atsan atılmaz satsan satılmaz, dokununca çarpan ama asla ayrılamayacağımız fotonumsu desem değil, ışığımsı desem hiç değil, ne katı ne sıvı, ne renkli ne renksiz, watlı voltlu bişey.
ilk olarak antik yunanda keşfedildiği öne sürülse de -ki elektriğin kökü elektron da yunancada kehribar demektir- elektriğin kullanılabilir bir enerji olduğu 1752'de benjamin franklin'in ünlü uçurtma deneyinde anlaşılmıştır.
elektrik mühendisleri tarafından bile bir türlü anlatılamayan, çok zor kavranan bir enerjidir. basitçe anlatmak gerekirse,
elektriğe dair üç temel faktör direnç, voltaj ve akım'dır. formülü de voltaj=direnç*akım'dır. (bkz: ohm kanunu)
daha da basite indirgemek gerekirse, musluğa takılı bir hortum hayal edin. açtığınızda su akar, neden?
çünkü musluğun ucu ile hortumun ucu arasındaki basınç farkı vardır. işte voltaj'ın tanımı olan potansiyel fark buna karşılık gelir.
peki ya hortum daha geniş olsaydı? (muslukta durmaz, çıkardı gibi überespritüel bi yaklaşımda bulunmadığınızı varsayarak) su daha rahat akardı. işte direnç dediğimiz kavram budur.
hotumun içinden akan su miktarı da akımdır.
nikola tesla'nın kullanımımıza sunduğu hayatın var olmasına büyük katkısı ve yaşam şartlarının bu hale gelmesine büyük yardımı olan müthiş icat. Elektrik olmasa biz bu sözlükte nası yazacaktık.