amerikan tarzı *bir tür coupe araba görünümlü kamyonet*.güçlü makineleri vardır hatta yarışları vardır."My name's Earl"de Earl'ün kamyoneti.altta da bir resmi var merak edenlere:https://galeri.uludagsozluk.com/r/24649/+
peniselin'i kıskanan yazar. ayıp ettin gözüm. sana da yazarız nickaltı demek istediğim yazar. peniselin 6 sayfa hakediyorsa, adam gibi yazan yazarlar 60 sayfa hakediyorlar. kib.bye*.
beşinci nesil yazarlardandır kendisi. 300-500 yazısının yarısı fenerbahçe ve fenerbahçe taraftarına hakaret etmek ve Galatasaray fanatizimliği yapmak. Ayrıca; (#4384087) nolu entrysini okursanız kendi kendine ayar verebilme özelliğinin olduğunu sizde görebileceksiniz. Bunlardan az var otomatik kendine ayar veriyor senin vermene gerek bile kalmıyor* Bıyıksız Osman Tamburacı hüvviyeti ve heyecanını bir köşeye bırakması konusunda kendisine tavsiyede bulunmayı insanlık namına bir borç bilirim. Giriş, gelişme ardından sonuç itibari ile; 10 sene evvel alınan uefa kupasıyla hala avunmaması gerekdiği ve pantolonun buruşuk desen "benim tuttuğum takımın uefası var seninkinin vamııııııı" dememesi gerektiği ve tez zamanda çakma fotomaç yazarlığını bırakıp okunmaya munahassır yazılar yazmaya başlamasıyla bizleri şaşırtacak hoşça bir yazar arkadaşımız olma aday adayıdır. veseelam...
tam bir futbol dahisidir. Çok şakacıdır, espirikleri ile sürekli bizleri ilahi el-camino sen adamı öldürürsün derdirtir. fotomaç ve lambak dergileri böyle bir adamı nasıl işe almaz anlayabilmek zor neticesinde bir yazar. Ahmet Çakar ve Osman Tanburacı dan bir kırma yaratabilirsek kesin ona rakip olacaktır. *
Brothers albümünün barındırdığı 60'lar ruhunun gizli etkisini düşünürsek; The Black Keys El Camino'da başını retro-soul'a daldırarak 2010'daki atılımlarının nimetlerinden akıllıca faydalanıyor. Nasıl bir tüccar ruhlu olduklarından yola çıkarak idrak ediyoruz ki the Black Keys bir Sharon Jones yahut Eli “Paperboy” Reed gerçekliğinde karar kılmıyor: ikilinin sade ve zayıf şarkı yazarlığına karakter ve parlaklık katan prodüktör Danger Mouse'u gruba geri getiriyorlar. Son kısmında Zeppelin* ağırlığına ulaşan akustik parça "Little Black Submarines" dışında albümdeki 11 şarkının her biri dört dakikadan kısa sürüyor ki 38 dakikalık rock & roll akını, the Black Keys'in bir önceki Danger Mouse işbirliği olan 2008 tarihli belirsiz plağı Attack & Release'e tamamen zıt bir albüm ortaya çıkıyor. Bile bile sürüklendikleri, El Camino'nun gözünü ana yoldan hiç ayırmadığı bu sapakta: albüm vintage bedendeki modern motor ile caddede uçarcasına hız yapıyor. Danger Mouse, şarkılara basitçe serpiştirdiği bayağı orglar, fuzz** gitarlar, talk box**lar, geri vokal yapan kızlar, tamburinler, ayak ritimleri ve alkışlar üzerine sapasağlam inşa ettiği, dikkatlerden kaçmayan bir glam üslubu katmış. Her unsur geçmişteki bir şeyi anımsatıyor -- Motown beatleri ve glam rock gitarları mevcut -- ama her şey bir modern prizma çatlağı gibi: ritimlerde kıvraklık var fakat bu ritimler ikilinin hip-hop'a olan meyillerini göstermeye yetecek kadar sıkı; parlak yüzeylerin postmodern kolajlar olması bize müşterek işitsel hafızamızı işaret ediyor. Tüm bu müzik tarihindeki dönemleri bulandırma işi feci bir güzel vakit geçirme hizmeti. Herhangi diğer Black Keys albümünden fazlası olarak El Camino, her biri öncekinden daha büyük darbeli veya daha bir pislik çukuru kayıp 45 single'ın 11 tanesinden müteşekkil bir koleksiyonun çalındığı dobra dobra bir parti. Ne söylediğiniz nasıl söylediğiniz kadar itibar görmüyor: El Camino tamamen saçmalık, havalı ve oldukça bağımlılık yapıyor.
* : Led Zeppelin.
** : Birer elektrik gitar efekti oluyor bunlar.