her market alışverişinde daha fazla hissettiğimiz acı gerçektir.
dikkat ettiyseniz firmalar ürünlerin gramajlarını düşürüyorlar, zam yapmamak için verdikleri ürün miktarını azaltıyorlar, yani alttan alta zam yapıyorlar. tabii "ben her zaman 50 liralık alıyorumcu" dayılar bunu fark etmiyorlar.
iktidarın saçma sapan açılışlar ile örselemeye çalıştığı şeydir. bugün açılan havaalanının, 3.pistini açıp, ekonomi süper, cehape kötü dediler yine. cidden inanılmaz.
adam gibi peynirin kilosu 60 tl,
az yağlı adam gibi kıymanın kilosu 55-60 tl.
pastırmanın kilosu 160 tl,
kuzu pirzola olmuş 110 tl.
say say bitmez. eskiden 100 tl ile haftalık alışveriş yapar, koca sepeti doldururduk. şimdi 100 tl'ye 2-3 ürün anca alıp, marketten götümüze baka baka çıkıyoruz.
Kocaeli'de 1998 yılında kurulan ve 'iSO En Büyük 500 Şirket' listesinde Türkiye'nin 253. büyük firması olan Yıldız Sunta, üretimi bitirdi. 645 işçinin içerde kalan paralarını alamadan işsiz kaldığı belirtildi.
Avrupa ve Amerika' nın içinde bulunduğu olumsuz durum.
Euro ve dolar, türk lirası karşısında günden güne değer kaybediyor. Hükümetleri beceremediği için halk, ekonomi kurtulsun diye yastık altı türk liralarını bozduruyor.
insanların alım gücü yok. Çiftçiler, esnaflar kredi batağında. Şirket sahipleri intiharın eşiğinde.
Üretmeden tüketime yoğunlaşan ülkelerin hazin sonu bu tabi.
uzun yıllar sürecektir. yatırım yok, üretim yok, gelişme yok, eğitim yok. her şey düzgün yapılsa dahi 15-20 yıl sürecek krizdir. gidenler boşuna gitmiyor ülkeden. kaçın çoluk çocuğunuzu bari kurtarın.
hayatım boyunca hep merak ettiğim, 7 yıllık iş hayatımda da defalarca insanlara sorduğum ama her nedense günümüzde içinde bulunduğumuz ortamın geçmişten farklı olduğunu söyleyen onlarca insanı görünce hala merak ettiğim hede.
ama anladığım kadarıyla her şey güzelken ellerindeki mal / hizmet / taşınmaz / araç cart curt satışı yapan zenginler, fakirlere oyun alanı veriyorlar ve işler kötüye gidince aynı ürünleri fakirlerin elinden ucuza alarak bir süre ellerinde tutup kriz sonrası tekrar piyasaya pahalı fiyattan sürmesi durumu.
dünya üzerinde hep böyle olmuş, hepsini geçtim zengine giren çıkan yok, kriz hep fakire giriyor. o yüzdendir ki bence ekonomik kriz dediğimiz şey aslında yok. fakirlerin sürekli fakirleşmesi süreci hızlanıyor. sadece fark, döndü hızlı olmadığı için fakir zengin gibi harcayamıyor. tek fark.
Hotiç ve Yeşil Kundura'nın ardından Beta Ayakkabı da konkordato başvurusunda bulundu.
Yönetim Kurulu Başkanı Taner ikiışık: "TL'deki değer kaybı, nakit akışı sıkışıklığı, AVM'lerde kiralamaların döviz üzerinden yapılması gibi nedenlerle ödemelerde sıkıntı yaşamaya başladık"
Once hotic,sonra keskinoglu ve tahincioglu iflas istedi. cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizinden bahsediliyor ama kriz var denmiyor. sürekli devülasyon ve merkez bankasının çaresizliği konuşuluyor.
bu ay tezgahlara ve marketlere yansıdı. faturalarda şişti. yakında seçimde var. hayır olsun.
ekmek mi bulamıyorsunuz? sigaraya para ayırıyorsunuz.
domates, peynir, zeytin mi bulamıyorsunuz? buluyorsunuz ve alamıyor musunuz? mutfakta israf ettiklerinizi düşünün. tabağınızda bıraktıklarınızı düşünün.
-
devletin üzerine düşenler nelerdir?
devlet, ülkeye giren ithalat kalemlerini alt alta büyükten küçüğe doğru sıralayacak. daha sonra bu kalemleri yurt dışından almak yerine iç imkanlarla üretmek adına kurum kuracak. bu kurum işlerlik kazandığında kurumu 49 yıllığına denetimi de elinden bırakmayacağı şekilde özelleştirecek. dolar ile dışarıdan bir şeyler alma ihtiyacımız da hızla azalacak.
birilerine "şu işi yapın şu kadar destek bu işi yapın bu kadar destek" diye yalvaracağımıza, tekrar ve tekrar izlenebilir tek yöntem bu anlattığımdır. işte o kadar.