Berlin Üniversitesi’nde ders vermekte olan Einstein, Nazilerin etkilerini artırmalarının ardından Almanya’da daha fazla kalamayacağını görmüş ve Paris’e geçmişti. Radikal Gazetesi'nin 17 Eylül 1933’te Almanya’daki Yahudi profesörleri kurtarmak amacıyla bu mektubu Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu’na gönderdi:
Altında imzası olmasına rağmen, mektubu kaleme alan Albert Einstein değil OSE yönetimiydi. Özel sekreterinin açıkladığına göre Albert Einstein 17 Eylül’ü kapsayan 10 gün boyunca Paris’te değildi. Ama OSE antetli boş kâğıtlara imzalar atmış, gerektiğinde kullanılması için OSE yönetimine bırakmıştı. Bu durumda bu belge bir Einstein mektubu sayılabilir miydi? Bence sayılırdı, çünkü birçok politikacının konuşmalarını ‘ghost writer’ların yazmasına rağmen, bunlar o liderlerin sözleri olarak kabul edilmiyor muydu? Bu da öyle bir şeydi. Kendisi Paris dışında olsa da, mutlaka bu mektupta neler yazıldığından haberdardı. Albert Einstein imzası ile gelen mektup, onun kişisel değil ama resmi bir mektubuydu. (...) O dönemde Başbakan ismet Bey’di. Daha soyadı kanunu kabul edilmediği için henüz inönü soyadını almamıştı. Başbakan, bu mektubu alınca kendi el yazısıyla kenarına bir not düşüp Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’e göndermişti. Ama sonra ortaya çıkan sonuç olumsuzdu. Başbakan ismet Bey, Einstein’ın isteğini reddetmiş ve 14 Kasım 1933 tarihinde şöyle bir mektup göndermişti: ,
Başbakan’ın bu mektubu kapıları Alman bilim adamlarına kapatmış gibi görünüyordu ama sonuç öyle olmamıştı. Sadece Einstein’ın mektubunda teklif ettiği 40 bilim insanı değil 190 bilim insanı Türkiye tarafından kabul edilmişti. Bu bilim insanları önce Almanya’dan, 1938’teki Anschluss’tan sonra Avusturya’dan ve 1939’daki Nazi istilasından sonra Prag’dan gelmişlerdi. (...) Bu dönemde Türkiye’nin katkıları işe yaramış, mesela dokuz ay toplama kampında kaldıktan sonra kurtarılan diş hekimi Alfred Kantorowicz gibi bilim adamları istanbul’da yeni bir hayat kurma olanağı bulmuşlardı. Başbakanın ve bakanlar kurulunun olumsuz tavrına rağmen, bu Türkiye’ye gelmelerini sağlayan güç neydi?
Bazı kaynaklar bunu o sırada Cumhurbaşkanı olan ve Türkiye’nin acilen modernleşmesini arzulayan Kemal Atatürk’e bağlıyorlardı. Bu araştırmacılara göre Atatürk devreye girmiş ve kapıları sonuna kadar açmıştı. ilk bilim insanı grubu geldiği zaman onları Dolmabahçe Sarayı’nda konuk iran Şahı şerefine verilen bir ziyafete davet eden de oydu. Hepsiyle tek tek görüşmüş, onlara hoş geldiniz demişti
Alıntıdır.