gören de sanayi devi bir ülke olduğumuzu sanacak. ihraç ettiğin tek şey beyin göçü. Ne üretiyorsun ? hiç birşey. Domates,Mandalina,Fındık ile olmaz bu işler.
şaka bi yana doğruluk payı vardır, ekonominin iyiye gitmesi ile ilgili savda.
şöyle, sen kendi paranı değerli tutarsan, halkın çalışmaz üretmez, ev yapar, araba alır, keyfine bakar, başka devlerlerde mallarını sana rahatça satar.
ama döviz pahalı olursa dışarıdan mal alamazsın, fabrika açar kendin yaparsın.
du bakalım, bu kimsenin bilmediği bişey değildi, herkes biliyordu ama galiba uygulama eksikti.
1. ekonomik büyüme, akp döneminin en büyük palavralarındandır. doğru, ekonomi sürekli büyüyor. tıpkı 1 asırdır olduğu gibi: http://1.bp.blogspot.com/...jjLU_M/s1600/egilmez1.JPG akp dönemindeki büyüme ortalaması genel türkiye ortalamasını geçmemiştir. üstelik akp döneminde bir cihan harbi çıkmamış, büyük depresyon çapında krizler de görülmemiştir. buna rağmen ortalamayı çok fazla geçemediler.
2. dünyada en çok büyüyen bilmemkaçıncı ekonomi olduk yalanı. kaynaklarını göstersinler, orada "g 20 ülkeleri içinde" diye bir ibare var. ona dikkat etsinler. dünyada değil g 20 ülkeleri içerisinde dönem dönem en fazla büyüyen 3. 5. ülke oluyoruz. bu da gayet normal, çünkü g 20 ülkelerinin çoğu yavaş büyüyor. endonezya, çin, hindistan ve brezilyanın ise çok gerisindeyiz ekonomik performans olarak.
3. türkiyenin ekonomik verileri, özellikle şu son dönemde yabancı sermayenin de anavatanına dönmesi sebebiyle pek iyi bir geleceğe işaret etmiyor. ciddi bir artış göstermiş olan dış borç var. bölgede gerilimin artması sebebiyle bir enerji krizi kapıda. ve en önemlisi bu kadar dış borç varken bile hala başbakan gerilimi artıracak polemikler üretiyor. bunlar yabancı sermayenin kaçışını hızlandırır. yabancı sermaye kaçarsa, bir daha zor bulursunuz o büyüme rakamlarını.
4. gsmhnın çok artması yalanı. kullanılan değerler, nominal değerler olursa eğer yüzde 1000 bile zenginleşseniz açlıktan kırılıyor olabilirsiniz. bu konuyu bu kadar abartanlar hep nominal artışları söylüyor. reel GDP rakamları o kadar yüksek değil.
gelir dağılımında adaletsizlik olduğu sürece ekonomik büyümenin tek anlamı zenginlerin biraz daha zenginleşmesidir. yoksul kesim ise yoksul bir şekilde yaşamaya devam eder. zaten herkesin yaşam standardının yüksek olduğu bir kapitalist dünya düşünülemez.
söylenen sözlerden çok gerçeklerle yüzyüze olan yazar olmakla kalmayıp vatandaştır, esnaftır, memurdur, öğrencidir gerçek hayatın içindedir.
bir üniversitedeki yemekhane sorumlusunun tespitine göre; artık üniversitede yemek yiyen öğrenci sayısı nerede ise yüzdeyüze yaklaşmış. önceleri dışarılarda cafelerde rest.larda yemeğini yiyebilen öğrenci kısmısı artık en ucuz bulduğu okul yemekhanesinde karnını doyurmakta imiş. ekonominin iyiye gittiğini anlamamışlar mı ki bu öğrenciler(!).
Ekonomiyi doğdum doğalı bu ülkede medya tarafından hep iyi anlatılan ama ırsimidir nedir, babam gibi bende bir işÇiyim bir işsiz... Ki ben öğretmenim ne atanabiliyorum, ne boşta bırakıyorlar araf gibi... Babam okumayla bu iş Çözülür diye düşünüyordu! Fakat olayın devletle bir ilgisi yokmuş bir ergonokoncular veya şimdide cemaatcilar bunların hiÇ bir sucu yok tamamen ırsi benimkisi...
Vergilerin şaha kalkması ve alım gücümün giderek azalmasıyla nedense dahil olduğum ve aynı zamanda ekonominin kime iyiye gittiği, kimin ekonomiye kurban gittiğini sorgulayan yazardır.