yav he he hırsızlık yap ama ne var çalışıyor de
yalan söyle iftira at toplumu ayrıştır nefreti körükle sonra yeaa ne var bunda??
ulan aptalmısınız, vicdansız mı yoksa her ikisi mi anlamadım gitti.
bu kadının üzerine bu kadar gitmeyin. yalan atmış olabilir. yalanının sonucu iç savaşa neden olabilir ama herkes hata yapar. elif hanım da hata yapmış olabilir.
ne var bunda?
yalancı gelin zehra hakkındaki haberi kariyerini bitirmiştir ama günah değil mi? neden bu kadar kızgınsınız? bunu sorgulamak lazım. akplileri sürekli tahrik eden basının mustariplerinden biridir bu cesur kadın.
seviyoruz seni elif çakır.
iyi ki varsın.
dürüstlüğün konusundaki bu iddialar bu hakaretler bu aşağılamaz asla seni üzmesin. tvlere çıkıp kendini savunmaya devam et lütfen. sana ihtiyacımız var.
yılma!
asla vazgeçme. sen güçlü olanlardansın. allah yar ve yardımcın olacaktır.
yalancı diyorlar hakkında.
boşver.
her şey unutulur bu ülkede. bu da unutulur. lütfen vicdan azabı çekme. işine devam et.
bizi aydınlatmaya devam et.
sen yalancı değilsin. kabataş olayı yalan çıkmış olabilir. görüntüler ortada, öyle bir şey olmadığı biliniyor ama olsun. lütfen yılma ve yazmaya devam et.
balyoz davasında yazdığı yazılarda fetullah gülen ve "savcı" recep tayyip erdoğan'ın, türk silahlı kuvvetlerine yapılan operasyonda ki tetikçilerinden biri. Hava Tümgeneral Ahmet Bertan Nogaylaroğlu 'ndan özür dilemiş! güzel davranış tabi ki, fakat hâlâ kabataşta yaşanmamış ve uydurulmuş bir olayı savunabilecek kadar alçalabilmiş "ler."
peki neden?
olayın görüntüleri yayınlanmış, yalan olduğu bariz şekilde ortaya dökülmüşken hâlâ neden peki?
iktidar medyasında yer alan "lar" (insanlar, kişiler, yazarlar, gazeteciler yazmayı insanlara hakaret olarak gördüğüm için yazmadım.) gazetecilerden kat kat fazla para alır. en kötü, çıkarlarından vazgeçemezler. Yalan olduğu defalarca kanıtlanmış haberleri savunabilirken, iktidarın kabul etmediği hiç bir şeyi kabul edemezler. komu başörtüsü olsa; gezi olaylarında başörtülü bir kadını tartaklayan polisi yazardı yazmadı. konu islâm olsa; anti kapitalist müslümanlar oradaydı. ibadetlerini yaptılar, onu yazardı. konu net; yandaşlık, çıkar, ne vaad ettilerse artık...
ama her şeyin bir sonu var ve normal koşullarda herhangi bir gazetede yazamayacak olan "lar" , iktidarın düştüğü gün bakalım ne yapacaklar...
hâlâ yalanlara bel bağlayıp insanları kandıran bu insanları korumaya çalışanlar var! korkmayın bizlerin gerçekleri yazmamız, söylememiz, kanıtlamamız onlara dokunmaz. twetterdan yazılanlar, gazetelere yazılanlar anca doğru söyleyenleri cezaya mahkum eder...
istanbul'un göbeğinde üzerileri çıplak, elleri deri eldivenli 70 - 80 kişilik bir erkek grubunun, bir kadının dövdüğünü, üzerine işediğini iddia edip, burada bildiğin paragraflarca entry döşeyebilecek türde insanların varlığını görmemize neden olmuş kadındır.
görüntüler konusunda ise yine benzer bir savunma gelmiş haliyle, nedir o? montaj! tabi amk başka ne olabilir ki lan?
akpli chpli şucu bucu ayırt etmeksizin, bu kadını her kim dünkü tartışmada dinleyip de haklı buluyorsa ya trolldür, ya da felaket derecede akılsız.
programı başından sonuna izleyemedim. bulsam izleyeceğim. ama kabataş tartışmasını ve cb'na hakaret tartışmasını dinledim. açmış anayasayı, papağan gibi tekrarlıyor. "299. maddede c.b.na hakaret 1 yıldan 4 yıla kadar..."
birisi araya giriyor, sanırım ismail saymaz, "peki tutuklu yargılanmasını gerektiriyor mu bu?"
"ne demek yani, ev hapsi mi verilecek?" diye cevaplandırıyor elif hanım. hukukla ilişkisi bu kadar işte. ve bu kadın, belli ki hiç bir şey bilmediği hukuk alanında böylesine cahilce bir laf etmesine rağmen neredeyse kimse tarafından yadırganmıyor ve başka cahillikler sergilemeye devam ediyor.
kabataş mevzusunda "asıl sormanız gereken neden bu mobeseler çalışmıyordu?" diyor. bildiğim kadarıyla mobeseler ibb'nin yetki alanına giriyor. hadi o konuda emin değilim çok. ancak muhaliflerin o dönemde bas bas "mobese kayıtları nerede?" dediklerini nasıl hatırlamaz bu kadın? nasıl denk gelmemiş olabilir? ve bu ilgisizliğine rağmen nasıl kendisine gazeteci diyebilir?
görüntülere güvenmem diyor, kadının beyanı esastır diyor. ulan allahsız, senin başbakanın (o dönemde başbakandı) elimizde görüntüler de var, önümüzdeki cumaya yayınlayacağız demedi mi? bir tarafın yiyorsa sorsana "nerede bu kayıtlar cumhurbaşkanım?" diye.
sonra kayıtlar yayınlandı, ve şimdi diyor ki nereden bileyim gerçek olduğunu? güler misin, ağlar mısın?
bu kadını ciddiye alıp da "linç etmeye çalişiyürler, baş örtülü diye yapiyürler" diyen arkadaşlara da kafalarına beyin ektirmelerini tavsiye ederim. artık o sikik "başörtülü/başörtüsüz ayrımını" yapan tek geri kafalılar olarak siz kaldınız kardeş. bak şunlar da başörtülü kardeşlerimiz bizim, ama siz muhtemelen onlara kardeş demezsiniz:
ayrıca her ne kadar şu sıralar hükümetin çıkarına kullanılıyor olsa da tck'nın 216. maddesinin de kapı gibi orada durduğunu hatırlatmak lazım kendisine. malum, hukuktan anlamıyor, başka her şey gibi. ama bağımsız bir mahkemede yargılanması durumunda bu kadar rahat olamayacağını birilerinin kendisine anlatması lazım.
edit: bugün söz konusu programı izledim ve kendisinin nasıl bir kara cahil olduğunu tekrar gördüm. gerçekten medyanın bu paçozlara bırakılmış olması bile içinde bulunduğumuz durumu özetler nitelikte. malum, akpli vekillerin konuşma yasakları var. bazı vekillerin saçmalamasından sonra böyle bir karar almışlar, iyi de yapmışlar. e haliyle bu sefer söz akpli kalemşörlere bırakılıyor.
eskiden nasıldı diye düşünüyorum bazen. şöyle bir hafızamı yokluyorum. yahu bu ali kırcalar, uğur dündarlar, reha muhtarlar falan vardı. bu adamlar da bunlardan çok üstün değillerdi belki, çok daha ahlaklı veya dürüst olduklarını da iddia etmiyorum. ancak medya üzerindeki sorumluluk o kadar belirgindi ki, bu adamlar ellerinde kesin kanıt olmayan şeyler için "... olduğu iddia ediliyor" gibi muğlak ifadeler kullanırlardı. tabi ben küçüktüm, aval aval ekrana bakardım ne diyor bunlar diye. ulan "iddia ediliyor" ne demek? bir şey ya olmuştur ya olmamıştır. sen hangisini düşünüyorsan onu söylesene?
ama yemiyordu işte. kimseyi zan altında bırakmama ve objektif olma adına seyirciyi yakalayamama pahasına böyle bir ifade kullanıyorlardı.
şimdi bu kadına bakıyorum. kabataş mevzusu... neymiş efendim, aksi ispat olunmadıkça kadın beyanı esasmış. peki, o halde ben burada desem ki, benim bir tanıdığım var ve kendisi elif hanımın kendisinin üzerine işediğini ve onu darp ettiğini iddia ediyor. elimde belge yok ama aksi ispat olunmadığı müddetçe bu hanımın beyanı esastır. elif hanım buna ne derdi acaba? bir de bu haber üzerinden insanlar bu kadının üzerine gelseydi, onu insan dışı davranmakla suçlasalardı ne olurdu? bunun adil olduğunu düşünür müydü?
maalesef öyle bir yalan attılar ki ortaya, şimdi kendileri de içinden çıkamıyorlar. masumiyet karinesini bile tersten okuyacak kadar şaşırmış bunlar. ulan masumiyet karinesi savunma makamı içindir bre cahil. iddia makamı için değil. iddiasını ispatla yükümlü olan belli. sen de bir haberci olarak bu iddia ispatlanmadığı müddetçe "çeşitli işkencelere maruz kaldığı iddia ediliyor" demeliydin. ama diyemezdin. çünkü o zaman senin gibi ancak yozgat haber'de çalışabilecek bir vasıfsızı kim gazeteci, haberci diye oturturdu ki oraya?
Monologda tek kale oynamaya alismis. Diyalogda kendini bu derece hizli kaybedip sesini yukseltme ihtiyaci hisseden insanin ciddi sorunlari oldugunu dusunurum. Malesef entellektuel duzeyi ilkokulda munazara yapan sinirli kiz cocuklari gibi. Karsisindakini sacini basini yolar mazallah.
şarap bardağıyla poz vererek kendini aydın kabul eden embesillerin, son günlerin trendi olan 'kadına şiddet' meselesini üzerlerinde uygulamaya çalıştıkları gazeteci biçimidir. kabataş'ta iğrenç bir şekilde saldırıya uğrayan, saldırı dillendirdiği andan itibaren sosyal medyada linç edilen bir kadının haberini yapması sonucu, uzun zamandır belirli bir kesim tarafından nefret edildiği gözlemlenmektedir. nedenleri oldukça basittir:
1. başörtülü olması.
2. ak parti destekçisi olması.
3. ak parti düşmanı olmaması.
4. kadın olduğu için saldırılmaya daha müsait sayılması.
dün itibariyle çağırıldığı cnn'deki 'kadına şiddet' konulu programda, konudan alakasız bir şekilde kabataş haberi bahane edilerek ismail saymaz kod adlı gezi ergeni tarafından canlı yayında linç edilmeye çalışılmıştır. linç girişimi bariz bir şekilde amacına ulaşamamış olsa da, programın sunucusu da kadın olmasına rağmen tipik bir 'medya ve kadın şiddeti'ni izlememize vesile olmuştur. yaptığı haberin 'yalan' olduğuna dair iddiaları daha aşağıda tartışacak olsam da, bu olay bile tek başına, doğan medyası denilen haysiyetsiz yayın organı için 'kadına şiddet' konusunun, işine gelen kadarına itiraz edilebilecek bir araç olduğunu kanıtlamış olmaktadır. bir yanda günlerdir (haklı olarak) gündemde tutulan kan dondurucu özgecan cinayeti, diğer yanda ortaya çıktığı andan itibaren en aşağılık ifadelerle yalanlanan bir başka kadına şiddet olayı. işte en başından beri çeşitli kesimlerin özgecan tepkilerindeki sahtekarlıklarını bilmemizin nedeni de tam olarak bu alışkanlık haline gelmiş yavşak ikiyüzlülüktür.
aşağılık paralel çetenin parça pinçik sunduğu operasyon artıklarını büyük bir iştahla yutan muhalif solucanların, hala daha milletin zekası ile ilgili yorum yapması oldukça ibretliktir. mart 2014'teki yerel seçimlerden hemen önce, paralelin maymunu haline gelmiş doğan medyasının organı kanal d'de yayımlanmış görüntülere dayanılarak, kabataş olayının bir kurgu olduğu iddia edilmiştir. bu da yetmemiş, saldırıya uğrayan kadının, doğruluğuna dair herhangi bir kaynak bulunmayan bir takım sosyal medya paylaşımları üzerinden olay iyice karikatürize edilmeye çalışılmıştır. şimdi diyebiliriz ki, 'o gerzek' kanaat önderlerinize söyleyin, istanbul'un en işlek yerlerinden birinde tek kameradan ve bir şey seçilemeyecek kadar uzaktan elde edilmiş görüntülerle bir kadına şiddet olayını hunharca yalanlarken vicdanperestlik maskelerini nereye çıkarıp koyuyorlar?
şakirtler abuk sabuk ses kayıtları yayımlıyorlar, bu gezi sürüngenleri kendilerinden daha ateşli şekilde saldırıya geçiyor. aylarca sözde mobeseler 'bozuk' olduğu için olayla ilgili tek bir görüntü bulunamamasına rağmen seçimden birkaç hafta önce ne hikmetse bir tane abuk sabuk bir kayıt servis ediyorlar, gezi sürüngenleri yine kendilerinden daha gayretli şekilde kin kusmaya başlıyor. paralelciler bir yerlerden bir çatı aday buluyor, gezi sürüngenleri gidip tıpış tıpış oy veriyor. peki muhalefet partilerinden yükselen paralel ortaklığı itirazları? istifa eden milletvekilleri? 'o gerzek başkana' söylenen talimatlar? bütün bu mallıklarıyla adeta övünüyorlar ve tutup hala ak partililerin zekasını sorguluyorlar.
elif çakır'ın dünkü programdaki çıkışında yaptığı haklı itirazlara bir argüman geliştiremeyen ismail saymaz neandertali, tipik türkiye muhalifi tavrıyla mobese mevzuunu tamamen yok saymış ve 'özür dile' diye çıkışmaya devam etmiştir. söz konusu neandertalin, olayı baştan beri yalanlayan zihniyetin sıradan bir sözcüsü olduğunu bilmesek, 'halkı tahrik etti' hassasiyetini sahici sanabiliriz. ancak bütün bunları bilmeseydik bile, şiddete uğramış bir kadın hakkında konuşulurken şiddete uğramış başka bir kadının başına gelenleri yalanlama azmiyle de, ne kadar aşağılık olduğunu fark etmememiz mümkün değildir.
çakır'ın kendisinin de dediği gibi, aksi gerçek verilerle ispatlanana kadar adi bir şekilde şiddete uğramış kabataş mağduru kadının yanında durmaya devam edeceğiz. zira kendi konumundaki ve yaşam standardındaki hiçbir kadın, hele de evli ve anne iken, öyle bir senaryo uyduramaz. aylardır üzerinden patlayıcı maddeler çıktığı adli raporlarla kanıtlanmış bir çocuk hakkında uydurulan 'ekmek almaya gitme' yalanını hala utanmadan servis eden ve zavallı çocuğun ölü bedenini siyasi amaçlarla kullanırken hiç de özür dileme gereği duymayan medya tipinin sıkı takipçisi embesiller ise bir başka başlığın konusudur.
bu girinin girdiği zamana göre son programanında 'biz aydınlar' gibi bir sözcük öbeği kurarak evimizin neşe kaynağı olmuş kişi. entelektüel bile olamadan aydın olmak... enteresan.
olmayan hiç yaşanmamış bir görüntüyü izledim deyip, hiç utanmadan sıkılmadan hala televizyonlarda Konuşmak, ahkam kesmek nasıl bir duygu anlatsana biraz...
cnntürk'te sabırla dinlediğim, kabataş yalanına aracılık etmiş ama özür borçlu olmadığını dile getiren pişkin, iftiracı provakatör, yalaka kadın.. demek ki neymişşş gezi zamanında kabataş'ta kimse sizin türbanlı bacınızı dövmemiş, üstüne çömdürmemiş.. hadi dağılın
hatırlatma: r.t.e'nin olmayan görüntüler için "Camideki içki görüntülerini cuma günü göstereceğim" diyeli kaç cuma kaç sene geçti saymayı unuttum..