türkiye'de delikanlılıgın kanıtlandıgı andır.
ehliyet almak hayata atılışın, 18 yaşında olmanın getirdigi ilk sorumluluk, ilk orgazm duygusudur.
kısacası türk bıçkın delikanlısı için ehliyet her şeydir.
heyecanla reşitliğe özenen araba sürme meraklısı gencin dört gözle beklediği olaydır. Bir süre sonra ehliyet sahibi olmak rutine biner,önemsenmez ta ki gün gelir promil fazlası ile ehliyete polis tarafından el konulana dek.. Hasret tekrar başlar, 6 ay sonra da biter
cebinizi fena derecede yakacak eylemdir.sürücü kursuna minimum 250 tl verdikten sonra vergi dairesine, ıvıra zıvıra 300 tl daha verip toplamında yarım milyara* mâl olan olay.
önemli değildir.önemli olan aldıktan sonra arabayı kullanabilmektir.zira bakkaldan ehliyet almış gibi araba kullananları görünce, elinizdeki formaliteden ibaret bir ehliyet kartının çok işe yaramadığını görürsünüz..özellikle ehliyet kurslarının ticaret mantığını fazlaca içselleştirmiş olmaları, ehliyet almakla ehliyeti olmak arasındaki ayrımı düşündürür.
acayip kolaydır. daha önce 2-3 defa arabaya binerek, hem yazılı hem uygulamalı sınavlardan 85'den aşağı not almadan geçmek mümkündür. ama trafiğe çıkınca canavara dönüşmek an meselesidir. pratik lazım pratik.
Özel eğitim kurumlarının verdiği, parasını verdikten sonra kursa devam etmesende olur mantığıyla olgunlaştırılan, trafik levhalarının bir çoğunu anlama ihtiyacı duymadan alınan, nüfus cüzdanı kadar geçerli ve üstelik araba kullanırken trafik polislerine selam vermene imkan tanıyan kutsal belgedir.
Türkiye'de parayla mümkün olan şeylerin başında gelmektedir. Yokuşta defalarca deneyip kalkamayan, kaldırıma ve plastiklere çarparak ilerleyen, sınav merkezi harici yol bilgisi olmayan kişilere verilmekte efenim.
Birkaç sene oluyor ehliyet alalı. Her sene olduğu gibi benim aldığım sene de ''çabuk ol bak ehliyet almak zorlaşacak'' deniyordu. Hiç de zor olmadığını sınav yerinde görmüştüm. Sınav yerine gittiğim otobüste 40 kişi varsa trafiğe çıkacak kişi sayısı en fazla 15'ti. Eğer bu belgeyi verip sen sürücüsün diyebiliyorsan bunun eğitimini de baştan savma değil doğru düzgün vereceksin.
zulümdür, ölümdür. almayın aldırtmayın. kurs sürecinden teslim alma sürecine kadar aksilikler peşimi bırakmadı. herkes ehliyet sistemini eleştiriyor ama ben bugün neden zorlaştırmadıklarını anladım. bu işin belge kısmı yüzde doksandokuzu. geri kalan yüzde birlik kısım gerçekten kolay.
toplamda minimum 1100 liraya mal olacağı anlaşılan, insanı daha girişim aşamasında muhatap olduğu tipler nedeniyle hayattan soğutabilecek kadar sinir stres oluşturan durum.
sanırım ağustos ayından itibaren sürücü kurslarına elden para verme olayı bitecek, ücret meb'in tahsis edeceği bir hesaba toplu halde yatacakmış. ayrıca sürücü kursuna şu günlerde kaydolmayanların gündemde olan yeni bir tasarıya müdahil olması kuvvetle muhtemelmiş. bu yasaya göre de ehliyetini yeni alan sürücüler, 1-5, 2 sene kadar yanında deneyimli bir sürücü bulunmadan trafiğe çıkamayacakmış. bir nevi stajyerlik yapacakmış.
hayır, trafikte düzeltmeye gitmeyin demiyorum hobi olarak yine gidin ama beni mi beklediniz a canına yandıklarım...
edit: ben az evvel kaydolarak söz konusu yasadan yırtmış oluyorum. darısı diğer adayların başına.
Ortalıkta bu kadar kasap şoför varken sınavın ehliyeti olanlara da uygulanması gerektiğini savunuyorum. Adam sola dönmeyi bilmiyor,kavşakta ışık yoksa geçiş hakkı kimin bilmiyor. Sinyal kullanmıyor, nerde uzun nerede kısa far yakılır bilmiyor ama ehliyeti var!
şahsen kendimden biliyorum benim almam yarım dakika falan sürmüştü. belki de arabayı 200 metre falan götürmemişimdir.
neyse şimdi ne yapıyoruz. en az yarım saat boyunca arabayı kullandırıyoruz. 2 hamlede park edecek, yokuşta kalkacak. hatta o kadar sıkıyorlar ki bizi eğer arabada yokuş kalkış desteği varsa en az yarım dakika adayı yokuşta bekletin diyorlar. yarım debriyaj. ve yaklaşık 30 maddeden, maddesine göre bir veya iki hata yapan aday eleniyor.
aslında güzel oldu. zor olması. lakin bizim sıkıntımız arabayı kullanmayı bilmeyenler değil. bizim sıkıntımız kurallara uymayan orospu çocukları. yolun ortasına ikinci sıraya park edip yolu kapatan gavatlar, girilmez levhasına rağmen şehrin göbeğine kamyonla giren andavallar, sağ dönecekken ışıkta gidip en sola duran dangozlar, kırmızı ışığı süs sanan pezevenkler, sinyal lambalarını sadece dörtlü olarak düğünlerde kullanan orospu çocukları.
evet bizim trafikteki sıkıntımız bunlar.
trafiğin anasını siken ipne taksiciler, yol sadece onunmuş gibi giden minibüs şöförleri, aaaaaan amına koduklarım kafasıyla gelen ego iett şöförleri de var tabi. onların da kulaklarını çınlatmazsak ayıp olur.
