"kapalı bir sandığın içinde gün ışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben. hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. beni kefşetmeye çalışmanı da, keşfettiğini sanmanı da istemem. tanımak zorunda değiliz birbirimizi, daha bir arpa boyu tanımamışken kendimizi. başkaları hakkında edinilen bilgiler, çöplükten gelişigüzel çıkarılan yiyeceklere benzer. tadına varamayacak olduktan sonra, kokutmak zorunda değiliz beynimizde."
bir kitabı için adalet ağaoğlu'nu tek kalemde kullanmış bir yazardır. o kadar mesnevi tasavvuf falan filan oku ama nafile. dönüşmemiş bunlar davranışa.
kitaplarını beğenmekle beraber bazen kafasının karışık olduğunu düşündüğüm yazar. Ruhunu birçok farklı düşünceye bölmüş hepsine eşit parçalarda dağıtmış gibi. Zaman zaman düşüncelerini toparlamakta zorlansa da genellikle sonuç tatmin edici oluyor.
Firarperest kitabı romanlarının arasından sıyrılıp bizi bambaşka dünyalara götüren bir kitap. içerisinde birçok deneme bulunmakla birlikte Şafak'ın iç dünyasını yansıtan 2. kitabı. ilk iç dünyasını yansıtan kitabı ise Siyah Süttü
popüler konularda yazdığı kitaplara bakıyorum da, konu türkiyedeki kezbanların en çok ilgi duyduğu aşk olunca ablamız yazar olabiliyor hemen, karamsarlık dürtüleri içerisinde gelişen ve her zaman iyimseriğe yakınsayan aşk hakkında abla ölüm ölüm dediğin nedir gülüm tarzı bir şeyler yazsa yarın 5. baskısı hemen çıkar.
burası türkiye ilgi gören konular belli, dizilerde içerisinde yasak aşk, zengin fakir çatışması, aldatma ihanet vb olmayan bir tek dizi yok nerdeyse, neden çünkü talep edilen hep o konular bizim insanımızı başkası kurtarmıyor ne yazık ki, sanat anlayışımızdaki eşik çok ama çok düşük, yerlerde sürünüyor diyebilirim.
popülizm böyle bir şey bu abla da popülizmden en çok beslenen insanlardan, demeçleri, hikayeleri, kurguları hep o yönde zira.
best seller mantığıyla hareket eden, aşk hakkında yazılan iki üç özlü söz minvalindeki yazıya edebi eser etkieti yapıştıran insanlar oldukça bu ve bunun gibiler daha çok önümüze edebiyatçı olarak sürülmeye devam edecek.
aşk dediğin şey bireyseldir. başkalarının duyguları üzerine tanımlanan aşk, seni o aşk'a ortakçı yapmaz. hislerde yakınlık duyabilirsin ama başkanın tanımladığı aşk'a hayran olabiliyorsan sende ki kalıplaşmış demektir. tanımlama ihtiyacı hissetmen bile içindeki duygunun boşluğuna delalettir. onu çeken tanımlayamama dürtüsüdür zaten, üzerindeki sis perdesidir.
fransızların güzel bir sözü vardır.
her akılsıza hayran olacak bir akılsız mutlaka bulunur.
bugün katıldığı şeffaf oda da; yazdıkları sırasında sert müzik dinlediğini söyleyerek beni benden almış yazar.
diğer konukta hayko olunca güzel bi sohbet oldu programda...
--spoiler--
Derler ki, aşk da unutulurmuş herşey gibi. Hem de yaşanıp bittikten, soğuyup küllendikten sonra değil, tam da dolu dizgin devam ederken unutulurmuş aşk.
--spoiler--
sabretmenin ne büyük bir erdem olduğunu; Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir?
Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir, satırlarında vurgulayan yazar.
gereksiz bir şekilde kadınlık dürtlülerine yenik düşerek yazar kimliğinden uzaklaşmış kişidir. halbuki ilk romanlarındaki mükemmel kurgunun onu daha iyi bir yazar yapacağı konusunda çok büyük beklentilerim ve öngörüm vardı. yazık oldu.
köşe yazılarına bile tahammül edemeyen -o yoğun melankoli, duygusallık- biri olarak cesaret edip de kitabını alamam sanırım elime. lakin bir hasan ali toptaş, bir orhan pamuk olmadığına eminim dolayısıyla çok da bir kaybım yok sanırım.
coca cola nın ya da pepsi nin satılmadığı bir ülkede; tüketilen kristal kola nın ne kadar kötü olduğunu, birçok özellikten mahrum olduğunu, böyle kola olmayacağını anlatamazsınız üstadım.
ne zaman bu kadını okusam, kristal kola içmiş gibi oluyorum.
dilimde-dimağımda birçok rahatsız edici unsur hissediyorum
epeyce de yaklaşmışım.. duyuyorum...
anlatamıyorum...
günümüz türk yazarları içerisinde en çok ilgi görenlerinden biri. aşk adlı romanıyla büyük ün yapmıştır. romanları dünyanın birçok diline de çevrilmiştir.
Son yıllarda ülkemizde bir hayli popüler olan bir yazardır. Aşk kitabıyla Türk Edebiyat tarihinin en çok satanlar listesinde yer almıştır. Son olarak iskender kitabıyla çok eleştiri almıştır. Kitabının içeriğinin ingiliz yazar Zadie Smith'in inci Gibi Düşler kitabıyla benzer olması eleştiriye maruz kalmasına neden olmuştur.
iskender kitabının kapağındaki "Adam kadın " görüntüsüne anlam veremediğim ancak romanın elif şafak yine konuşturmuş kalemını dediğim saygıyla eğildiğim yazardır.