hakikat şura da ki,
büyümeyen ekonomide gelir dağılım ya statik ya da eksi doğrultudadır.
büyüyen ekonomide paylaşımın düzelme potansiyeli vardır.
oransal olarak artış, gelire yansıyabilir.
bir küçük nokta, yansıyabilirin gerçekleşmesi aklı başında hak arayış örgütlenmesinden geçer.
elbette burjuvazi küresel üretimin tüketilmesi peşindedir.
üstelik üretim hem miktar ve hem de periyot olarak akıl almaz boyutlardadır.
ama buna rağmen dağılımın insani ve eşite yakın olabilmesi örgütlülük derecesiyle de yakın alakalıdır.
ülkelerdeki kişi başına düşen milli gelir seviyesini arttırmak çok disiplinli ve uzman yöneticiler tarafından zor da olsa gerçekleştirilebilecek bir gelişmedir. fakat gelir dağılımındaki uçurumlar ancak ve ancak zamanla ortadan kalkacaktır, ekonomik planlar ile değil. devletin bu konuda halkına vereceği tek destek eşit eğitim haklarını herkese uygulaması olacaktır.
türkiye'de sermaye gruplarının kasasına giren paranın artması demek çalışan kesiminin cebine yansıdığı anlamına gelmez. türkiye'deki kişi başına düşen milli gelir miktarının arttığını iddia edenler aslında kelime oyunu yaparlar.
koç ya da sabancı zenginleşiyor ama maaşlı insanların kazancı değişmiyor.
gelir dağılımın etkileyen çok çeşitli sebepler vardır. kişi başına düşen milli gelir halkın günlük hayatta eline geçen para hakkında bilgiler verebilir. ekonominin büyümesi ve kişi başına düşen milli hasıla birbiriyle ilintilidir. ekonomik büyümenin artmasıyla artan milli gelir her kesimden insana eşit oranda yansıtılırsa refah seviyesinde bir artıştan söz edilebilir.
1994'de 0,44 olan gini katsayımız 2011 yılında 0,41 olarak hesaplanmıştı.
gini katsayısı 0 ile 1 arasında değer alırken, sıfırdan uzaklaştıkça gelir dağılımı adaletsizliği artması anlamına gelmektedir. verilere baktığımızda 1994'e oranla gelir dağılımında minik bir iyileşme görülmektedir. lakin ülkemizde 2005 yılı gini katsayısı ise 0,38 olarak hesaplanmıştır,yanılmıyorsam cumhuriyet tarihinin en düşük değeridir. kıstas olarak 2005'i alırsak gelir dağılımı adaletsizliği artmaktadır. kapitalist dünyanın sonuçları...
kısa dönemlik dışişleri mesaisi dışında herdaim ekonomi sorumlusu babacan (B) a bir gazeteci (G) sorar.
G - efendim ekonomi büyüdü ama hala gelir dağılımında adaletsizlikler var ne düşünüyorsunuz?
B - haklısınız ekonomi büyüdü bu başarı hanemizde ama üretilen zenginliğin adil bölüşülebilmesi için daha zamana ihtiyacımız var.
G - peki..
gaztecenin bu durumda sorması gereken soruyu neden soramadığını geçtim.
bu iş için kaç yıl daha iktidar olmanız lazım 50 100 ilelebet. sermayenin konsolidasyon a gitmesi sistem için her daim uzun soluklu bir politika mı? kaç nesil bu kalantorların bu ihtiyacı için heba olacak.
son 5-6 yılda yoldaki araç sayısı ve satın alınan mülklere bakaraktan gelir dağılımının iyi olduğunu göstermekte.
g*tü yemeyen bankadan kredi çekemeyceğine göre millette g*tte büyümüş anlaşılan.
iktisat bilimine göre ekonomide büyüme varsa gelir dağılımında da yüksek ihtimal iyileşme vardır.
En hızlı büyüyen 2. ülke, kişi başına düşen milli gelir yine artmış, cari açık hala çok yüksek fakat yine de azalma eğilimine girmiş, artan nüfusa göre işsizlik oranını sabit tutabilmek bile büyük bir başarıyken işsizlik oranı düşmüş, henüz uygulamada eksiklik olsa da genel sağlık sigortası düzenlemesi ile her vatandaşına sağlık güvencesi vermiş, başbakanı "siz bize yetkiyi verdiniz bizde o evleri yıkıp yenisini yapacağız" demiş.
Bütün bunlar hem ekonomik olarak hem de sosyal olarak iyi veriler.
Elbette gelir dağılımı da iyileşti. Gelir dağılımı iyi mi bu tartışılır ve bence değil. Lakin iyileştiği de bir gerçek.
Her sene karlarını yüzde bilmem ne artıran firmaların çalışanlarına, "enflasyon düştü ehe" diyerek %5 zammı çok görmelerine bakıldığında sorunun cevabı açıkça görülecektir.
Zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu bir düzende devlet vergiler ve para politikaları ile bu durumu dengelemeye çalışabilecekken bizimkisi dolaylı vergilere dayanıyorsa, o hükümetin mevcut durumu değiştirmeye çalıştığına sadece bağnazlar ve gerizekalılar inanır.
Gelir dağılımı arasında uçurum varsa, dolaylı değil, direk vergiler kullanılır. Bilin bakalım bizde ne oldu son 10 yılda?
yok gini katsayısı ,yok lorenz eğrisi kitaptan okuma klişeleşmiş cümlelerle yapılmış yorumlar bunlar. Ekonomi 1 birim büyüse dahi bu gelir dağılımını kalburüstü insanların lehine etkileyeceği anlamına geldiğinden bu göstergeler göz boyamanın ötesi geçmez.
anlaşılır bir örnekle (#15080017) no lu entrymi destekleyeyim.
fiatın 1600 motor aracı var 30 bin tl civarında bir araç
mininin de (bmw) 1600 motor aracı var fiyatı duruma göre 60-70 bin arası
Mercedesin 1600 motor aracına da rastladım yaklaşık 200 bin tl
Bu 3 aracın da MTV tutarları yaşları aynıysa aynı. birine ortadirek ayağım yerden kesilsin diye borçlanarak sahip olmuş. birini babası üniversiteye başladı diye oğluna/kızına hediye olarak almış. diğerini de hanıma almış.
Peki bu arada %40 olan kurumlar vergisi kaça düştü? %20
sizce bu adil mi?
Peki bir soru daha. sizce vergiler olması gerektiği gibi toplanabiliyor mu?
Bu düzen gelir dağılımını düzeltmeyi değil, düzeltmemeyi amaçlar.