ağırdır. insanı çok üzen, derin bir boşluğun kara gölgelerine iten, hüzünlere gark eden durumdur. dilerim ki hiç kimse bu ağırlığın altında ezilmesin ya da ezilmeden hemen iş bulsun.*
büyük bir yüktür. yeri gelir bir lira bile aranır evet yanlış duymadınız bir lira. canınız petibör bisküvi ister 1 lira denkleştirirsiniz bakkala gidersiniz kazıkçı bakkal 1 lira 25 kuruş demezmi işte o an bittiğiniz andır. bu kadar düştük mü be dersin kendine, ama gerçek budur. daha bi başka bakarsın hayata. haykıracak yer ararsın.
üniversite öğrencilerinin ve mezun olup iş arayan öğrencilerin her gün omuzlarına çöken bir ağırlıktır. "ben nasıl büyük adam olucam?" sorusuna cevap arayanların hissettiği bir ağırlıktır.
bunun ağırlığını şu dönemde kız erkek demeksizin herkes ağır bir şekilde yaşamaktadır. aslında şuan ki dönemde ekonomik özgürlüğünü kazanmanın da yetmediği apaçık ortadır. yani demek istediğim ekonomik özgürlüğünü kazanamamanın verdiği ağırlık ne kadara fazlaysa kazanmış olmanda pek bir şey değiştirmemektedir günümüzde.
yani şöyle söyleyeyim sınıf ayrımı. yani etiket. şuan kızlar erkeğin etiketini erkekler kızların etiketine bakıyor. ne mezunusun neredesin. asıl mesele bu. karakter güzellik her şey boş geliyor. her şeyi biliyor olman ya da aynı işi yapıyor olsanız bile hatta ondan daha iyi yapıyor olsanız bile eksikliğiniz diplomanız dır. kastettiğim lise - üni mezunu arasındaki fark değil. 2 yıllık ve 4 yıllık arasındaki fark. hatta durum o kadar ağır ki seçmediğiniz tercih şansı size verilmeyen konular yüzünden ezilmekteyiz. burada kastettiğim ailenin mesleği. atıyorum ben annemin ev hanımı olmasını seçmemiştim hatta belki oda seçmemişti ama bu kötü birşey olmamasına rağmen karşı tarafın annesi atıyorum öğretmen ise seni ezmekte geri kalmıyor.
zamanın omuzlarımıza yüklediği ağırlık günden güne artıyor. bugün şu noktaya gelebilmek için harcadığım çaba boşuna değil elbette. ama tam ortada kalmak işte. ne tam başarılı ne tam başarısız olabilmek.
gerçekten ağırdır. fakat, anne-baba muhtaciyetinden kurtulmanın tek yolu değildir. ekonomik özgürlüğünü kazanırsın, krediyle de olsa kendi arabanı alırsın, nişan yaparsın, fakat evden taşınamazsın. çünkü evlilik yapmadan evden taşınırsan annen "hakkımı helal etmem" der. mecburen baba evinde kalırsın. dolayısıyla ister istemez baba kurallarıyla yaşamak durumunda kalırsın. para, her kapıyı açan anahtar ise; evlilik, bu anahtarın anahtarlığıdır. ben bunu bilir bunu söylerim sözlük.
sıkmayın canınızı gençler vaziyetidir. biz kazanıyoruz da n'oluyor? çok şey oluyor tabi *
ama yine de can sıkacak mevzu değil. önemli olan doğru noktlardan girişimde bulunmak. elindekini kullanmak. dilenmek, hayvanların işidir. o yüzden en kötü durumdaki bir insan bile fırsat kovalamalı, el açmamalı, el uzatmalı vs. kapital sistemin sizi sizden etmesine izin vermeyin yeter.