özel mülkiyetin varolmasından yani sınıflı toplumların oluşmasından bu yana az sayıda insanın egemenliği elinde tuttuğu toplumlarda yaşanmış tarihtir.
Egemen sınıfların tarihini oluşturan üretim ilişkileridir. Bu tarihi kavrarken egemen sınıfların fikirlerinin üretim ilişkilerinden ayrı tutularak ampirik analizini yapanlar dahi egemen sınıfların fikirlerinin egemenliğini görmelidir. En safça bakışla bile aristokrasinin egemenliğinde onur, namus gibi kavramlar egemenken, burjuvazinin egemenliğinde özgürlük, eşitlik gibi kavramlar egemendi.
Her egemen sınıfın tarihi kendince önceki egemen sınıfların fikirlerini 'geçmiş', kendi fikirlerini 'sonsuz' ilan etmiştir. Bunu sağlamak içinse sınıf kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarıymış gibi göstermek ve egemen kavramları toplumsallaştırmak zorundadır.
Her yeni sınıf egemenliğini kendinden önceki egemen sınıftan daha geniş bir temele (kitleye) oturtur. Sınıf egemenliği toplumsal rejimin çıkarlarını ayan beyan ortaya koyduğu anda toplumun yanılsaması da son bulur . sırada hangi sınıfın egemen olacağı ise üretim ilişkileri belirler.
