eldiven

    14.
  1. 8.
  2. dokunma hissinizi kaybettiğinizden kimi zaman sizi rezil edebilen, ancak kış günlerinin sevimli giysi şeysi.
    şöyle bir rezalet getirdi başıma. ankara'da bir kış günü ellerimde eldivenlerim takılı bir vaziyette, kapının yanındaki koltuğun demirinden tutarak otobüsten iniyordum. demirler de hafiften oval. demirin bi iki kere hareket edip, elimi döndürdüğünü hissettim ama otobüs fren yapıyor olduğundan bana öyle gelmiştir diye düşündüm. yarım dakika kadar sonra eldivenli elimle tuttuğum yer tekrar hareket etmeye başlayınca işte bir tuhaflık olduğunu hissettim ve şöyle bir arkama bakma zahmetinde bulundum. meğer tuttuğum yer koltuğun kenarı falan değil kel bir adamın kafasıymış. ellerimde eldiven olduğu için anlayamamışım. rezalete bakar mısınız? utancımdan ne yapacağımı şaşırıp özür bile dileyemeden otobüsten attım kendimi. o gün kafasını tutarak istemeden kelliğine atıfta bulunduğum kel abi özür dilerim lan affet.
    4 ...
  3. 13.
  4. 6.
  5. genç adam yeni tanıştığı kız arkadaşına hediye vermek istemişti.

    bu ona alacağı ilk hediye olacaktı. bu yüzden fazla özel bir şey seçmemeye karar verdi. ama alacağı şey biraz da romantik olmalıydı.

    o gece birlikte çiseleyen karın altında yürürlerken avucunun içinde ısıtmaya çalıştığı elleri hatırladı ve eldiven almaya karar verdi.

    alışverişe bu tür işlerde becerikli olan kardeşini yanına alarak çikti. bir büyük mağazadan içi kürklü bir çift beyaz eldiven aldılar. kız kardeşi de kendine bir çift dantelli külot aldı.

    mağazadaki paketleme sırasında bir karışıklık oldu.eldiven kız kardeşin paketine girdi, külotlar da mağazanın özel kuryesiyle kız arkadaşının evinin yolunu tuttu.

    ıçindeki romantik notla birlikte......

    sevgilim,

    geçen akşam seninle çıktığımızda bunlardan giymediğini farkettim. eğer kız kardeşimle beraber olmasaydım ben uzun ve düğmeli olanlarını alırdım, ama kardeşim kısa ve düğmesiz olanlarından kullanıyor. çıkarması daha kolay oluyormuş...

    renginin açık olması çabuk kirleneceği izlenimini veriyor. ancak bunları satın aldığım bayan tezgahtar bana kendisininkini gösterdi. üç haftadır kullanıyormus. yakından baktım, hıç kirlenme yoktu.

    tezgahtar bayandan bir şey daha rica ettim. seninkileri giyip nasıl durduğunu, bana üzerinde göstermesini istedim. hemen giydi. çok şık duruyor.

    elimi uzattım, okşar gibi sıktım. ele de çok hoş geliyor, keşke bunları ilk giydiğinde yanında olup sana yardım edebilseydim.

    şeninle buluşuncaya kadar bir çok yabancı elin ona dokunacağını düsünmek beni üzüyor.

    çıkardığın zaman içi biraz nemli olabilirmis. o zaman üfleyerek havalandırman gerekiyormus. önümüzdeki günlerde bunları nasıl avucumun içine alıp, nasıl defalarca öpeceğimi düsünüyorum.

    cuma akşamki buluşmamızda giymeyi unutma.

    sevgilerimle...

    not: giydikten sonra üstten aşağı kıvırarak biraz tüy görünmesini sağlamak, son günlerde modaymış.
    2 ...
  6. 4.
  7. eğer eldiven el elbisesiyse, el koruyucusuysa, ben buradan ilgili mercilere bir çağrıda bulunmak istiyorum. madem dilimizde böyle güzel bir tanımlama var: "uzuv ismi+diven" o halde prezervatif kelimesi için derhal yerli bir isim önerelim. hatta bunu tdk ya önerttirelim.*
    2 ...
  8. 22.
  9. tekini dolmuşta unuttuğumda diğer tekini ne yapacağımı bilemediğim el ısıtıcı giysi. mecburen yeni bir çifti alınır.
    2 ...
  10. 1.
  11. el koruyucusu.. parmak uçları kesik olmayan şöyle yün bi eldivense elin, hayatı kolaylaştıracak bütün işlevini yitirtip nihai amacına ulaşıp soğuktan koruyan şey.
    1 ...
  12. 3.
  13. 2.
  14. parmakların özgürlüğünü kısıtlayıcı. giyerken bağcık bağlanamayan, fermuar çekilemeyen şey.
    1 ...
  15. 11.
  16. plastiğinden güzel balon olur.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük