-imam-Ali'den;
"Biziz Nübüvvet ağacı(Ve en mutenâ "Meyveleri"), vahyin indiği mahal ve meleklerin inip çıktıkları yer. Biziz ilim mâdenleri, hikmetlerin kaynakları. Bize yardım eden, bizi seven, Rahmeti bekler; bize düşman olan, bize buğzeden ise, ancak azâbı bekler."
-Allâme- Neseî, "Hasâis"inde -imam- Ali'nin (a.s);
"Ben Allah'ın kuluyum, Rasûlullah'ın kardeşiyim, 'Sıddıyk-ı Ekber(büyük tasdikci) benim; insanlardan yedi yıl önce îman ettim ben" dediğini kaydeder.
Ebû Eyyub'el- Ansârî'den, Hz. Peygamber(s.a.v)'in, "Melekler bana ve Ali'ye yedi yıl salâvat getirdiler; çünkü benimle ondan başka (Hadice Kübrâ müstesna)
namaz kılan yoktu" buyurduğunu rivâyet eder.
Ve "Gerçekten de Ehli Beytim, Nûh'un gemisine benzer aranızda; kim o gemiye binerse kurtuldu, kim binmezse helâk oldu gitti" hadisine işaret etmiştir.
(Ebû-Zer r.a'den rivayet ile;). "Yıldızlar nasıl 'Gök ehli'nin emniyetine sebepse, Ehli Beytim de yeryüzündekilerin emniyetine-salâhına sebeptir" meâlindeki hadise de işaret eder. (Ve Sallallahü âlâ Seyyidinâ Muhammed)
-imam- Ali'den;
(Allah -Azim eş-Şan-, Rasulü -Aleyh es-Selam'ı-)
"En hayırlı yerde(Mekke), en şerr komşular(müşrikler) arasından gönderdi O'nu, bir haldeydiler ki uykuları uykusuzluktu; sürmeleri göz yaşlarıydı; ilmin ağzına gem vurulmuştu ki bir söz söyleyemezdi; cahil ağırlanırdı, sayılırdı, bir sözü iki edilemezdi?"
-devam ile-
"(Şüphesiz ki) O'nun soyu, sırrına sahiptir. O'nun, buyruğu onlardan öğrenilir. Bilgisinin heybesidir onlar; kitaplarının konduğu, korunduğu yerdir onlar; dinin dağlarıdır onlar; dinin beli bükülürse onlarla doğrulur; eli ayağı titrerse onlarla dincelir, dertten kurtulur."
(Onların düşmanlarıysa,)
Kötülük tohumlarını ektiler; yalanlarla, aldanışlarla suladılar; helâk olup gitmeyi biçtiler, azâba uğramayı derdiler-devşirdiler. Bu ümmetten hiç kimse Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Âlihi ve Sellem)'in soyuyla kıyaslana-maz; 'boyu'na ve onların nimetlerine ulaşan kişiyle(Türk milleti ile) -hiç bir zaman- onlar eşit olamaz. Onlar dînin temelidirler, tam inancın direği; ileri giden döner, onlara katılır da yola girer; geri kalan gelir, onlara uyar da murâda erer. Onlarındır velâyet hakkının özellikleri elbet, onlardadır vasiyet ve verâset.
Şimdi hak ehline döndü; yerine geldi; sâhibini bulmuş oldu ("Veliyy'ül-emr, Mü'minlerin Emir-i" oluşuna atfen).
-imam- Ali'den;
- Dünya inattan sonra yavrusuna şefkatle dönen ısırıcı deve gibi şefkatle bize dönecektir. (Daha sonra şu ayeti okudu:) "Biz yeryüzünde zayıf bırakılanlara ihsanda bulunmak, onları imamlar ve varisçiler kılmak istiyoruz."(Kasas-5)
Bir zamanlar Medine de -kızıl bir münafığın- gerine gerine (matah bir şeymiş gibi) M.T.T.B.'nin "B Takımı" Türkiyeyi yönetiyor, "A Takımı" ise Medine de ikamet ediyor, martavalını dinlemiş idim (o mttb'liler ki, -zamanında- amerikan 6'cı filo gemilerine secde edip - namaz kılmışlardır?). Fikr etmeyeceği ihtimalinin kaviliğine rağmen bir-kaç şey söyledim geçtim. En son gelişmeler muvacehesinde sözümüzün devamını getirerek diyelim ki; "EMiN OLUN(A)MAYAN iMANSIZ, AHDE VEFASI OLMAYAN DiNSiZ" ve ey kıp-kızıl münafık, şimdi anladın mı -AZiZ MiLLETiMiZiN- sizin gibi menfaatperest - gavurlar sebebiyle maruz kaldığı azim musibeti?
(bir hafta-on gündür -14 senelik- gözlüğümü kaybettim -hükümsüzdür?-)
Bu sebeple dardayım? bende prof.dr. ibrahim maraş hocanın -merhum- erol güngör ve musa carullah bigiyev sempozyumlarında yaptığı konuşmaları dinliyorum, müstefid olduk. bir gözlük temin edersem, oradan tesbitler yazacağım (inşaAllah).
taassup ehline başkaca yapacak bir şeyim yok?