harikulade bir arjantin yapımı film. izlediğimden bu yana hakkında fazla bir yorumda bulunamadığım ender filmlerdendir. kendime saklarım veyahut onların hakkında fazla methedici kelimeler seçemem diye yorum da yapamam.
bazı filmler olur, en başlarda yavan gelir sıradandır, belli bir yerden sonra insanı oturduğu yerden ayağa kaldırır. hop oturur hop kalkarsın. bu filmin ikinci yarısında işte aynen bu şekilde bir oturup bir kalkıyorsunuz, sinirden. adalatsizlikten, isyandan fazlası gelmez elden. öyle çok haksızlık vardır ki gözler önünde olan hiçbirine ses edemezsiniz. bu film böyle bir film ki insanın ağzında uzun uzun küfürler bekletiyor. son anda gülümsüyorsunuz, kocaman bir şaşkınlıkla hem de.
bir erkek her şeyini değiştirebilir. yüzünü, evini, ailesini, kız arkadaşını, dinini, tanrısını... yine de değiştiremeyeceği
bir şey var, benjamin; tutkularını değiştiremez.
türkçeye gözlerindeki sır olarak çevirilmiş bu film kesinlikle zaman kaybı değildir, sevgili arkadaşlar. bağlılığın sembolü bile olabilir. evet evet. kesinlikle öyle olmalı. iki ayrı süper aşk filmi tadında izleyeceğiniz, polisiyenin de dahil olduğu mükemmel bir film bekliyor sizi. hee bir de çekim tekniklerinden anlamam belki ama bir stadyum sahnesi var ki, tek sahnede nasıl yaptığını anlayamadığınız bir teknik kullanılmış.
şefine aşık benjamin esposito isimli bir polis müfettişi ve karısını deliler gibi seven pablo gago nun sürükledikleri arjantin- ispanyol ortak yapımı 5 yıldızlı dram. ikisinin de kaderi birbirine o kadar çok benzemektedir ki her ikisi de o kadar çok sevdikleri (aşk ile) halde hayatlarını yalnız yaşlanarak geçirirler. pablo gago karısının katilini yakalayıp onu evinin bahçesinde kendi tasarladığı hapishaneye tıkar, hayvan gibi cezalandırır, öldürmekten beter eder; bu dava nın üzerine gittiği için tehdit edilip görevini ve sevdiği kadını bırakıp başka bir şehre gitmek zorunda bırakılan benjamin esposito, pablo gago nun kimsenin bilmediği intikamını (isidoro gomez i bir ahıra kapatmasını) öğrendiğinde yaşadıklarını romanlaştırmayı başarır. ikisi de 25 yıl öncesindeki hesabı kapatmışlardır. benjamin çok sevdiği ayyaş iş arkadaşı sandoval ın, pablo gago ise karısının müebbet intikamını almıştır. iki adamın köprülerinin ayrıldığı geçit ise: esposito nun sevdiği kadın savcı iren halen hayattadır, benjamin yanına gidip gözlerinin içine bakabilmektedir; pablo gago nun ise deliler gibi sevdiği kadının sadece kalbinde yaşamasıdır.
yönetmenin çok ince bir zeka ile kurguladığı bu güzel film, gözlerin gerçekten asla kaçamayacağı bir mesaj ile örtülmüştür. bir cinayeti fotoğraftaki adamın bakışlarından kocaman drama dönüştürme başarısının bir fotoğrafıdır, bu filmin senaryosu. ricardo darin ve ricardo morales in çatır çatır oyunculukları her şeyi anlatıyor. zaten film bu iki güçlü karakterin birbirlerini içten içe desteklemesiyle yatağını bulur.
--spoiler--
hiçbir şeyin yıpratamadığı ve eskitemediği bir aşka sahip sahip o.
--spoiler--
sağlam diyaloglar içeren ve benjamin karakterine aşık olmamla sonuçlanan yavaş ama merakınızı dozunda tutmayı başaran film. irene ablamızın harika gözleri ve gülüşünü de unutmamalı. iyi uyum yakalanmış aşk ve karakterlerde... aşk ve "aksak" adalet üstüne velhasıl, izlenmeli...
pablo'nun benjamin'e söylediği erkek ve tutku hakkındaki söylevi mevzu bahis oldu önceki girilerde. (bkz: #7785302)
morales'in filmin sonunda yaptığı değerlendirme de benden olsun;
"dikkatle seç bize kalan sadece hatıralar... buna engel olabilir miydim diye düşünmeye başlarsın. geçmiş dallanır budaklanır ve geleceğin olmaz benjamin!"
oscarın allahını hakeden filmdir.
hakkında söylenicek o kadar çok şey var ki. insan arasından seçim yapamıyor. kurgu kusursuzdu. Aşk, dostluk, intikam hepsi çok iyi anlatılmıştı, sözlerle değil bakışlarla. bu yüzden diğer tüm filmlerden ayrılıyor.
--spoiler--
A'ları yazamayan daktilo bütün film boyunca ortalıkta dolanırken korkuyorum anlamına gelen "temo" kelimesinin filmin sonunda "teamo"ya dönüşmesi.
"Müebbet yer demiştin."
"Kapıyı kapat." ve filmin kapanan kapıyla bitmesi.
kesinlikle izlediğin en iyi sondu.
--spoiler--
--spoiler--
ve filmin ortasında başımı koluma dayayıp rahat 5 dk. gülmeme sebep olan sahne
esposito: karın işten kaçta çıkıyor
sadoval: 8de.
esposito: hayret telefonu hala açmıyor.
sandoval: açamaz çünkü telefon bozuk.
esposito: neden bana söylemedin
blablabla
esposito: hadi kalk karının yanına gidiyoruz.
sandoval: niye gidiyoruz arasana.
esposito: telefon bozuk dedin ya.
sandoval: bizimki bozuk dedim budala seninkiyle ara.
--spoiler--
kusursuz iki aşk, iğrenç bir tecavüz-cinayet ve sonsuz bir dostluk hikayesi barındıran, mükemmel kurgusu ve fevkalade oyunculuklarıyla insanı kedine bağlayan arjantin yapımı dram filmi.
ulan hintliler yapıyor, arjantinliler yapıyor, iranlılar yapıyor hatta hatta koreliler bile yapıyor lan biz neden yapamıyoruz böyle fevkalade filmler abura goyem. anne bizim neden yok!
o stadyum sahnesinin nasıl çekildiğini gerçekten çok merak ediyorum. kamera nerelerden geliyor ve en son kahramanımızın yanında buluyoruz kendimizi. bana göre filmin akıllarda kalan en vurucu cümlesi, ''ama müebbet yer demiştin...''.
herşeyiyle bir başyapıt olan muazzam bir film. aksiyon , aşk, tutku, adalet vs. hepsine değinen, tüyler ürperten bir filmdir.
edit: müebbet yer demiştin.
edit 2: ayrıca o kovalama sahnesini nasıl çektiler hala anlayabilmiş deilim.
tesadüfen konusunu bilmeden izlediğim film. aslında sıradan tecavüz sahnesi ve aşk filmi gibi duruyor ama bun film bunların fazlası. aşk, cinayet, intikam, sevgi, tutku, pişmanlık, korku vs. ne ararsanız bu filmde var. sizi içine çekiyor ve 2 saat boyunca bırakmıyor.
ne olur ne olmaz spoiler verelim.
--spoiler--
herkes değinmiş, ben de hatırlatayım. stadyum sahnesi biraz bile futbol sevenler için muhteşem bir sahne olmuş. nasıl çekildiğini de izlemenizi tavsiye ederim.
esas önemli detaylardan biri ise benjamin katili fotoğraflardan buluyor. bakışlarından buluyor. sonrasında ise irenenin nişan fotoğraflarına bakarken benjaminin ireneye bakışını görüyoruz. aslından filmin en kısa özetlerinden biri o sahne olmuştur.
-soledad villamil çok güzel geliyor gözüme. ama ilk kez görüyorum bu oyuncuyu.
-irene'nin goméz'i (katili) psikolojik yöntemlerle daraltırken ve onu aşağılarken, goméz'in o ezik, ağlamaklı ve masum hali...
bu hali film boyunca gitmedi gözümün önünden, katilin belki de hala o olamayacağını düşündüm. hatta film biterken bile böyle düşünüyordum... bu, "pulp fiction"ı izlerken de başıma geldi: kötülere acıyorum. yolanda'nın, kafede pumpkin (balkabağı)'e silah doğrultuğunda çaresiz şekilde bağırışı da ağlatacak seviyeye getirtmişti beni.
insanı asıl canevinden vuran arkadaşlık olgusunu en derinden işlemiş filmdir.
a dan z ye muhteşemdir bir stadyum sahnesi vardır ki dünyada tektir. muazzam yazılıp kurgulanmıştır. spoiler vermemek için kendimi zor tuttuğum filmdir izleyeli en az 2-3 sene olsada bazı replikleri uyandığımda aklıma gelir.
bir erkek herşeyini değiştirebilir. yüzünü, evini ailesini, kız arkadaşını, dinini, tanrısını... yine de değiştiremeyeceği bir şey var benjamin. tutkularını değiştiremez.
muthis uc boyutlu stadyum sahnesi efsane olmaya aday filmdir.
ayrica sonu itibariyle bir hafta boyunca muebbet yer demistin diye mala baglamama sebep olmustur.
ve yine ayrica irene&benjamin aski tek basina oscarliktir.
not: en sevdigim filmdir ayni zamanda kotuleyeni eksilerim.
stadyum sahnesi geçenlerde ntv spor'da b planı isimli programda yayınlanmıştı. o kadar manyakça bir çekim daha önce görmedim açıkçası. süper ligde bir maç esnasında bu tarz bir çekim yapılacağına da inanmıyorum. bizim taraftarlar kameranın anasını ağlatırlar. muazzam bir sahneydi. aferin.
Tecavüze uğrayarak öldürülmüş genç bir kız.
Gizemli bir cinayet..
Karısının katili arayan genç adam..
Hayatın anlamini söken bir karakter: sandoval
Stadyum sahnesi..
Adliye koridorlarındaki imkansiz aşk.
Ve filmin sonundaki adalet..
Güzel film, izlenesi film lakin duygusuz bir anımda izlemiş olmalıyım ki öyle aman aman etkilemedi beni. Beklentim yüksek olduğundan da olabilir.
Bu arada, 'benjamin karakteri kime benziyo aq??' diye düşünüyordum film boyunca, sonunda buldum. (bkz: Ali ihsan varol).
Aynısı lan.
O mu acaba? Ehehe.
2009 arjantin yapımı 129 dakikalık dram/gizem/romantik kategorili 51 ödüllü juan jose campanella şaheseri. 2010 da en iyi yabancı film oscarını almıştır. 2 milyon bütçe ile çekilmiş, 20 milyondan fazla gelir elde etmiştir. 8.2 imdb puanına sahip.
Altyazılı dvd'sini bulana ödül koyacam nerdeyse, öyle arıyorum. Arşivimde olması kesmiyor. Bu filmi şimdiye kadar kime tavsiye ettiysem memnun kaldı, bir kişi dışında. Afedersiniz ama onun film zevkini sikeyim.
--spoiler-- ricardo darin sadece bakışları ile bile döktürmüştür, öyle leziz detaylar var ki filmde, yazmaya kalksam anca sabaha biter. En güzelini bırakıyorum; filmin başında te mo(korku) filmin sonunda te amo(seni seviyorum) a döner, bir nevi bu iki kelime özetler her şeyi https://galeri.uludagsozluk.com/r/1471367/+
--spoiler--
Son zamanlarda izlediğim en sağlam filmdi diyebilirim kesinlikle. uzun süredir güzel film bulamayışımın boşluğundaydım. ilaç gibi geldi bu film. aldığı ödülleri sonuna kadar hak ediyor. filmin konusu ağır olsa da izleyici hiç sıkmayan bir anlatım var. çok sürükleyici.
--spoiler--
allah herkese sandoval gibi dostlar nasip etsin. ırene beni benden aldı, filmin sonu aksi bitse ağlardım. film cidden müthiş bitmiş. her şey öyle güzel rayına oturmuş ki bundan iyisi düşünülemezdi sanırım.
--spoiler--
"Bir erkek her şeyini değiştirebilir. Yüzünü, evini, ailesini, kız arkadaşını, dinini, tanrısını.. Yine de değiştiremeyeceği bir şey var Benjamin, tutkularını değiştiremez!''