"bu tarlaya bir şinik, kekere mekere ekmişler.
bu tarlaya da bir şinik kekere mekere ekmişler.
bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış,
bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye de boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış,
o tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk,...
diğer tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk'a demiş ki,
sen ne zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksun?
o da ona cevaben!
sen ne zaman o tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk san,
bende o zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğum demiş.“
Ne dini değerlere ne de milli değerlere saygı duymayıp, alay konusu eden bu zat-ı muhteremin, hangi değeri önemsediği artık merak konusudur.
Halkların, milli ve manevi değerlerini, mizah malzemesi yapmak, itici ve irite eden bir davranıştır, hele ki iktidar partisine ait bir siyasetçi iseniz.
Andımız ile sure ve duaları aynı kefeye koyan tipleri de gördük. Artık millet çocuğunu oturtup da din eğitimi vermiyor, okuldan alabildiği ne varsa alsın.
tekerleme demesi yanlış çünkü;
tekerlemelerde ırkçılık olmaz; tekerlemelerde varlığını başka bir şeyin varlığına armağan etmezsin; tekerlemeler sevimlidir; tekerlemeleri her çocuk severek söyler, zorla söyletilmez.
bu yüzden andınız tekerleme değil,ırkçı bir zırvadır.
yaptığı diplomatik görüşmelerde 'sokak ağzı' kullanan ve yabancı diplomatları türkçe atasözleri'nden yaptığı muhteşem* çevirileri ile dumura uğratan bir kişiden başka ne beklerdiniz!
türkiye cumhuriyeti devleti'nin bir bakanı sıfatı ile bizleri, üstelik avrupa nezdinde temsil eden bir kişidir kendileri. dolayısı ile söylediği her söz türkiye'nin görüş ve düşüncesi olarak algılanır. kullanılan dil diplomatik olmazsa, sözcükler özenle seçilmezse de doğal olarak yanlış anlamalara neden olunur.
misal, yeni ceza infaz yasasını 'execution law'* olarak tabir ettiğinden avrupalı parlamenterler ölüm cezasının yeniden getirileceğini düşünmüşlerdir.