2002 yılında şemsi inkaya namı diğer üvey baba halil güneşli'nin başrolde oynadığı ilk Türk vampir dizisidir. Sadece 2-3 bölüm oynayıp yayından kaldırılmıştır.
Vampir bizim kültüre ters.
iskender pala'nın en iyi romanlarından biri. Eğer Barbaros Hayrettin paşa hakkında bilgi sahibi olmak isteniyorsa pek uygun değil. Ama tarihe merak salmak ve Barbaros'a hayran olmak için iyi bir giriş.
Şimdi karşımdasın. Mahçup gözlerimle sana yakalanmaktan korkuyorum. Yeni yetmelerin heyecanlı al yanakları gibi yanaklarım…
Bilmiyorsun! Dün akşam senin için döktüğüm gözyaşlarımdan haberin yok. Yakarışlarımı duymuş olamazsın. Duymuş da gelmiş olamazsın. Gecelere savrulan tiz çığlıklarımı hissetmiş olamazsın. Hissetmiş de ellerimi tutmuş olamazsın. Gözlerin gözlerime değdiğinde savunmasızlığımı bilmiş olamazsın. Bilip de halimi sormuş olamazsın. Bana ait değilsin ki!
Şimdi karşımdasın. Mahçup gözlerimle sana yakalanmaktan korkuyorum. Yeni yetmelerin heyecanlı al yanakları gibi yanaklarım…
Bilmiyorsun! Senin için hergün giderek büyüyen pişmanlığımın, beni nasıl hergün yok ettiğini bilmiyorsun. Yüreğinde ufacık bir noktaya razı olduğumu, küçücük bir tebessümünü görebilmek için seni nasıl beklediğimi bilmiyorsun. Geçmişimdeki herkesle seni nasıl kıyasladığımı, seni kötü edebilmek için nasıl uğraştığımı ama her çabamın bana daha fazla sen olarak tekrar döndüğünü bilmiyorsun. Bana ait değilsin ki!
Şimdi karşımdasın. Mahçup gözlerimle sana yakalanmaktan korkuyorum. Yeni yetmelerin heyecanlı al yanakları gibi yanaklarım…
Bilmiyorsun! Ayazlara karşı nasıl durduğumu, elinin değdiği kitaplarda seni nasıl aradığımı anlatamam. Gecenin altında, günümün üstünde nasıl şekillendiğini anlatamam. Baktığım her suretin sen olduğunu, içtiğim her damla suya senin şükür olduğunu, hayallerime kahraman, umutlarıma ferman olduğunu anlatamam. Anlatamam dualarımdaki güllerin sana açtığını, bana uzak olsan da sen koktuğunu. Anlatamam. bana ait değilsin ki!
Şimdi karşımdasın. Mahçup gözlerimle sana yakalanmaktan korkuyorum. Yeni yetmelerin heyecanlı al yanakları gibi yanaklarım…
”- Ben demek yakışmaz burada sen var iken; düşer mi söz söylemek, sevgili söylerken?
– Sevgiliye vuslat yaşarken vedalaşmak da nedir ya Rabbi? Gülmek gereken zamanda ağlaşmak da nedir ya Rabbi?
– Beni evvel öldürmüştün, şimdi geri gelip geldin. Maktulüne ciğeri mi yandı katilin? Özlemek, usanmaktan iyi değil mi? Hasret de vuslattan? Eğer kıymet bilirsen. ”
Mavi bir gökyüzü titrerdi güzel bir histe
Rindler, muğbeçeler mest bütün mecliste
Ve o haletle bütün kahkahalar nameleşir
Dilde Yahya Kemal'in şarkısı şehname leşir.
garip akımı öncüsü serbest nazım ölçüsüyle şiir yazan Orhan Veli Yahya Kemal'e takılmak için efsane isimli bu şiiri aruz vezni ile yazar:
eski şiir savunucusu olan ve fakat, şiirde kendi adının da geçmesinden pek keyiflenen Yahya Kemal Orhan Veli'ye biraz şaka biraz da alaylı:
- Aziz şair, şiirini çok beğendim; biraz daha gayret etseniz bizi de geçeceksiniz.
Orhan Veli bu cevabın altında kalmaz elbette:
- Aman efendim ciddiye almayın, biz bunları alay olsun diye yazıyoruz. der.
1- çok eskiden beri anlatılan, ve genellikle olağanüstü olayları anlatan hikaye.
2- insanlar tarafından çok eskiden beri söylenen, gerçekliği ve doğruluğu kanıtlanmamış olan bilgi.
3- harika, unutulmaz, süper, çok güzel.
Iskender palanın kitaplarından biri yeni başladım güzel gidiyor.
sanırsam seyyid muradi diye bir levente barba rossa hızır Hayrettin reisin anıları kanuni sultan süleyman emriyle yazdırılıyor. Bunu da iskender pala günümüz türkçesine uyarlayıp aslına sadık kalarak tabi bazı tarihçiler ve yazarlar gibi değil misal Ermeni soykırımı yaptık diyen tarihi yalan yazanlardan değil yani yazmış.
iyi okumalar dilerim bir solukta.
efsaneler bazen denizden gelir.
Hangimiz
Uğrunda solmadık o sevda denen şeyin
Zehrini tatmadık aşkın
Hangimiz
Bir tek yalan bile söylemedi
Yara bere içinde kalmadı
Hangimiz
Ağrısın sol yanımda o yarin yokluğu
Keder benim dert benim
Derdimle ben bir çareyim
Tanır aşıklar beni
Sevmenin bedelini
Çilenin öyküsüyüm ben
Aşkım ben
Efsaneyim
Yalansın
Yalansın sende ettiğin o sözler gibi
Yanarsın sende tadarsın
Haramsın
Haram etmiş seni beni tanrı ziyan etmiş
Beni bu hayat
Perişan etmiş
Ağrısın sol yanımda o yarin yokluğu
Keder benim dert benim
Derdimle ben bir çareyim
Tanır aşıklar beni
Sevmenin bedelini
Çilenin öyküsüyüm ben
Aşkım ben
Efsaneyim
--spoiler--
not: bu yorum baştan sona spoiler içerir, kitabı okumayan arkadaşları önceden uyarayım sonra arkamdan küfretmesinler !
--spoiler--
geçen hafta d&r'da raflara bakarken, kapağındaki "bir barbaros romanı" başlığına aldanıp büyük bir zevkle aldığım;
okumaya başladığımda ise barbaros yerine klasik kavuşamayan bir çiftin hikayesinin anlatıldığı, -barbaros'un hayatına sadece değinildiği- iskender pala kitabı.
ha zevksiz miydi haşa, okurken keyif aldım. ama o kitabın başlığına "bir barbaros romanı" yazılması yanlış aga. neyse onu yazacaksın.tamam şimdi yiğidi öldür hakkını yeme. barbaros'un sahneleri de gayet güzel betimlenmiş, duygu çok iyi verilmişti. hele o son bölümdeki cenaze kısmı beni benden aldı. türbesinin bulunduğu yerden geçen gemilerin bugün bile fenerlerini kısması, yani bir nevi saygı gösterişinde bulunması acayip duygulandırıyor insanı. ama keşke ana konu sidi alkalayla beatrix'in aşk hikayesinden çok barbaros olsaydı.
herneyse, son bölüme kadar ağır ilerlese de beni benden alan son 25 sayfa oldu. bunun için bile okumaya değer bence.
hiç de fena olmayan iskender pala romanı, yalnız kitabın baş kahramanlarının kitabın sonuna kadar eften püften sebeplerle buluşamaması okurken daral getirir. **