ne yapalım efendim, ne başbakanlık dayanıyor ne de kredi! öğrencilik hayatının öğrettiği şeylerden biri de elektrik idaresiyle pazarlık yapabileceğiniz olmuştur.
gelen faturayı ödeyemediğimizden kesilen elektriği bağlamak çok kolaydı. ilk kez olduğundan sadece elektrik saatini kapadılar. bize düşen saati tekrar açmak oldu.
ikinci ay gelen faturayı da ödeyemeyince saate gelen kablolardan birini çıkardılar. biz tekrar taktık.
üçüncü ay ödeyemeyince sinirlenmiş olacaklar ki bize bıraktıkları bir uyarı yazısı dışında yine kablosu çıkık bir saat ve bunun üstüne mühürlü bir saat kabı oldu. kap çok esnek değildi. arkasından kabloyu takana kadar canımız çıktı.
dördüncü ay da gelen faturayı ödeyemeyince saatimizi eski kablosu çıkık hale getirdiler ve ''şubemize gelin anlaşalım'' temalı bir uyarı yazısı daha bulduk.
tatlı dille yazılmış bu uyarı yazısı bizi deliğimizden çıkardı ve dört arkadaş korkusuzca elektrik idaresine gittik (tedaş diyemiyorum, isim vermek bela olur diye). memur arkadaşa ismimizi söylememiz yeterli oldu. namımız tüm şubeye yayılmıştı. sevecen görüntülü bir adamın yanına doğru ilerlerken cesurduk. ancak bu adamın yanından geçip arka odadaki cadaloz kadının yanına gidince gardımız düştü. kadın konuştu biz dinledik. neyseki fatura ödeme işini taksite bağladık. ancak faturayı ödeyene kadar elektrik kullanmamız yasaktı. peki ama nasıl? elektrik olmadan yaşayamayacağımızı anlattık. önce ikna olmasa da iki buçuk saat daha dil dökünce faturanın taksitleri bitmeden elektriğimizi açmayı kabul etti.
teşekkür edip oradan ayrılacakken elektriğimizi bağlamak için bir kişi göndermelerine gerek olmadığını söyledik. zaten oraya gitmeden kabloları bağlamıştık.
bunu öğrenince kızgınlıkla, şaşkınlık arasında kalan yetkililer bizi kovalamadan biz çıktık. ancak bizi kötü günler bekliyordu.
milyarı bulan faturanın taksitlerini öderken bir yandan da faturayı arttırmamalıydık. hiçbirimiz o kadının karşısına tekrar çıkmak istemiyorduk. hal böyleyken karanlıkta geçen saatler başladı. önce lüzumsuz ise söndür taktiğini uyguladık fakat yeterince başarılı olamayınca yalnızca çok lüzumlu ise aç taktiğine döndük.
ultra başarı sağladık. üstelik karanlıkta edilen muhabbetler sayesinde birbirimizi daha iyi tanıma şansımız oldu. mesela arkadaş ben eve gelmediğimde kız arkadaşını çağırıp benim yatağımda yatırıyormuş, şerefsiz. iyi oldu bu iş. çağırsın karanlık eve de göreyim. korku tüneli gibi.