bozkırlardan batıya bakarak içgeçirirken bir yandan harmandalını dinleyip derin bir nefes çekerek gözlerin yaşarmasıdır, gökyüzünden geçen kuşa bakıp özgür olup uçma hayaliyle, birgün bende mor menteşe dağlarına bakıp demli çayımı yudumlayacağım diye söz vermektir şafağın ömrünü çürüttüğüne inat doğan güneşi beklemektir.
içimi eriten durum. ege gibisi var mıdır? yeşili, zeytiniyle, üzümü, inciriyle, "nedyon gari?" diyen köylü teyzesiyle, izmir'in kavakları'yla, deniziyle... daha daha nicesiyle özlenmez mi güzel egem?