Büyük düşünür Nihat Doğan'ın katıldığı okan bayülgen'in programında da , mesut yar'ın ağzından ulusözlüğü öven laflar duymuştuk.
Üstad nihat doğan sözlüklere laf yedirirken , mesut yar da ulu sözlük için ''seviyesiz olmayan sözlükler de var'' (ya da benzeri) diye bir cümle kurmuştu.
--spoiler--
Bu arada, sözlükler arası Okan Bayülgen çekişmesinin de manası yok tabii ki.
Ekşisözlük'ün Okan Bayülgen'i varsa, Uludağ Sözlük'ün de Mesut Yar'ı var çünkü...
Evet, yanlış duymadınız. Ünlü televizyon eleştirmeni, televizyon programcısı Mesut Yar da Uludağ Sözlük'ün bir figürüdür. Bunu hatta kendisi de çoğu kez deklare etmiştir. Uludağ Sözlük'le arasında manevi bir bağ olduğunu, çok sevdiğini ve hatta sözlüğün bir yazarı olduğunu da ifşa etmiştir. Akabinde Uludağ Sözlük yazarları da Mesut Yar'a özel ilgi göstermeye başlamışlardır. Programa katılmalar ve canlı yayında karşılıklı yapılan jestler hala hafızalardadır.
bu gibi oluşumları* yücelten gibi görünse de, aslında yeren bir önermedir. ne demektir; binlerce fikrin ve beynin yansımalarının bir kaç kişide vücut bulması? ünlü isimlerin sözlüklerden bahsetmesi veya desteklemesi; sözlüklerin hiyerarşik bir bağla bu ünlülerin alt birimi haline getirilmesini meşrulaştırmaz.
okan bayülgen ekşi sözlükten önce gelmez. aynı şey mesut yar ve uludağ sözlük için de geçerlidir. sözlüğün kurucusu, düşüneni, yapanı; fikirlerden önce gelmez. yani şöyle bir hiyerarşik yapı mevcut olmamalıdır;
sözlükçü ünlü > düşünen > yapan > yazar > okur vs.
elbette ki sözlük ve benzeri platformlar, mevcut düzende fikirsel bir altyapıdır ve bunu yapanlar, destekleyenler vs. önemlidir. illa bir hiyerarşi yaratılacaksa, bana göre en tepedeki kesim okurlardır. şu bir gerçektir ki; hiç kimse bu platformları kurucusu veya övücüsünün hatrına takip etmiyor. okurlar, yazarları da takip etmiyor; fikirleri takip ediyor. elbette ki fikirlerin kalitesi yazarıyla doğru orantılıdır ancak; yazarları da kaliteli yazmaya iten unsur, belli bir okur kitlesidir ve her yazar, kurucu, takipçi ünlü vs. aynı zamanda bir okurdur da. ayrıca yazar kesimi, bazı durumlarda veya sürekli olarak popülerlik kaygısıyla kendini kısıtlayabilir. ancak bir okur için böyle bir kaygı yoktur.
"bu sözlüğü yazarlar var etmiştir" önermesi de aslında kurucusunun, bir ego frenleme mekanizması, günah çıkartma törenidir. sözlük kurucuları elbette ki önemli bir iş başarmışlardır. ancak şu da var; eğer ki fikirler doğacaksa, bunun için ebe şart değildir. bu noktada olay; yazar kesiminin bir lider modeli açlığı sorunudur. kurucuların-yandaş ünlülerin göklere çıkarılmasının en büyük sebebi budur. bir baba figürü aranmaktadır veya yaratılmak istenmektedir. ve bu figürün ünlü kesime evrilmesi ise, bu istemi bir meşrulaştırma hareketidir.
çok kez şahit oldum; fikirlerin kutsallığından ve tanrıtanımazlığından dem vuran yazarların, sözlük sahiplerine şükretme törenlerine. açıkçası ekşi sözlük kurucusu ssg' nin; "ben bu işe eğlence olsun diye başlamıştım" açıklaması, amacın kutsallığının olmadığının göstergesidir. ki o zaman nedendir bu, fikirsel özgürlük ortamından dem vurarak kutsallaştırma ve şükretme mantığı?
bırakalım artık sözlükleri kişilerle varetme çabasını. sözlükler zaten yeteri kadar varolmuştur ve artık sahiplenilemeyecek kadar soyut bir zemindedir. sözlükleri var eden; fikirleri ve okurları arasındaki dinamizmdir. bunun dışındakiler tabiri caizse aplikey$ins' tır.