sahip olduğu iş ve elde ettiği gelir itibariyle belli bir refah seviyesine ulaşmış ve bu durumu idame ettirebilen kişi. kimseye muhtaç olmayan, kendi ayakları üzerinde durabilen insan.
kanayan yaramdır,büyük hayal kırıklığımdır.şöyle ki canla başla üniversite sınavına hazırlandığım dönemde ekonomik özgürlüğünü kazanmış abla abilerime sormuştum nasıl birşey kendi paranı kazanmak naptın ilk maaşınla..heyecanla sorduğum bu sorular karşımdaki yorgun ne diyosun sen bakışlarıyla dondu kaldı. vatana millete fayda sağlamak ulvi amacımız ama nihayetinde "para" için çalışıyoruz,çabalıyoruz.herneyse bu ekonomik özgürlüğünü kazanmış insanlar ilk maaşlarını kredi borçlarına,eşya taksitlerine ayırmışlar...diyeceksiniz ki sen ne zannediyordun...boşverin**
ekonomik refahla yakından ilgilidir, kişinin maddi yönden bağımsızlığını gösterir, ancak ilave etmek gerekir ki, sosyal-siyasal özgürlüklerle de yakından ilişkilidir, çünkü tam olarak özgür olabilmek için sosyal, siyasal özgürlüklerin ekonomik özgürlüklerle (veya ekonomik özgürlüklerin sosyal-siyasal özgürlüklerle) desteklenmesi gerekir,
keza, hümanist iktisadın öncü isimlerinden amartya sen de development as freedom adlı -türkçeye de özgürlükle kalkınma adıyla çevrilen- kitabında bu konuya değinir ve "Çocukluk günlerimde, sanırım on yaşlarındaydım, Bangladeş'in şimdiki başkenti Dakka'da evimizin bahçesinde oynarken, acıyla haykıran bir adam kanlar içerisinde bahçeden içeri girdi, bıçaklanmıştı. Hindistan'ın bölünerek Pakistan'ın bağımsızlığını kazanmasından hemen önceki o günlerde Hindular ve Müslümanlar birbirlerini öldürüyordu. Bu adam da Hindu bölgesinde çalışan Müslüman bir gündelik işçiydi. Onu hastaneye yetiştirdik, yolda bize, karısının ona bu karışık zamanlarda düşman bölgeye gitmemesini söylediğini ancak kendisinin iş bulup para kazanabilmek için dışarı çıkmak zorunda olduğunu, çünkü ailesinin yiyeceğinin olmadığını söylemişti. Onun iktisadi özgürlüğünün olmamasının cezası, daha sonra hastanede gerçekleşen ölümü oldu" der. *