Üşenmeden okuduğum yazıdır. Ilk başlarda okuyunca dr. reşit galip ve hasan ferit aklıma geldi. sonra üç daire, küçük kira getirisi, doktor maaşı, babasının bu daireleri satın alabiliyorken, şimdi bunların para etmediği tarzında bir tutarsızlık sezinledim.
15 dk okudum mal bir ekşicinin sayıklamasından ibaret. Şehirli çocuğun köylü muhabbeti işte şehirli yapıyor da köylü yapmıyor mu otlu peynir kokusu çamurlar kötü öğretmenler sağcı zihniyet iftira lagaluga dan ibaret pohtan bişey.
Bu arada hakikaten ateş olmayan yerden duman çıkmaz pratisyen kardeş.
Bir kısmını okuduktan sonra bir kısmını atlayarak okudum anlatım dilinden mi nedir çok da bir şey anlamadım birisi özet geçsin sonuç olarak doktor birisinin isyanı.
Yazan kişi açık vermemek için çok uğraşmış hiç bir resmi kurum yada bölge ismi kullanmamış hiç bir şeyin ayrıntısına girmemiş mesleğinin bile. Öğretmenle ilgili olan anıları ve son kısıma kadar yazdığı şeyler tamamen okuyucuyu hikayeye bağlamak için kullanmış çünkü son kısımı daha vurucu daha derinden hissettirmek istemiş.direk Annem öldü kardeşim kekeme kaldı deseydi etileyici olmazdı. Hikaye bana doğru gibi gelmiyor ama yazan bir sözlükte paylaşacağı yazı için iyi uğraşmış.
yalan ve uydurmalarla dolu, yer yer yapmacık ve içi boş abartılarla mezelenmiş sikik bir kürt hikayesidir. ayrıca bunu yazan kürttür. emin olabilirsiniz. yazılarından ve anlatımından anlarım.
hikayeyi de sizin yorumlarınızı da üşenmeden okudum.
öncelikle olayın kahramanını merak edenler mevzu bahis kişinin nickname'inden girip en çok fav'lananlarından geçip facebook hesabından çıkarak kişinin fotoğraflarına kadar ulaşabilirler.
şimdi hemen, durumu olmayıp okuyamayacaklar için özet geçeyim, sik gibi bir hikayedir.
bu arada yukarıda hikaye gerçek midir değil midir diye manyakça sorgulamalar yapanlar olmuş, onların muhtemelen kendi içlerinde bir takım problemleri olabilir. (burayı anlamayanlar için açıklama entry'nin sonundadır)
kahramanımız olup biteni elinden geldiğince karikatürize ederek anlatmış. yazı, 80'li yıllarda revaçta olan modern ve kinayeli bir anlatım biçimiyle kaleme alınarak akıcı bir roman olması için yazılan fakat ömer seyfettin'in boktan boyadan sikik, çocuk psikolojisine zararlı hikayeleri gibi güdük kalmış, taşranın sosyal yapısını eşeleyen bir takım sıçmıklar üzerine kurulmuştur. bu zaviyeden bakılırsa metin, ruhsal sorunların senaryosu üzerine küçük toplumdaki çalkantıları hunharca örgülemesi dolayısıyla -yakın tarihten örnek verirsek- sır kapısı dizisinin konseptiyle yarışacak kadar saçma sapan bir bunalıma sahiptir.
buraya kadar okuyanlar için son bir hülasa yapayım, eğer sanal dünyadaki anlatılara karşı kendi bünyenizi "system care" yani size uygun bir koruma kalkanı ile güvenliklendirmezseniz onun bunun zihinsel hengamelerinin kurbanı olabilirsiniz. az ya da çok.
sonuç, kimseye bir fayda sağlamayacak münferit olaylar dizisinin kurgusal-karikatürize anlatımından ibaret vasat bir yazıdır.
deepnote: bir de böyle şeyleri taşımayın aq buraya. okuyan yerinde okur.
