türkiye nin en güzel ikliminde yaşıyor olup, türkiye nin en az yobaz barındıran memleketlerinden birinde hayatını sürdürüyor olmak, akp nin dağıttığı kömürleri gazete manşetlerinden öğrenmektir.
çevrendeki insanlarında üç aşağı beş yukarı senin gibi olmalarıdır.
bir egeli ne kadar şehirli de olsa kendini şehir yaşamına adapte etse de hiç bir zaman yöresel tarafını yitirmez. memleketine gittiği zaman 'napyon len?, gelipdurum, gidipdurum hadi garii' demeyi eksik etmez.
hele ki öyle konuşan birini görsün bir anda gevşer yaylar. unutuveririz garii bir anda istanbul türkçesini.
ha bir de egeli olmak demek zeytinin, zeytinyağının hasını yemektir. çocukluğunuz zeytin ağaçlarının gölgesinde geçer. her zaman her yerde memleketini özlemektir. sizin için bahar iki kere gelir. bir yaz başlamadan evvel. ikide şimdi yaz bitince ilk yağmurda her taraf yeşile sardığında.
bir egeli, egenin en ücra köyünde bile yetişse moderndir. şehir insanıyla pek fark barındırmaz. işte bu nedenle türkiye nin birbirine en yakın standartlarda yaşayan insanlarının bulunduğu bölgedir ege bölgesi. bir muğlalıyla, aydınlıyla, manisalı, izmirli hatta denizlili arasında neredeyse hiç fark bulunmaz. kısacası mutlu, şirin her daim kendisiyle barışık insnaların memleketidir ege.
arkada ida dağlarında mis kokulu çam ormanları, minik tepelerde sıra sıra zeytin ağaçları, kıyılarda muhteşem bir deniz görmektir, sabahın altısında bile kahveleri dolduran emekli, yaşlı, sakin, insanların bakışları altında sabah yürüyüşünüzü yapmaktır, ikindi vakti denize gitmek, güneşlenmek, haftada birkaç kez hasan boğuldu'ya buz gibi suya ayaklarınızı soka soka piknik yapmaktır, kışları kaplıca sefası yapmaktır. sabahları mahalle arası dolaşan küçük çocukların sattığı gevrek simit eşliğinde, bozcaada kekiği katılmış zeytinyağına banıp banıp yiyerek güne başlamaktır. armutçu geldi hanım diye bağıran kara feraceli -ki bazı yörelerde buna terlik denir- armutun, incirin hasını almaktır, akşamları semizotu yemeği , börülce salatası ile muhteşem hafif lezzetler tatmaktır,adatepe taş mektepte ders alabilmeyi hayal etmektir, velhasılı kelam egeli olmak çok keyiflidir..
evet ayrıcalıktır. samimi, sıcak, insan gibi insan olmaktır. egeli olmaktan gurur duymaktır. izmir'iyle, kuşadası'yla, bodrum'uyla bu yazar kişisinin sayamadığı bir çok güzel yeriyle cennettir cennet.
yeri gelip efe olmaktir, gözlemeye hasas katip yaren yapip yemektir. dürüstlüktür, safliktir, köylülük iclerine islemis ama kendisini de gelistirmeyi elden birakmamaktir. bagda bahcede calismaktir. akan suya, öten kusa siirler yapmaktir, tarlalarda manilerle atismaktir. yaslilarin destanlari abartarak anlatirken bile heyecanlanmasi yüzünden, dört kulak kesilip ciddi ciddi dinlemektir. yagmur yagarken; topragin keskin kokusunu sevmektir. uzun sap baglama ile calinan ezgilerle zeybek oynamaktir. egeli olmak, bir akdenizli olmaktan, anadolulu olmaktan, karadenizli olmaktan da cok cok farkli olmak demek degildir aslinda...
Egeli olmak, aydınlık yüzlü olmaktır. Yılın 360 günü paso güneşlenmektir. Karakışı yalnızca tv' den izlemektir. Palto, bot, eldiven, kaşkol hatta kazak giymemektir. Sürekli yanık tenle gezmektir. Her sabah pırıldayan güneşe uyanmaktır. yılın altı ayı denize girmektir. Aralık ayında bile balkonda yemek yemektir. Tarih, güneş, deniz ve doğayla iç içe yaşamaktır. 3-4 saatlik uykuyla 8-10 saatlik uykuyu almış olmaktır. Romatizma ve astımlı olmamaktır. Odun kömür almamaktır. Bacasız bir evde yaşamaktır. Meyve sebzeleri taze ve çok ucuza yemektir. Emekli olmak demektir. Sıkmabaş ve çember sakal görmemektir. Kısaca yaşamak demektir. Evet yaşamak. Yaşamak... Homeros' un dediği gibi; "En güzel yeryüzü ile en güzel gökyüzünün olduğu yerde yaşamaktır."
gidiyom geliyom diyerek samimiyeti elden bırakmamak
elalemin ne giydiğine bakmamak
kimin ne zaman nerede kim ile ne yaptığıyla ilgilenmemek
yaşadığı ülkeyi sevmek
demokrasiyi cumhuriyeti laikliği sevmek
hak bilmek
özgürlükçü olmak
sıcakkanlı ve anlayışlı olmak
rahat olmak
az biraz tembel olmak
keyfine düşkün olmak
insan dil din cinsiyet ayırmamak
ve egeliyim diye kendini üstün görmemek demektir, egeli olmak.