ultra versiyonu "ekmeği tuza banıp, balık yer gibi" sevmektir. daha bi kallavi olur böyle sevgi, ekmeği tuza banıp arasına balık koymak. oh mis... ** *
not: daha da bir aşmış versiyonu için "şişeye ağız dayayıp şalgam suyu içer gibi sevmek" güzel bir örnektir.
ruhen sayko sevgilidir. ekmeği tuza banıp yer gibi seven birinin, yarın dudağından öpmek gibi ağzına el bombası bağlamak, demeyeceğini asla bilemeyiz..
ekmeği tuza banmak yokluğun ifadesidir. tuz ekmeğe katık edilip lezzetlendirilir bunda hem yetinmek hem de umut etmek vardır.
şair sevdiğinin yokluğunu, uzaklığını ama umudunu anlatır satırlarda. sevgilinin yokluğunda avunmak, çareler üretmek, ihtiyacın verdiği acıyla boğuşmak bir yandan da azar azar yaşamak sevdiğini, doymamak hep aç olmak, hep istemektir söylemin anlamı. en doğal, en basit ve en saf ihtiyaçtır sevgili.
ekmeği tuza banmak fakirliği ifade ettiği gibi, bence başka anlamlar da içermektedir.
mesela karnınız çok açtır ve orta halli bir esnaf lokantasına girmişsinizdir. ama açlıktan da gözünüz dönmek üzeredir.
sipariş ettiğiniz tavuk şiş gelene kadar, o masanın üstünde duran sepetteki taze, dilimlenmiş ekmeklere tuz ekip kıtır kıtır yemenin tadı birazdan yiyeceğiniz tavuk şişte bile yoktur.
yani o ekmek-tuz çiftinin verdiği tat bambaşkadır, şiirde dediği gibi geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzını dayayıp musluğa su içmek de ekmek-tuz gibi kendine münhasır bir haz içermektedir.*
iki aşığın diyaloğunu düşündüğümüzde çokta saçma bir yere gidilebilir.
-beni ne kadar çok seviyorsun aşkımmmmm
-ekmeği tuza banıp yer gibi.
-nasıl?
-uzatsana ekmeği şurdan bana.
türki cumhuriyetlerde misafirlere önce ekmek ve tuz ikram ederler. amma velakin ekmek tuz verdikleri insanı zehirlemekten de gocunmazlar. ekmeği tuza banıp yer gibi sevmek işte böyledir. zehirleneceğini bile bile o ekmeği ve tuzu yersin.
ask da boyledir iste biraz midesizlik ister. Tum her seye ragmen sabretmek cig tavuk bile yemek ister. Her turlu sacmaliga katlanmak falan filan. Sacma iste anlayacaginiz.