yazıma ithafen yazmış olduğu yazısında sadece 31 çekmeyi ele almış(!) geri kalanları görmezden gelmiştir. ne diyim herkes ihtiyacı olana el atıyor bu dünyada.
insanlık tarihinin en önemli olaylarından birinin gerçekleştiği aydır ekim.bu ay içerisinde kıvırcık tombul kara bir bebek doğmuştur.adını ekin koymuşlardır.ne günlerdir onlar.hatırlanmaya doyulmazlar...
"sevici" kelimesinin argodaki anlamı konusunda beni aydınlatmasıyla tanıdığım ve entrylerini pek beğendiğim yazar. eşcinsellikle ve milliyetçilikle ilgili entrylerini okudukça keyiflenip mutlu olmuşumdur gece gece. takip edeceğiz!
kendisini insan içinde rencide etmek istemem ama, olmayan bir şeyi kanıtlama çabasıyla her yeri bok etti. ya ingilizce bilgisi yok, yada taşak geçiyor.
(bkz: #7252966) rengi anlaşılmış yazardır. pkk ya terör örgütü diyemeyen kalitede bir yazardır. kürtçü de değil sözüm ona, kürt de değil. özgürlük için savaşıyor değil mi pkk? delikanlı erkek seni... bu kadar şehit boş yere öldü değil mi?
pkk terör örgütüdür. terör örgütünü destekleyen herkes de en az terörist kadar suçludur!. sözüm meclisten dışarı. alınan alınır, alınmayan da elbet günün birinde toprağın soğukluğunu hissedecektir! masum insanları öldüren insanlar şereften yoksundurlar. savunucuları da... bazıları köpeksiz köyde çomakla oynamaya alıştı...
ben daha sözlükteki varlığını yeni fark etmiş ve sevinmişken ne olduğunu anlamadan uçurulmuş yazardır. insanın böyle ayrımları görünce sözlüğünüze de... diyip terk-i diyar edesi geliyor. bir yandan sabah akşama kadar her yanı faşizm kokan ama adı atatürkçülük, vatanını sevme, geleneklerini koruma gibi konan iğrenç entryler var. bi yanda elini çükünden çekmeden ağızlarında salyayla yazan abazan erkekler güruhu var. bir yanda da boşuna burada vakit kaybeden tipler var.* ama ilk iki grup sözlükte cirit atarken uçan üçüncü grup oluyor.
beklenilen olmuş. kızıl kürt desteği alınmış hemen. özgürlük kahramanı ilan edin hemen. sizde mantık bu, adet muhabbeti etmişsiniz ya, işte bu sizin adetiniz.
sanki içten içe küskündür ama belli etmemeye çalışır. eylülü özler gibidir. sanki ona şans verilse hep burda olmaya razıdır. katı, düz, sessiz aydır ekim. sadece yaptığı işe konsantre olmuş bir fabrika işçisini izlemek gibi bir his verir insana. sanki o hep oradaymış ve o işi hep öyle tekdüze yapmayı sürdürürse orada öyle kalmaya hak kazanacakmış gibi.
son ekimdi. daha ölmemişken yani. bir ellerim bir de umutlarım vardı cebimde. insanız ya sonuçta. bizim oranın havası başka olurmuş ekimde o zaman farkettim. zamanda demirlemek istediğim çok anı var o zamanlardan. bir de aşk. böyle insanı kendinden geçiren görmez eden küçük düşüren. evet bazen severken küçük düşermiş insan. neden. gayrımeşru muhabbetin akıbeti mahbubun gaddarane adavetidir. çünkü. sonra okudum bunu. okumaya geç kalmaktan en çok bu cümlede pişman oldum zaten. üstad, dedim. neden önceden söylemedin. ekim... insanın aynaya bakarken mutlu olduğu bir dönem varsa hayatında o ekimden önceki yazdı işte benimki. hani bu mutluluk biraz fazlaydı galiba bana. düşünmeden sevdim. kimseye söylemeyecektim, çünkü paylaşıldıkça büyüyen bir sevgim olmamıştı ve ben susup içselleştirdiğim her sevgiden küçülerek çıkmıştım. daha kırılgan alıngan yüzü çabuk kızaran sesi titreyen gözlere bakamayan konuşamayan unutamayan bir çocuk olarak çıkmıştım her sevgiden...ya da çocuksu sevgilerin tortularıydı 'ben' dediğim. söylemeyecektim, kimseye. ekim kanıma girdi.. söyledim ekimin hatrına. rüzgardan yardım istedim. gözlerine baktım uzun uzun...diyemeyeceğim. sesim titredi, o yardım etti, anladı, ama o kadar yardım yeterdi. sonra düşündü. şu arkadaşıma da ekim senin hakkında güzel şeyler söylemiş dedi. ben anlayamadım benim anlamamı beklediğini. çok da beklemedi zaten modern zaman mektuplarını getirdi güvercinler. okudum.anladım.ağlayacaktım...o güne kadar canım yanmadan ağlamamıştım. o gün de ağlamadım.
Yazamamak nedir bilirmisin oksijen kalemken?
Sen gönlünce yaşa hayatı seyrediyorum kalemden,
Zor satırlar bize kolaydır ben kalemim, kalem ben.
istediği hiç bişey olmadığı için bu adam böyle kalender.
Üzgünüm...Ben iyice ben olmaktan çıktım artık.
Seni ben gibi sevmiyorum; canım buna sıkkın,
Sana yazdığım tüm şiirleri gardolabıma tıktım.
Bana huzur veren tek kadın alakamdan bıkkın.
Buraya kadar gelmiş istesemde geriye gitmez.
Son bi kez sarılmalıydım bekle biraz nereye? gitme.
Sarına boyanırım bu resmi taşıyosam cebimde.
Vardır elbet bir bildiğin bilmiyorum yeminle!
Kaleme dayanmışım gram gücüm kalmamış.
Ona öyle çok dalmışımki sigaramızda yanmamış.
Farkında değildim bu günden önce hiç bişeyin,
Herşeyim ben, hiç bişeyim imza içli şeyim...
...
Ne söylesen haklısın yalan sevdiğin dışında,
Kalbime herkesi sığdırdımda bir sevdiğim dışında.
Sonunu biliyor insan oğlu henüz yolun başında,
Dumanlı başımda umutlar yirmi yaşında.
Düşünüyorumda, neden böyle düşündüğümü bulamıyorum,
Her akşam temizlenip sabah tekrar ona bulanıyorum.
Bana mı yolun ? Yoksa beni geçince sağda inecek misin?
Şu sıralar hiç gülesim yok, seninde miğden bulanıyo mu?
Fani bir gün gelir geçer elinde kalmaz ahın,
Sensizlik o boş hanların en çekilmez yani.
Birikimim bir kadeh dolusu umutsuzluk sayfası,
Şimdi olduğum yer basit bir mutsuzluk safhası.
Hiç olmadığı kadar yorgun, kalbim yüzüm solgun.
Piç ettiniz gerçekliğini sevmiyosan neden yordun ?
Kimine mutluluk yeri gelince kimine hüzün oldum,
Silaha gerek varmı hükmen kaybettimki yüzün oldum.
Bende boldum hiç olmasam ölüm kadar vardım,
Sargılarımı çözdün yaram kanar yardım!
Tüm renkler seninle gitti son baharda kaldım,
Bi seni çift görmez gözlerim eşsiz sanar aklım...