bu filmin neden bu kadar beğenildiğine de anlam veremiyorum.
içinde korku ve gerilim dışında her şey var ama nedense korku veya gerilim filmi diye lanse ediliyor.
olsa olsa iyi bir dram filmi olur.
sıkıldım resmen izlerken, uykum geldi
gerilim var diye düşünüp izlemeyin.
çok iyi bir gerilim filmidir
ama filmin gerilimden çok vermeye çalıştığı mesaj, herşeyin mantık ve fiziksellik çerçevesinde yaşanamayacağını aslında inancın fizikselliğin ötesine geçmenin bir aracı olabileceğini gösteriyor.
filmde bir çocuğun kendi hayal dünyasında, yarattığı arkadaşları ile oynadığı oyun sonrası kaybolmasını anlatıyor. annesi ise bu oyundan haberdar olmasına rağmen, böyle birşeyin olabileceğine inanmadığı için pek tiye almıyordu. lakin çocuğu kaybolduktan sonra ve uzun süre bulunamadıktan sonra tek çare olarak eve gelen medyumun ona bu oyuna inandıktan sonra görebileceğini anlatmasıyla, oyuna katılmaya karar verir. ve çocuğunu bulduğunda fiziksel olarak ölmüştü. ama tıpkı çocuğunun gördüğü gibi kendi çocuğunu ve oyun oynadıkları diğer çocukları görmeye başladı.
ispanyol sinemasının iyi örneklerinden bir tanesi. izleyenler bilir atmosfer ve olayı anlatma örgüsü bakımından El laberinto del fauno filmine benziyor. Filmin içinde bolca kasvetli ortam yaratılmaya çalışılmış.. Başarılı da olmuşlar bana göre. O ortamın içinde ışık gibi parlayan Belén Rueda gözlerden kaçmıyor. iyi bir oyunculuk örneği göstermiş.
Korku, gerilim ve psikolojik tarzda filmler genellikle bu film gibi kadınların veya annelerin üzerine oynar. Öyledir ki her zaman kadınlar erkeklerden daha fazla umursayıp daha da fazla olayların peşinden giderler. Hele bu kişi anneyse korku onun için henüz dağarcığına bile yerleşmemiştir. Film bunu başarıp üstüne üstlük o olayları yaşayan kişinin psikolojisini çok iyi yansıtmış. Psikolojik yönü kesinlikle daha ağır basıyor, filmden içinde ki birçok şeyden bunu anlayabiliriz. Fakat sadık kalmak için film içerisinde irili ufaklı tempolarla bizleri heyecanlandırıyor. Anlatım tarzına da dikkat çekmek istiyorum. Hollywood genellikle bu türde kurgu ve senaryo ağırlıklı oynarken ispanyol sineması senaryo ve atmosfer üzerinde çok fazla durmuş. Düz gitmemesi çok büyük bir avantaj, bir yerden kopmaya kalksanız film tekrar simgeler yoluyla canlandırıyor izleyenleri. El orfanato bir korku filminden ziyade en ağırından ve muhteşeminden bir dram. O annenin kendi gibi öksüz ve aynı zamanda aids hastası dünyalar tatlısı oğlu Simon'la kurduğu bağ, oğlu kaybolduğunda yaşadıkları ve tabi ki sonu.. Yürek dağlayıcı bir film olmakla kalmamış aynı zamanda beni geç de olsa Guillermo del toro ve Belen Rueda ile tanıştırmıştır. Filmin içinde ki 'olağan' klişeleri göz ardı edersek izlememeniz için hiçbir sebep yok.
gerilim , dram ve korku.. bu üç temayı güzel harmanlamış yönetmen kişisi. konu klişe ve bilindik gibi gözükse de, sonunu getirmeden kapatamayacagınız türden bir ispanyol gerilim filmi..
gerilim filmlerinin kralıdır benim gözümde. gece izlenmeli. türkçe dublajını da orjinal halini de izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki kesinlikle vakit kaybı değil. izlerken bazı sahnelerinde korku filmi havası verir.
simon. çocuk karakteri. dünya tatlısı, film boyunca sakinliğinden ödün vermemesi harikaydı.
laura. anne rolünde. gece bodrumdan ** gelen seslere bakmaya tek başına gidecek kadar korkusuz. ve her anne gibi fedakar.
son sözüm carlos'a. ilgili görünen ama umursamazlıkta üzerine olmayan babalardan. filmin kötüsü seçiyorum onu.
filmden bir şey anlamak için sözlüklerde spoiler içeren yorumları okumak lazım. neyin ne olduğunu öğrendikten sonra bir daha izlemesi çok zevklidir. başarılı bir gerilim. evde tek başınayken, gece vakti izlenmemeli.
the others'ı anımsatan ama işin içine çocuklar girince daha bir gerebilitesi olan kaliteli film. Gece tek başına yüksek ses ile izlendiğinde tırsıtabilesi tavan yapmaktadır.
kendime yüz kere "bir gerilim filminin başında canal plus amblemi görürsem bir daha asla izlemeyeceğim, psikolojim bozuluyor" desem de dayanamayıp yine izlediğim, kaliteli gerilim-korku filmi. avrupa ve uzakdoğu çekmesin kardeşim böyle filmler, bırakın amerikanlar çeksin gülelim eğlenelim.
--spoiler--
ablanın saati tutarak, ayışığını cama yansıtıp, deniz fenerini çalışıyor gibi göstermesi, ne güzel bir sahneydi öyle. yönetmeni tebrik ediyoruz.
--spoiler--
del toro 'yu takip edenlerin, onun desteği ile yapımış olduğunu duyduklarında mutlaka kaçırmayacağını tahmin ettiğim filmdir. kesinlikle ortalamanın üzerinde bir film olmasının yanı sıra sadece bir korku ve gerilim filmi olarak göstermek azımsamak olur.
içinize bir yere oturup bir süre yutkunmanzı zorlaştırıyor.
el espinazo del diablo ve el labirento del fauno ile kıyaslandığında aynı kaliteyi yakalayamamış olduğunu gördüğümüz ancak yine de ortalamanın çok üzerinde olan gerilim filmleri sınıfına girebilecek film.
daha çok içimdeki çocuk sevgisini hareketlendiren gerilim filmi. filmdeki ismiyle simon çok tatlı bir çocuk, kendi ses tonu mu seslendirme mi bilemiycem ama sesi de çok tatlı. insan "böyle tatlı bir oğlum olsa" demeden edemiyor.
heh bu arada, ölmüş insanların huzursuzlukları ve acıları nedeniyle gerçek dünyaya musallat olmaları konusu daha uzun bir süre gerilim filmlerinin senaryo gündemlerini meşgul edecek gibi duruyor.. ama ben sıkıldım. hoş, bir gerilim filminin konusu ne olabilir sorusu geliyor akla, ne korkutur en çok insanları? ölüler ve hayaletler. o zaman benimki haksız bir eleştiri olabilir ama her zaman biraz daha kreatif olunabilmeli diye düşünüyorum.
ispanyol korku filmleri genelde ortalamanın üstünde bir başarı yakalarken, pek de göz doldurmamış filmdir. Klişe ve sonu fazlasıyla tahmin edilen film Fragiles ile benzer özellikler taşıyor.
bu aciz yazarınızın ne kadar aciz ve korkak bir mahluk olduğunu kendisine hatırlatan, ispanyol gerilim sineması ile tanıştıran, başyapıt sayılabilecek kadar özgün bir başlangıç ve sonun yanında altıncı his tadında bir gerilim filmi izlememize olanak tanıyan juan antonio bayona'ya şükranlarımızı sunduğumuz filmdir.
çocuk oyuncu roger princep'in sevimliliği de ayrı bir mevzudur. Efektler ve makyajlar anlamında son derece başarılıdır.