ekmek

entry220 galeri45
    95.
  1. Kıymeti bilinmeyendir. Her gün çöpe umarsızca attıklarımızdır. Google da açlık yazıp arattırınca çıkan resimler karşısında bin bir pişman olup, erişebildiğime şükrettiğimdir.
    1 ...
  2. 94.
  3. 1 lira olmuş bizim burada. Allah kahretsin. Devlet kendi rantı için piyasaya müdahele etmiyor.
    0 ...
  4. 93.
  5. suşiye müthiş yakışandır.
    1 ...
  6. 92.
  7. O kadar buğday hasadimiz olmasına rağmen çok yememiz nedeniyle rusyadan buğday ithal etmemize neden olan yiyecek.
    1 ...
  8. 91.
  9. 90.
  10. abd'de en çok özlenen şeylerin başındadır. orada ekmek yok arkadaş. ciddi manada yok. böyle poşet içinde. ıyy.
    0 ...
  11. 89.
  12. çıkmyacaksa sözlükte yazmanın anlamı olmayanından

    çıtırından böyle.
    arasına tereyağı.üstüne kuru peynir.
    harici yalan.

    not: ekmek sevdalısı yazar için; cetre@hotmail.com.
    0 ...
  13. 88.
  14. 87.
  15. otuzbin sene evvel dahi bitki köklerinin nişastalarından hazırlanmışlığına dair kalıntılar vardır. gelgelelim gerçek kimliğini tarım devriminin buğday, mısır gibi ürünleri sayesinde edinmiştir.
    bugunkü haliyle ekmek, insanın en temel enerji ve besin ihtiyacı olan karbonhidrat açısından zengindir ve üstüne bir de diğer karbonhidrat kaynaklarına göre daha dayanıklıdır. pişmiş olması nedeniyle sindirim esnasında enerji kaybı minimumdur. içine ekstra mineraller ve esanslar konulabilir; meyvadan sebzeye, etten kabuklu yemişe, limonatadan süte kadar diğer her besin ve tad ile uyum gösterir.

    bütün kültürlerde saygın ve kutsal olması tesadüf değildir; insanlık medeniyeti ve nüfusu fiziki varlığını büyük oranda ekmeğe borçludur. tarım icad edilecek, buğdaylar yetişip ayrıştırılıp ezilecek, hamur haline getirilip daha önce icat edilmiş ateş fırınlarında belli bir ayarda pişirilecek, ve insanlara satılacak. bu işlemler sanayi devrimi tarafından oluşturulan yeni yöntemler ve makinalarla daha sistematik ve ucuz hale getirilmiş ve milyonların yiyecek ihtiyacı karşılanmaya başlamıştır. on bin senedir var olan ekmek ve ikiyüz senedir hakim olan sanayi, dünyada hala aç yaşayan insanları da doyurabilecek bir güçler birliğidir.

    bu nedenle ekmek nimet değildir; manevi bir kudret yok arkasında, insanın tarihi, niyeti, teknolojisi ve bunların zaman içinde biçim ve nitelik değişimleri var. üretilip dağıtılmasına ve tüketilmesine kadar geçen süreçte insanın gelişmişliğinin, kültürünün, kendisine olan bakış açısının aynasıdır, karakteridir.
    1 ...
  16. 86.
  17. Eylem olarak da kullanılabilinir. Örneğin; tohumları sen ekmek ister misin?
    1 ...
  18. 85.
  19. ansızın uyandı kadın. saat iki buçuktu. kendisini uyandıran şeyin ne olduğunu düşündü. öyle ya! mutfakta biri bir sandalyeye toslamıştı. kulak kabarttı. sessizdi her taraf. pek sessiz. elini yanı başında gezdirince yatağın boş olduğunu anladı. sessizliği böylesine büyüten buydu demek! kocasının nefes alıp verişi işitilmiyordu.

    ayağa kalktı ve karanlıkta el yordamıyla mutfağa doğru yürüdü. mutfakta karşılaştılar. saat iki buçuktu. dolabın yanı başında dikilen beyaz bir şey ilişti kadının gözüne. ışığı yaktı. üzerlerinde pijamaları yüzyüze geldiler. geceleyin. saat iki buçukta. mutfakta. masanın üzerinde ekmek tabağı duruyordu. kadın, kocasının ekmekten bir dilim kesmiş olduğunu gördü. bıçak hala tabağın yanı başındaydı. ve örtünün üzerindde ekmek kırıntıları seçiliyordu. akşam yatmadan masa örtüsünü temizlerdi hep. her akşam. ama şimdi kırıntılar seçiliyordu örtü üzerinde. ve bıçak da oracıkta duruyordu. döşemedeki çinilerden kalkan soğuğun ayaklarından nasıl yavaş yavaş yukarılara tırmanıp çıktığını hissetti kadın. ve başını tabaktan başka yana çevirdi.

    "sandım ki bir şey oldu mutfakta" dedi adam ve çevresine bakındı.

    "benim de kulağıma bir ses geldi" diye yanıtladı kadın ve kocasının geceleyin pijamayla pek ihtiyarlamış göründüğünü fark etti. yaşı kadar ihtiyarlamış. altmış üç yalında. gündüz bazen daha genç görünüyordu kocası. kadın için, artık

    ihtiyarlamış diye düşündü adam. baksana, pijamayla hayli yaşlı görünüyor. ama belki de saçlarındandır. kadınların geceleri yaşlanmış görünmesi saçlardandır hep. saçlar geceleyin insanı birden kocamış gösteriyor. "terliklerini giyseydin bari. öyle yalınayak çiniler üzerinde. üşüteceksin."

    kadın, bunları söylerken başka yana çevirmişti gözlerini, çünkü kocasının yalan söylemesine katlanamıyordu. otuz dokuz yıllı evlilik yaşamlarından sonra yalan
    söylemesine.

    "sandım ki bir şey oldu" dedi adam ve bir kez daha mutfağın köşelerine anlamsız baktı. "bir ses geldi kulağıma. sandım ki bir şey oldu mutfakta."

    "ben de bir ses işittim. demek bir şey değilmiş." sonra tabağı masadan kaldırdı kadın ve ekmek kırıntılarını fiske vuruşuyla örtüden uzaklaştırdı.

    "evet, demek bir şey değilmiş" dedi adam, kadının söylediklerini yankılar gibi, sesinde bir güvensizlik. kadın, adamın yardımına koştu: "gel sen! herhalde dışarıdan geldi ses. gel sen, yat yatağına! üşüteceksin. soğuk çiniler üzerinde."

    adam pencereye çevirdi gözlerini, "evet, herhalde dışarıdan geldi. ben sandım ki, burada bir şey oldu." kadın, elini düğmeye uzattı. ışığı söndürmeliyim, yoksa tabağa bakmadan duramayacağım, diye düşündü. oysa tabağa bakmamalıyım. "gel sen!" dedi ve ışığı söndürdü.

    "herhalde dışarıdan geldi ses. çatıdaki yağmur oluğu rüzgarda hep duvara vurur. yağmur oluğuydu mutlaka. rüzgarda tangırdar hep."

    el yordamıyla karanlık holden geçerek yatak odasına döndüler. çıplak ayakları döşemede şap şup sesler çıkarıyordu. "hava da rüzgarlı" dedi adam. "bütün gece rüzgar vardı."

    yatağa yattıklarında kadın dedi ki: "evet, bütün gece rüzgar vardı. yağmur oluğuydu herhalde."

    "evet, ben sandım ki, mutfakta bir şey oldu. yağmur oluğuydu herhalde." bunu yarı uykudaymış gibi söylemişti adam. ama kadın, kocası yalan söylerken sesinin ne kadar yapmacık çıktığını fark etmişti. "hava soğuk" dedi ve usulcacık esnedi.

    "ben yorganın altına giriyorum. iyi geceler."

    "iyi geceler" diye yanıtladı adam. ardından, "hem de ne soğuk" diye ekledi. derken sessizleşti ortalık. bir zaman sonra kadın kocasının ağzının usulcacık ve dikkatle bir şey çiğnediğini fark etti. kocası kasten derinden ve düzenli nefes alıyor, karısının anlamamasını istiyordu. ama ağzındakini o kadar düzenli çiğniyordu ki, bu sesle yavaş yavaş uyudu kadın. ertesi akşam eve geldiğinde, kadın dört dilim ekmek kesip koydu önüne. o güne kadar yalnızca üç dilim ekmek yiyebiliyordu adam.

    "dört dilim yiyebilirsin rahatlıkla" dedi kadın ve lambanın önünden çekildi. "benim midem kaldırmıyor bu ekmeği. bir dilim fazla ye sen. benim midem pek kaldırmıyor bu ekmeği." kadın, kocasının başını tabağın üzerine iyice eğdiğini gördü. adam başını tabaktan kaldırmıyordu. o anda içi cız etti kadının.

    "ama sana yalnızca iki dilim yetmez" dedi adam, tabağına doğru.

    "sen bana bakma" dedi kadın. "akşamleyin bu ekmeği midem kaldırmıyor pek. ye sen! ye!" ve ancak bir süre sonra gelip lambanın altına, masanın başına oturdu.

    çeviren: bilmiyorum.
    yazan: wolfgang borchert
    2 ...
  20. 84.
  21. ne demekse ekmek ye bastırır sözündeki bastıran öğedir.
    1 ...
  22. 83.
  23. Ekmek kelimesi eski dilde etimek, etmek olarak ta kullanılmıştır. Ekmek sözünün buğday ekmek gibi ekim fiilinden türediği iddia edilebilir. Osmanlıca metinlerde ekmek yerine etimek kullanılmaktadır.
    1 ...
  24. 82.
  25. insanın karnını doyuran muhteşem bir yiyecek, yaklaşık 10 bin yıldır varolduğu düşünülmektedir. son yıllarda envai çeşidi üretilmeye başlanmıştır.
    çavdarlı.
    kepekli.
    haşhaşlı.
    ne gerek varsa?
    1 ...
  26. 81.
  27. uğruna dilencilik bile yapılabilecek kutsal yiyecek.
    2 ...
  28. 80.
  29. emeğin karşılığı olarak simgeleşen, temel besin kaynağı.
    1 ...
  30. 79.
  31. bütün karmasada, ugruna calisilan cabalanan tek sey oldugunu unutmamak gerek.
    2 ...
  32. 78.
  33. 77.
  34. insan oğlunun yaşamak için olmazsa olmazı su gibi aziz olan şeydir. Karnımızı doyurmanın tek yolu.
    2 ...
  35. 76.
  36. Ülkemizde günde 120 milyon adet yapılan temel besin maddemizdir. Bu 120 milyon ekmeğin 12 milyonunu yani yaklaşık 6 milyon tl'yi her gün çöpe atıyoruz ne yazık ki. Yani Her iki - üç günde bir, bir okul, ayda 1 hastane kuracak sermayemiz çöpe karışıyor. Biz adam olmayız.
    1 ...
  37. 75.
  38. küflenince ondan soğumanıza neden olandır.
    nasıl bir kokudur öyle.
    1 ...
  39. 74.
  40. ekmek deyince, ismet paşa zamanında uzunca bir süre karne'ye bağlanan, köylüden "zorla", "hile ile" toplanan tahılların ambarlarda çürümeye bırakılması gelir akıllara.
    aynı zamanda her dönemde halk tarafından en çok tüketilen besin maddesidir.
    1 ...
  41. 73.
  42. evde yapımı çok keyifli olan yiyecek. istediğin malzemeleri karıştırıp yaratıcılığını göster. ne güzel. bi de şu yeni çıkan ekmek makineleri var ama onların ekmeğin lezzetini ve formunu bozduğunu okumuştum. sünger gibi bir form veriyormuş ekmeğe. ama zaten yapımı gayet kolay makinaya gerek yok bence.
    3 ...
  43. 72.
  44. maden işçisinin kirli siyah ellerinde, yüzü kirli gülen gözlerle bakan yarı çıplak çocuğun pamuk ellerinde, beli bükük kambur ninenin çatlak ellerinde, akşam eve dönen babanın yorgun ellerinde, evi için uğraşan annenin hünerli ellerinde görünendir.
    emeğin sembolü, yaşam kavgasının sebebidir.
    1 ...
  45. 71.
  46. kesinlikle gerçeği ve en lezzetlisi trabzonda yapılan unlu gıdadır.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük