sesi klasik gitardan daha güçlü olan müzik aletidir.
aynı zamanda kendimi önce dahi hemen ardından gerizekalı hissetmeme sebep olmuştur. nasıl mı?
alaluna kişisi bol olan boş vakitlerinden birinde amfiye bağlı olan elektro gitarının manyetiğine telefonunun hoparlörünü yaklaştırınca sesin amfiden çıktığını keşfedince sevinçten deliye dönmüştür.
''buldum, buldum!'' diye ortalığı inletirken ''ne buldun len?'' diyen arkadaşına buluşunu açıklayınca arkadaşının ''biliyoz ki bunu zatee, günaydın sana'' demesi üzerine bozulmuş ve hayata küsmüştür.
solo düzeyine geçilmiş ve kulak gelişmiş ise öyle yeni ergenlerin yaptığı gibi oraya buraya götürülüp millete hava atmaya çalışmak yerine, hüzünlü bir günde yanlız başına eline alıp o gamdan bu gama bu diziden o diziye geçilerek duyguları tellere ordan da somutluga aktarmaya yarayan güzel enstrüman.
eskiden, gitarlara anfi neyin bağlanmazken, bir grupta akustik gitar çalan bir müzisyenin isyanı sonucu ortaya çıkıvermiş, manyetik enerjisini elektrik enerjisine çeviren enstrüman.
şimdi ismi Lester Polfus olan bu abimizin isyanının nedeni gitar sesinin grupta çalınan diğer enstrümanların yanında arka plan kalması, sesinin yetmemesiydi. bu çıldırmış durumdaki abimiz bir teknik bilgisi olmamasına rahmen -nasıl yapsamda sesi yükseltsem- diyerekten araştırmalara konulmuş ve hali hazırda aradıgı teknojiyi sahip bir cihaza rastlamışşş. bu cihazın ismi pikapmış. pikapta bulunan kristalin titremesi sonucu elektrik sinyallerine çevrilme olayını çözmüş ve bunu kendi gitarına aktarmanın yollarını aramış. gitar tellerinin titreşmesini kullanmış falaan filan. sonunda gitarının sesini ikiye katlamış. kendisi mutlu gruptaki diger elemanlar sinir olmuş.
lakin bu bildigimiz elektrogitar degilmiş henüz. bilinen elektrogitar 1934 yılında Lloyd Loar adlı bir mühendisin çalışmaları sonucu ortaya çıkmış.
daha bi bilinçli vuralım artık tellere.. gıcı gıcı..
tanıdık yada yeni açılmış bir dükkan bulursanız başlangıç seviyesindeki bir gitar setini * çok ucuza * getirebileceğiniz alettir. ancak dikkat etmek lazım bu kadar ucuza verince aparatların dandiklerini veriyorlar aman diyim.
yazar notu: gün itibariyle alıp öğrenmeye çabaladığım cihazdır kendileri. bu entry, olurda silinmezse yıllar sonra nereden nereye geldiğimi editleyeceğim entry olsun.
doğru ellerde mucizevi sesler çıkarır ancak çalamayan ellere geldiğinde sizi hayattan soğutabilir. siz siz olun çalmayı bilmeyen birinin eline bu mereti vermeyin. sonra olan size olur.
aşkım! belki tek sadık kalacağım... uğruna bir sene aç gezip burslarımı biriktirdiğim ve zerre pişman olmadığım. dert ortağım, hayatımın anlamı. her ne kadar iş güç derken ihmal etsem de zaman zaman, hiç bitmedi sana olan tutkum canını yediğim.
biraz ilerleyince dünyanın en iyi müzik aletidir. bir gençkan kadar çalamasa da insan bir şeyler yapmaya çalışır ilk aylar. günler geçtikçe daha da bağlanılır ve hayatın parçası olur. önce amfisi, penası, koparsa teli, metronomu, tuneri... sonra distortionu crybabysi... velhasıl en pahalı metresdir. o kadar güzeldir ki kopamazsın meretten.
insana yeri gelince yardan daha yar dosttan daha yakın olan müzik aleti.
bi rivayete göre dünyanın en başarılı elektro gitarları gibson'ın les paul ile birlikte çıkardığı ve les paul'un adını alan kasayla üretilen sunburst gitarlarmış. bu gitarlardan biri ile çaldığınızda o an ki ruh haliniz çaldığınız şarkıya kolayca yansırmış yani kızgınkene çaldığınızda gitardan daha sert ve köşeli tonlar iyi bi halinizde çaldığınızda ise bi fender tele ya da strat gibi soft sesler verirmiş. bunu da maun gövdenin içine bi yere akçağaç plaka yerleştirerek yapmışlar diyolar. ne kadar doğrudur bilinmez.
parası olan için gibsonfender fantezi yapmak isteyenler schecter tercih ederler parası olmayıp da fiyat performans oranında tavan yapmak isteyenler içinse vazgeçilmez olan cort tur. bi de bi kaç ibanez modeli.
psychedelic rock sevdalısı bir insan olarak 24 yaşına kadar sabredip sonunda dayanamayıp aldığım müzik aletidir. öğrenmeye çalışıyorum. günde 3-4 kez 20 dkk yarım saat gibi periyodlarla etüdleri uyguluyorum. birkaç sene sonra ne olacak çok merak ediyorum. sağlam bir müzik kulağım olmasından dolayı iyi işler çıkarabileceğimi düşünsem de vücuduma göre kalın kaçan parmaklarım beni şüphelendiriyor.
Heves ile alınan 150 liralık Çin malları ile başlanıp, servet değerindeki sanat harikalarını edinmeye dönüşebilen bir takıntıya sebebiyet verebilecek, güzide enstrümandır. Eskiden "fakirin piyanosu" diye anılmış olmasına aşırı tezat oluşturacak kadar pahalıları mevcuttur.
4 yıl önce çalmaya başladığımdır. hatırlıyorum da, beni gitara başlatan şarkı master of puppets'tır mesela. hep dinlediğim şarkı olmasına rağmen, şu an o şarkının her şeyin başlangıcı olduğunu düşünerek dinliyorum ve ayrı bir tat veriyor.
o intro'yu atma hayaliyle uğraşırdım, şimdi çalıyorum rahat rahat. ne hoş.