiplerin son zamanlardaki serzenişi. Çoğunun boş olduğu, fason olduğu ortaya çıktı tabi. Kendileri de aynısını yapıyordu vakt-i zamanında. Zaten fotoğrafçıyım diye geçinen tipleri kolaylıkla herkes ayırt edebiliyor, kimse boşuna kendini kasmasın.
Zamanında gitar için de söylendi bunlar. Herkes gitar çalıyor, akdeniz akşamları, 3 akor vs. vs. Bu tiplerin elinden gitarı alıp, iki parça çalıp geri verdiğiniz de mort oluyorlar zaten. Siz de öyle yapın.
Bak o tipler de ayıklandı iyice. Kimse çemkirmesin boşuna. Her şeyi de sahiplenmeye kalkmayın.
niye nikon diye sınırlandırılmış anlamak mümkün değil.
canon alanlarda da aynı durum var.
adam canon 5d mark2 almış. şu anda alınabilecek en iyi FF gövdedir. bu objektif olmadan çalışırmı diye soruyor.
dreiberg e ek olarak, sümüklü erkek çocuğu, elinde yavan ekmek olan pasaklı bir kız çocuğu ve en önemlisi dar ve yokuş olan bir varoş sokağı bunların vazgeçilmezidir. elbette isteyen istediğini yapabilir, hatta yapanlara olumlu gözle bakmaktayım. ancak biraz araştırın, okuyun, internet diye bir şey var en basitinden ordan bir bak be kardeşim, hangi amaçla yola çıktıysan, hangi makinayı kullanmalısın, hangi lenslerle işe başlamalısın (bakın ben de anlıyorum az buçuk) kazıklanma yani, çünkü çok hızlı bir teknolojidir, 1000 avro bayılırsın, 1 sene sonra 300 liraya satamazsın o makinayı.
iş bu entry fotoğrafçılığa meraklı arkadaşlara tavsiye niteliğindedir.
karanlık odada daha önce bir film yıkamamışsa bir baskı almamışsa,önüne geleni çekmeyip güzel kompozisyonlar bulamıyorsa;düşünemiyorsa o fotoğrafçı falan değildir arkadaş.
olsa olsa auto'dan fotoğraf çeken bir ergendir.S nedir M nedir,iso nedir,enstantane,diyafram nedir dediğimizde cevap olarak bizde nedir sorusunu yöneltirler.
çok tartışmaya açık bir konudur bu. en başta sanat nedir sorusunu sormak gerekli. sanatın belli bir kalıbı yoktur ve çekilen bir piknik fotografı bile sanat olarak öne sürülebilir. bir fotografın sanat olup olmadığını çeken kişi değil verilen tepkiler daha doğrusu fotografa bakıldığında yarattığı etki belirler.
nasıl bir eğitim aldığınız yada nasıl bir makine kullandığınız önemli değil. cep telefonu ile mükemmel, sanatsal kareler yakalayabilirsiniz. makine sadece piksel kalitesi, ışık aktarımı gibi konularda rol oynar onun dışında deklanşöre basan kişinin eseridir fotograf.
hayatı boyunca sokakta basketbol oynamış biri ben basketbolcuyum diyemez ama bu onun çok iyi basketbol oynadığı gerçeğini değiştirmez. profesyonel fotografla uğraşan arkadaşların mesleklerine olan ilgiyi sidik yarışı olarak değil, daha olumlu ve sevindirici karşılamalarını beklerdim. sonuçta ben profesyonelim diyorsanız zaten sizin çektikleriniz her zaman farkını belli edecektir. kızan arkadaşları anlayabiliyorum.sonuçta profesyonel mesleğinizi bir açıdan zedeleyen bir genellemeye neden oluyor bu durum ama misal ben eski bir basketbolcu olarak iyi yada kötü her topu eline alana her zaman saygı duyarım ve onu desteklerim. çünkü eğer malum kişi benimle kendini kıyaslıyorsa bunu sözle, tartışmayla değil sportif alanda ki yeteneğimle kanıtlarım.
hele photoshop'a kesinlikle karşı biri olarak fotograf çekmeye hevesli birinde photoshop bilgisi aranmasını anlamıyorum. sanat dediğimiz şey sanal ortamda yapay düzeltmelerle ve oynamalarla yaratılacak kadar basit olmamalı. ha bahsedilen şey vesikalık için yapılan ps ise tamam zaten heralde kimse çıkıp sanatsal bir biometrik vesikalıktan bahsetmez.
sonuç olarak mesleğinizde profesyonel olduğuna inanıyorsanız insanlara kızmak yerine onlara profesyonel olmanın ne demek olduğunu gösterin. bu sayede hem birikiminizi paylaşma fırsatı hemde ilgili kişinin bir daha artistlik yapmamasını sağlamış olursunuz.
Halbuki Ara güler'le röportaj yapan vatan gazetesi yazarı sanem altan ara güler'e sorduğu :
"Kaç tane fotoğraf makineniz vardır?" sorusune ara güler:
"Bana hediye gönderirler bunları. Hiç umrumda değil, makine var mı yok mu. Çekmek istediğin kafandadır. 50 tane vardır ama. iyi fotoğrafçı dikiş makinesiyle de fotoğraf çeker." demiştir.
"Otantiklik illuzyonu" hayatlarımız bizi sürüklüyor kapitalizme, bilgisizliğe, burjuvalığa..Zevk güzel sey ama hakkını verene o zaman boynuna seteskop takan herkes doktor olsun..Hoş oda olur bu gidişle..
kahvehane köşelerinde okey'e 4. oyuncu aramaktan, yada çift okeye bitme çabasına girmektense, bir fotoğraf makinesi alıp kendini geliştiren, geliştirmeye çalışan insandır. enazından sosyal olma yolunda olandır kanımca.
mutlaka siyah beyaz bir fotografları bulunan kişilerdir. bir de fotografçılık ile ilgili terimleri sık kullanarak ben bu işi biliyorum demeye getirirler. gıcıktırlar.
bir furyadır geçer gider diye ummaktayım bunun diğer versiyonu biraz program öğrenip grafikerim diye gezenlerdir.ikiside nefret sebebidir ama basit karalerden gayet iyi anlaşılır bomboş oldukları.
bakmak ile görmek arasındaki ince farkı bilmeyen insanların sırf popüler olmak için nikon slr makine alması.
ben güzel sanatlarda okuyorum resim yapıyorum fotoğrafçılıklada yakından ilgineniyorum,neyse ben fotoğrafçılığa çok düşkün biriyim ama malesef bir nikonum yok fotoğraf makinesini elime aldığım zamanda çok güzel işler çıkartıyorum fakat beni sinirlendiren 2000-3000 liralık makineyi boynuna asıp sürekli ortalıkta dolaşanlar kendilerini sanki profesyonel fotoğrafçı zannedenler fotoğrafla ilgili tek bildikleri gün batımı ve manzara fotoğrafları... o arkadaşlardan biri bana makinesini emanet etti nikon d80 elimdeki kutsal şey beni heyecanlandırıyordu dayanamadım ve makinesyi açtım ve çekilen fotoğraflara baktım birde ne göreyim fotoğrafların hepsi arkadaş ortamlarında çekilmiş fotoğraflar kendi fotoğrafları ve arada piknikte çekilmiş fotoğraflar var yani hiçbirinin sanatsat bir vasfı yok yani cep telefonuyla bile çekilebilir basit şeyler arakadaş geldiğinde sordum sen bu makineyi niye aldın dedim daha iyi görüntü kalitesi elde etmek için dedi bende karşılığında onu kıracak birşey söylemedim ama içimi acıtan fotoğrafa bukadar yeteneğim olmasına rağmen hiç haketmeyen insanların mükemmel fotoğraf makinesiyle ortalıkta dolaşmaları ve üstüne üstük doğru düzgün birşey çekememeleri gerçekten yazık... özellikle türkiye'de bu slr makineleri herkese satmamaları lazım hatta kullanm için fotoğrafçı belgesi zorunlu olsa bu fotoğrafçılık işininde içine edip bıraktılar...
fotoğraf makinesinin markasının fotoğraf karelerinde yer almasıda diğer bir özellikleri bu tip insanların. Dakikada 100-200 kare fotoğraf çekme özelliğine (belkide çok daha fazladır) sahip fotoğraf makinelerini sadece zıplarken bi kare yakalamak için kullanmakta ziyanlıktan başka birşey değildir.