....
Yürürken biz, yürürken günün güzelliğinde,
Karanlık mutfaklara, gri fabrika kuytularına,
Dokunur apansız çıkan güneşin tüm parlaklığı,
Ve duyar insanlar bizim şarkımızı: Ekmek ve Güller! Ekmek ve Güller! Yürürken biz, yürürken, erkekler için de savaşırız,
Çünkü kadınların çocuklarıdır onlar, ve biz analık ederiz yine onlara.
Yaşamlarımız doğumdan ölüme kan ter içinde geçmeyecek;
Kalpler de ölür açlıktan bedenler gibi; ekmek verin bize, ama verin gülleri de.
Yürürken biz, yürürken, sayısız ölü kadın da yürür bizimle
Ve bizim şarkımızda duyulur yaşlı çığlıkları ekmek için.
Küçük hünerleri, sevgiyi ve güzelliği bilirdi onların kahırlı ruhları.
Evet kavgamız ekmek için, ama güller için de.
Yürürken biz, yürürken, daha güzel günleri getiririz,
Kadınların yükselişi insan soyunun yükselişi demektir.
Köle gibi çalışma ve aylaklık yok, on kişinin çalışıp bir kişinin yattığı,
Paylaşalım yaşamın görkemini: Ekmek ve güller, ekmek ve güller.
Yaşamlarımız doğumdan ölüme kan ter içinde geçmeyecek;
Kalpler de ölür açlıktan bedenler gibi; ekmek verin bize, ama verin gülleri de.
2000 yapımı bir filmdir. hakkında entry olmaması üzmüştür.
ekmek istiyoruz, gül de!
--spoiler--
20. yüzyıl işçi sınıfı hareketine damgasını vuran bu grevin başlangıcı, 1908 yılında New York’ta 128 kadın işçinin can verdiği bir fabrika yangının sonra, kadın işçilerin yürüyüşü sırasında atılan “Ekmek istiyoruz, Gül de!” sloganıyla oldu. Bu tarihten üç yıl sonra da James Oppenheimer’in Ekmek ve Güller* adlı şiirinden esinlenilerek oluşturulan slogan, Lawrence şehrinde örgütlenen tekstil işçilerinin eyleminde dönüm noktası oldu ve olay, Ekmek ve Güller grevi olarak tarihe geçti.
--spoiler--