Girifit bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekanların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibarettir.
beni ahmer devleti'nin başkenti olan gırnata'da yapılmış olan ve yanından geçen darro nehrine bakan islam sanatının gurur kaynağı olan saraydır.. bu saray 1492 yılında ispanyollar tarafından ele geçirilerek kraliyet sarayı haline getirilmiştir. 1809 da ise sarayın kulelerini napolyon havaya uçurmak istemişse de bunu başaramamıştır.
duvarlarında kırmızı tuğla, çatısında kırmızı kiremit kullanılmasından dolayı bu ismi almıştır. el-hamra; kırmızı demektir. ayrıca "dünyanın yeni yedi harikası" listesi adaylarından. geçen sene sarayın bir kısmı ziyarete kapalıydı. çalışmalar ve çekimler yapılıyordu. gezmek için bir günün yetmeyeceği kadar büyüktür.
ispanya'nın granada kentinde endülüs emevileri döneminden kalma ünlü saray. görkemli bir saraydır. öte yandan sarayın dışında kalan ve etrafını çevreleyen bahçeler de bir o kadar güzeldir. ispanyollar bu sarayı ele geçirdiklerinde hayran kalmışlar ve kralları için balayı yeri olarak kullanmışlardır *.
süslemelerinin geometrisi, lineer cebirdeki bütün simetri gruplarını kapsamaktadır. döndürme ilerletme ve yansıtma simetrilerinin hepsini barındıran bu süslemelere sahip sarayı, m.s. escher de ziyaret etmiştir. saray kendisine ilham kaynağı olmuştur.
ispanya'nın Granada'sında yer alan devasa saray.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, eğer sarayı gezmek istiyorsanız mutlaka 1 gün öncesinden bilet almanızda fayda var, zira elininiz boş dönebilirsiniz, çünkü ilk girişte içeriye belli sayıda insan alıyorlar. (bkz: La Caixa)isimli bankaların, saray için bilet satan otomatik makinesi var, veya şehrin belli yerlerde sarayın resmi dükkanları mevcut, ordan da bilet satın alabiliyorsunuz, fiyatları da aynı her ikisinde de. ( Temmuz'da 14 euro gibi bişi ödemiştim).O nedenle işinizi şansa bırakmayın ve bu yerlerden birinden bir sonraki güne bileti temin edin derim ben.
Bilet fiyatları da görmek istediğiniz alanlara göre değişmekte, misal sadece bahçelerini gezmek istiyorum veya bütün sarayı gezmek istiyorum gibi seçenekleri var.Biletlerin üzerinde (bkz: Nasrid's Palace) 'de olmanız gereken saatler yazıyor ve o anda mutlaka orda bulunmalısınız çünkü orda yazan saate göre alım yapıyorlar eğer ki gecikir iseniz, işiniz yaş o nedenle dikkat!
Şehrin merkezindeki katedraldan kalkan otobüslerle ulaşım sağlanıyor zira, El Hamra şehrin epeyce yükseğinde konumlanmış.Yanlış hatırlamıyor isem, saraya 3 ana giriş kapısı var, otobüsten giriş yapacağınız kapıya göre inebiliyorsunuz.
Saray, gerçekten de epey geniş ve girdiğiniz her bölüm mutlaka bir bahçeye veya başka bir bölüme geçişi sağlıyor.Duvarlarda Arapça yazılar, aşina olduğumuz türden dualar, süslemeler mevcut.Bir de simetri çok önemli imiş o dönemki eserlerde.Tepeden eski şehri izlemek keyifli, manzarası da garantisi.Epeyce bahçesi var sarayın ve de cidden görkemliler hatta bahçeler binalarından daha görkemli diyebilirim, bir de su kaynaklarına çok önem vermişler, bahçelerde mutlaka havuz yer alıyor ve bazen saray içlerinden bahçe havuzuna ulaşan, yerden bağlantıları var.
Tepeye vardığınızda, diğer kulelerini de görebiliyorsunuz. Her yeri tarih ve yaşanmışlıklarla bezeli bu kentte her an Prince of Persia veya Assasin's Creed sahnesini yaşabilirmişim gibi hissettim.
Saray çıkısında da otobüs yerine yürümeyi tercih ettik biz, tepeden aşağıya kadarki kalan arada ormanımsı bir alan var, biraz dönemeçli ama bir sürü ağacın içinden geçerek mis gibi kokular eşliğinde şehre inmek, size yorgunluğunuzu unutturacak düzeyde.
Endülüs ' e yolunuz düşerse, ne yapın ne edin bilet alıp gezin bu sarayı.Türkiye'de sarayın ve mimarinin alası mevcut ama burda başka bir tat var.
granada'nın hemen yanıbaşındaki tepeye kurulmuş, yaklaşık 700 yıldır şehre, sözün iki anlamıyla da tepeden bakan bir saray. adı arapça 'al hamra'dan gelmektedir ve 'kırmızı olan' manasını taşır. sarayın yapımında kullanılan kırmızıya kaçan renkteki taşlardan bu adı almıştır. sarayın kendisi öyle aman aman çığır açacak nitelikte bir mimariye sahip değildir, ancak büyüklüğü, şehre egemen yapısı, inanılmaz güzellikteki iç mekan işlemeleri, fayansları, kurak bozkırların ortasındaki klimaları ve cennet parçası bahçeleri ile birleşince kompleks akıl almaz bir güzellik kazanır.
14.yy'da kurulan elhamra'nın bahçesinde klimalar var, evet. araplar bir devirdaim sistemi kurarak suyun kompleks içinde sürekli akmasını sağlamış. gerçekten de sarayın bahçelerinde dolaşırken dört bir yandaki kanallarda şarıl şarıl sular akıyor, dolambaçlı kanallar suyun daha çok dolaşmasını sağlıyor ve ortamın sıcaklığını düşürüyor. bu sayede şehirde 40 dereceleri bulan hava sıcaklığı elhamra'nın bahçelerinde hep 28 derece civarında kalabiliyor. kuraklıktan uzak bu yapı sayesinde çöl gibi bir bozkırın ortasında dev ağaçlar, büyük bahçeler, çeşitli bitkiler yetiştirilebilmiş araplar.
en az sarayın kendisi kadar güzel olan bir unsur ise akıl almaz bahçeleri. ispanyolların anlayamayıp 'generalife' adını verdikleri bu bahçelerin asıl adı arapça 'cennet el-arif', yani arifin cenneti. sarayın mükemmel su ve serinletme sistemi sayesinde sahip olduğu bu bahçeleri görünce neden adını cennet koyduklarını çok iyi anlıyor insan.