yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile birlikte sallantıya giren, bakanları istifa eden akp iktidarının tamamen devrilmesi halinde türkiye ekonomisi çökecektir.
aklı başında herkes bunu görmektedir.
lakin, akp'yi de bu yolsuzluk ve rüşvetlerle baş tacı edemeyiz.
çözüm, başbakan'ın akp içindeki bu hırsızları tasfiye edip, savcıların çalışmalarına müsade etmesi.
ama şu an o da zor gözüküyor. zira başbakan ve etrafı da bu çarkın içerisinde.
sızdırılan bilgiler arasında başbakan'ın da yolsuzluğa bulaştığından bahsediliyor ki "türgev" olayı ve ali ağaoğlu'nun "büyük patron" açıklamaları bu bilgileri doğrular nitelikte.
sonuç olarak topyekün boka batmış durumdayız.
akp'nin hırsızlık ve yolsuzluklarına göz yumamayız, lakin şu kaygan zeminde akp iktidarının devrilmesi de en çok vatandaşa zarar verir.
AKP'yi defedince ekonomimiz krize girebilir; bu durum, tıpkı sakalımızı kesmemiz gibi olacak, sakalımız gür, tekrar çıkar. Lakin AKP başta durursa kangren olan kolumuzu da kesmemiz gerekecek, o çıkmaz.*
bu boku yediysek kokusunu da çekmek zorundayız. 11 yıl boyunca din ve ekonomik kriz yalanlarıyla korkutuldu bu ülke. deniz feneri de aynı korkutma ile örtbas edildi. belli ki gelecek günler ekonomik çöküntünün habercisi. belli ki sıkıntılı günler kapıda. ve yine belli ki, herkes kendini kurtarmak adına akp' nin bu hırsızlığına göz yumacak gibi.
2 ayda toplam 110 milyar dolar likiditeye ihtiyacı olan ülkede ekonominin çökmemesini dilemek başka olacakları düşünmek başka...
aslında türkiye o parayı 3 haftada çıkarır...
sözde özelleştirilen, özde peşkeş çekilen bazı kurumları tekrar devlet denetimine alır ve krizi aşarsınız ama akp gitse dahi yerine gelecek chp veya mhp sermaye odaklarına dokunacak, rahatsız edecek en ufak bir adım atmayacaktır...
kanıtlayamadığımız için yazamadığımız bazı hızlı yandaş gruplarla chp arasında pazarlıklar başladı bile...
o yüzden diyoruz ki çare bu mecliste değildir.
einsein'ın dediği gibi sorunları onları yaratan bilinç düzeyiyle çözemezsiniz...
olacakları söyleyelim...
merkez bankası rezervi dayanana kadar dayanıp, vahşi vergiler ve enerji zamlarıyla bu krizi bizlere yükleyecekler ve yeni gelenler de akp'nin bıraktığı yerden çalmaya devam edecek...
sadece 3 büyük şehir belediyesinin 5 yıllık bütçesi 400 milyar doları aşan bir ülke 100 milyar dolar için krize giriyorsa bunun tek anlamı vardır;
o ülkede karar mekanizmalarındaki herkes hırsızdır.
92 sonrası rusya gibi olucaz 3-4 yıl vadede... bizim kezbanlar da rus bebeklerine benzemez...
artık gidip suudi arabistan'da tuvalet temizler, avusturyada falan parklarda yatarız...
para gelsin de istersen karı sat, demenin yollarından biridir.
bu arada a. k. partisi yeniden 'ce-ha-pe' argümanına dönüş yapmış. yalnız bu sefer yemez. ayrıca o 'ce-ha-pe' Ateş olsa cürmü kadar yer yakar. m. kemal öldüğünden beri nal topluyorlar.
ayrıca gözlerini a. k. partisiyle açmış ce iktidarda başka parti görmemiş ergenlerin 'ce-ha-pe' demesi çok komik oluyor yav. chp en son iktidara geldiğinde ben bile yoktum amk.
batmazsa emenikeyim. Bu bezirgan saltanatı, riya dolu allah kitap edebiyatı süreceğine ekonomi çöksün arkadaş! 'Harami var deyip korku verirler benim ipek yüklü kervanım mı var?'
yanlış önermedir. ekonomi akp olunca da en fazla 8 yıl içinde çökecektir. ben şahsen akpnin böyle bi kriz halinde Bi şeyleri satıp düzeltemeyeği için kaçacağını düşünüyorum çünkü ülkeyi toparlamak çok zor olacak.
akpnin yaptığına devam etmesini sağlamaktır adam sattı sattı cukkaya attı zaten yaptıklarının etkileri 10 yıla kendini gösterecek her yer özelleşti devlet mi kaldı ki. ne kadar erken giderse düzeltmek için okadar çok zamanımız var.
yeniden kamulaştırmak yüksek faizden kurtulabilmek. yabancı değil yerel yatırımcılara yönelebilmek kendi vatandaşımızı kalkındırabilmek için .
Ekonomi halk için iyi olmadıkça, büyümeler fazlalar halkın değilde ayakkabı kutularının içine giriyorsa bırakalım çöksün gitsin bu lanet ekonomi. halk zaten açlığa alışkın.
ekonominin ne olduğunu bilmeyen kişi söylemi .
ekonomimi kaldı amk. ülkenin amına koydunuz hala akp diyorsunuz, beynini siktiğimin gerizekalıları . yeter lan !
iktisat konusunda çok bilgili değilim. ama üretimi olmayan, gelirlerin yüzde çoğu vergi ve özelleştirmeden gelen ekonominin, yani zaten pamuk ipliğine bağlı olan ekonominin çöküp çökmemesi zaten fed başkanının ağzından çıkan cümlelere baktığı için ekonomimiz zaten onların elinde. ayrıca bana göre devlet birey içindir. ortalıkta bir sürü işsiz gezerken neyleyim ekonominin çökmesini. adamın zaten durumu içler acısı. orta direk aileler ise zaten borçlanma veya taksit ile gelen sahte zenginliğindeler. yani olmayan parayı harcıyorlar. pastadan büyük dilimi alan ise yine her zamanki gibi belli bir kesime yakın zenginler.
ancak vatandaşın çıkarlarını yanlış tespit edenlerin sloganı olabilecek cümle.
öncelikle belirtmek lazım ki iyisiyle kötüsüyle akp iktidardaki 12. yılına girdi. ve bu süreçte çoğunluk oyları alamamasına rağmen sürekli olarak tek parti iktidarı olarak yoluna devam etti. akp sonrası böyle güçlü bir iktidar hemen 1 senede kurulamayacağı için elbette bir yönetim boşluğu yaşayacağız. elbette bunun ekonomiye de olumlu-olumsuz etkileri olacak. asıl sıkıntı şu, bunu bir kayıp olarak görerek bazı değerleri sümen altı mı edeceğiz?
işte en büyük krizi o zaman yaşarız. engellenebilecek ekonomik krizler vardır, bir de engellenemeyecek olanlar vardır. türkiye ister akp ile yola devam etsin, ister başka parti gelsin, mutlaka önümüzdeki yıllar içerisinde irili ufaklı ekonomik krizler yaşayacaktır. bu serbest piyasanın kötü taraflarından birisidir.
ama siyasi krizler, ülkenin geleceği açısından daha önemlidir. sürekli düşman kazanarak güçlenen bir iktidar, 2001 krizini bize yaşatan iktidardan daha tehlikelidir. o günleri çok iyi hatırlıyorum, kimse bana ahkam kesmeye kalkışmasın. evet, millet olarak çok büyük acılar çektik o dönemde. ortalama bir memur bile, kıymanın, etin yakınından geçemiyordu alış veriş yaparken. esnaflar, durduk yere sabah uyandıklarında 2 kat daha fazla borç ödemekle yükümlü olmuşlardı. hepsini de çok iyi hatırlıyorum.
ama başka şeyler de hatırlıyorum. mesela yolsuzlukla ilgili 7/24 durmaksızın yayın yapıldığını, haberlerde hükümetle alenen dalga geçildiğini, bir zamanların kara oğlanı bülent ecevitin iki senede gözlerimizin önünde eriyip gittiğini ve hakkında yapılan onca karalamaya doğru dürüst gıkını bile çıkaramadığını da gayet iyi hatırlıyorum. işte demokrasinin en önemli kısmı budur, halka ve medyaya büyük bir güç sağlar.
bugün gelinen noktada yolsuzluğu bile millete ufak lokmalar halinde yutturmaya çalışan bir medya var. medyanın tarafsız olması her zaman bir ütopya, ama bağımsız olması gerçek bir demokrasi için elzemdir. bunu da geçin, yargı üzerinde nüfuzunu kullanmaktan söz eden ve bunu yapan bir iktidar var. işte asıl sorun burada. böyle bir iktidar döneminde kimin başına neyin geleceğini bilemezsiniz.
ekonomik göstergeler hiç bir anlam ifade etmez böyle bir ülkede. ülke yüzde 5 büyür ama halkın yarısının ekonomik gücü yüzde 20 küçülür mesela. ama sizin ruhunuz bile duymaz, herkes zenginleşiyor sanarsınız.
ülke ufak çaplı ekonomik krizlere girer, belli sektörlerde ciddi ekonomik kayıplar olur ama sizin ruhunuz duymaz, basın bundan bahsetmez çünkü. işte bu durum ekonomik krizden çok daha tehlikelidir.
bir seçim yapmak durumundayız; adalet mi? yoksa kalkınma mı? çünkü bu saatten sonra ikisinin birlikte olmayacağı çok açık.
çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı verilerine dayanarak 29.12.2001 tarihli belirlenen asgari ücretin 18 yaşını dolduranlar için 163 lira olduğu ülkeden, 07.06.20015 tarihinde belirlenen en son hali 1000lira olan asgari ücrete, insanların ekonomik seviyesini çöküşten kurtarıp, sürekli bir yükselen bir grafik haline getirmek, ekonomi politikalarının çok doğru olduğunun göstergesidir. Bunun yanında ülkenin üretiminin artması, yerli sanayinin geliştirilmesi, dışarıya bağımlılığın azalması da sayılabilir.