Üniversite Öğrencilik yıllarımdı. Yıl 1992. Düzcede öğrenciyim. O memleketin kışını unutamıyorum. 1-1,5 metrelik karları kürür öyle okul yoluna düşerdik. Babam esnaf olduğundan yurt çıkmamıştı. Bizde okuldan 3 arkadaş toplanıp giriş katında bir ev kiraladık.
Yine ayaz gecelerin birinde odunun bittiğini farkettik. Soba 1 saat yanmasa ortalık buz keserdi. Ne olacak çingene sobasından daha ne beklenirdi ki. Yorganın altına mı girsek dedik ama o da çare etmedi. Ellerimiz vücudumuz buz kesmişti. Gece 11 suları, böyle oturmakla olmaz sokaktan tahta parçası toplayalım dedim arkadaşlara. Neden sonra karşımızdaki inşaat geldi aklımıza. En azından sökülürken kırılan işe yaramaz tahta parçalarını toplayabilirdik.
1 metrelik karı yararak inşaata girdik. Sağda solda yere düşen odun parçalarını aldık. Toplasan o geceyi atlatabilirdik belki. Evin girişine geldiğimizde tahtaların bazılarının çingene sobasına sığmayacağını düşündük. En azından ikiye bölsek yeterdi.
Binanın girişinde tahtayı yere koyup ayakla vurarak kırmayı denedik. Ama olmuyordu. O ara yukarılardan bir yerden bir komşu huooopp noluyor diye cama çıktı. Bir şey diyemedik. Kem küm. O şekilde eve girdik. Kim bilir atletli amcanın evi sımsıcaktı.
Yakabildiğimiz odunları yaktık. 1 saat falan anca idare etmişti zaten. Sonra hayatımızı kurtaran elektrikli battaniyeyi açarak içine girdik.