küçükken ailemle bağa giderdim. yalandan iş verirlerdi ama yorulurdum çünkü küçüktüm. takdir edersiniz k küçükler çabuk yorulur. konu ben değilim. lütfen beni daha fazla küçümsemeyin. özgüvenimi yerle bir ediyorsunuz bazen. neyse, canınız sağ olsun. sonuçta tek arkadaşım sizsiniz ve arkadaşlıklarda böyle ibnelikler olur. özür dilerim size ibne demek istemedim. başımı belaya sokmadan konuya dönüyorum.
90ların başı. israyil fidesi yok o zamanlar. varsa da bizim köyde yok demek ki. domatesin tadından önce kokusu ulaşır. rahmetli büyükbabam bandırma yapar. bandırma, üzüm kesildikten sonra ilaca bandırıp çıkarmaktır.
"aaa meemeeet" diye seslenir bana. muhacır dedem. patrondur o. bütün bağlar onun. ben acıktığımda anlar. o da acıkır ve iş, durur.
ağacın gölgesinde ekmek peynir domates yaparız. öğle yemeğinden önceki kaçamaktır.
babamın kuzeni 3-4 kere nusrete götürdü beni. yemin ederim o tadı alamadım.
gerçi köy peynirlerini hiç sevmedim. uzun süre peynir zevkim olmadı. tüm peynirleri öyle sert, tuzlu, standart tadı olan yiyecekler olarak tahayyül ettim.
yine de çok lezzetliydi. belki de büyükbabamı sevmekti, onun beni sevmesiydi aklımdan çıkmayan. allah rahmet eylesin.