eksen, meksen kaymamaktadır, tayyip son olarak onca gönül alan laf etti sahiplerine.
dış politikada doğru olan ve şimdiye kadar yapılması gereken yapılmaktadır. bunun dışında eksen kayması neden bu kadar kötü bir durummuş gibi lanse ediliyor anlamıyorum. amerikan ve nato köpekliği birilerinin ruhuna işlemiş. bizim eksenimiz avrasyadır agalar, bu böyle biline.
türkiye'nin dış politikada ab ve amerika'dan uzaklaşıp, arap ülkeleri ve iran'a doğru kaymasıdır. iran'a yapılan yaptırımlarda türkiye'nin hayır oyu vermesi bu tartışmaları beraberinde getirmiştir. ama şunu da unutmamak gerekir ki türkiye bölgede iran'ın varlığını kendi çıkarı nedeniyle onaylamalıdır. çünkü iran'ın ırak gibi olması bağımsız kürdistan devletinin kuruluşunu hızlandırır. ve bu da türkiye'nin toprak bütünlüğünü büsbütün tehdit eder hale gelir. son zamanda arap ülkeleriyle imzalanan ticari anlaşmalar , vizelerin kaldırılması eksen kaymasını doğrular niteliktedir.
dış politika belli bir strateji çerçevesinde belirlenmeli, belli bir hedef gözetilmelidir. uzun vadeli çıkarlar neyi gösteriyorsa ona göre hareket edilmelidir. ortalıkta başı kesik tavuk gibi dolanmanın alemi yoktur.
siyasi eksen kayması vardı biliyorduk ama bu kadarını tahmin etmiyorduk doğrusu. zaman gazetesi chp propagandası yapıyor, sarıgül ben hep hocaefendiciydim diyor, ekşi sözlük melih gökçek reklamını yapıyor vs vs. eksen o kadar derin kaymış ki mhp solda kalıyor. yarın öbür gün bahçeli de marx'tan örnekler verirse yeme de yanında yat.
Son zamanlardaki seri olaylardan sonra Türkiye için türkiye içinde söylenen söylem. Bununla birlikte çok fazla gerçeği yansıtmadığı da söylenebilir. Sonuçta Türkiye'nin çok taraflı diye adlandırılan politika içinde olması çok da yeni bir durum değil. Türk dış politikası elli yıldır imkanlar izin verdiği ölçüde, batı çıkarları ile doğu çıkarları arasında bir denge gözeten ve bu dengeyi de hep kendi özçıkarları açısından oluşturan bir dış politika izliyordu.
Ama bunu bu sefer batıya fazlasıyla hissettirdi. "Başka seçeneklerim de olabilir" demeye getirdi. Batının dikkatini gerçekten çekti.
Ama onlar bilmiyorlar ki soğuk savaş'ın göbeğinde, Nato ülkesi Türkiye'de Sovyetler birliği sanayi tesisleri inşa etmişti.
Aynı Türkiye, 70'li yıllardan beri islam Konferansı Örgütü'nde etkin roller oynamaya çalışıyordu. islam ve de özellikle arap ülkeleriyle ilişkiler bu yıllardan itibaren iyileştirilmeye çalışılıyordu.
Bağdat paktı ve CENTO'ya üyeliği ve buradaki çalışmaları unutulmamalıdır.
Türkiye'Nin bütün stratejik gücü ve ağırlığı, doğu ile batı arasında her bakımdan köprü olmasıdır zaten. Yaşam tarzı ve ekonomik olarak batıya yakın ama dini ve kültürel açıdan da doğu ile bağlantılıyız. Zaten bu durum yüzünden Türkiye hem Batı'ya hem de doğu'ya konuşabilen, iki tarafa da kendi ilkesel tutumunu anlatabilen ender ülkelerden biridir. (ismet Berkan'ın 11.06.2010 tarihli Radikal gazetesindeki yazısından derlenmiştir.)