Bir görüşe göre ilkel insanlar, bir baba etrafında gruplaşıp onun kutsiyetiyle bir arada yaşıyorlar, o'nu aynı zamanda ilahi bir güç olarak görüyorlardı. Evlatların, özellikle büyük erkek evladın, iktidarı ele almak için bu ilahi babayla savaşması, galip gelirse de parçalayıp yamyamca etini yemesi gerekirdi. Böylece ilahi baba olur, kabilesinin erkini elinde tutabilirdi.
Bu anlayış zamanla farklı değişikliklere uğrayarak hristiyanlığa da geçmiştir. Kiliselerde bugün dahi ayinlerde yapılan ekmek ve şarap ayini, markos'ta geçen "isa yemek sırasında eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve “Alın, bu benim bedenimdir” diyerek öğrencilerine verdi. Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine verdi. Hepsi bundan içti. “Bu benim kanım” dedi isa, “Birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.” rivayetine dayanır. Böylece tanrı/baba isa'nın kutsiyeti sonsuza dek inananların bedeninde tecelli edebilecektir.
Efkaristiya, freud'un "tanrı, abartılmış bir baba figüründen başka bir şey değildir" sözünün en temel dayanaklarından biridir.
Hıristiyanlarca, pazar ayinlerinde hz. Isa'nın son akşam yemeği ritüellerini yerine getirdikleri tören. bazı mezheplerde ya da cemaatlerde yalnızca yılda birkaç defa yapılmakta.
Efkaristiya törenleri ile ilginç bir anektod ise roma döneminde geçmektedir.
"Roma'da birkaç kişinin bir araya geldiği her yerde konu aynıydı. Bir yandan bu konu konuşulurken, bir yandan da toplumsal bir paranoya bütün imparatorluk sokaklarını sarıyordu. Koskoca imparatorluğun her köşesinde Gözü dönmüş ve ahlaksız bir gizli örgütün varlığından bahsediliyordu.bu gizli örgütün üyeleri yamyamdı ve tuhaf ayinlerinde insan eti yiyor ve insan kanı içiyorlardı. Bu kanlı ziyaretlerinde özellikle bebekleri tercih ediyorlardı. Roma sokaklarında kaybolan sahipsiz bebekler daha da endişe yaratıyordu. Erkek ve kız kardeşler arasında ensest ilişkiye sahiptiler, tuhaf kutlamalar yapıp gizlice bir araya gelerek toplumun saygın kesimi ile temastan ısrarla kaçınıyor, birbirleriyle karşılaştıklarında bir işkence aletinin işaretini yapıyorlardı.
Bu anlatılanlar roma sokaklarında hem merak hem de korku uyandiriyordu. Yöneticiler bu tarikatın sorgusuz yok edilmesini istiyor halk ise onayliyordu. Yok edilmek istenen grubun bir de ismi vardı. Bunlar kendilerine hıristiyan diyorlardı. Olayın aslı ise çok sonradan ortaya çıkmıştı. Pagan inancına sahip romalı yöneticiler hıristiyanlığın yayılmasını engellemek için gri propaganda yapıyorlardı. Efkaristiya ayinlerinde yerine getirilen ritüelleri çarpıtıyor, halkta onlara karşı bir nefret ve öfke oluşturuyorlardı.
Hz. Isa'nın çarmıha gerilmesinin ardından onun izinden giden hıristiyanlar dışarıya karşı kapalı, içeriden güvenilir referans olmadan yabancılara kapalı bir şekilde ayinlerini yapıyorlardı.
Isa'nın son akşam yemeğinde ekmek ve şarabı kendi bedeni ve kanı olarak öğrencilerine sunuşunu anmak amacıyla efkaristiya ayinleri esnasında şu bölümler okunurdu. ''yemek sırasında isa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. 'alın yiyin' dedi, 'bu benim bedenimdir'. Sonra eline şarap kadehini aldı. 'hepiniz bundan için bu benim kanımdır' dedi."
Daha sonra anlaşıldı ki katledilen bebeklerde büyük bir alegori imiş. O dönemde roma'da fakir aileler ya da gayrı meşru yoldan çocuk dünyaya getirmiş kişiler bebekleri ölmeleri için sokaklara bırakıyorlardı. tuhaf olan bebeklerin ortadan kaybolmalariydi. Bebekleri hıristiyanlar alıyorlardı. Nedeni ise bebekleri vaftiz ederek, hıristiyan bir şekilde mabedlerinde büyütüyor olmalarıydı.
En son ensest ilişkilerin de birer alegorinin parçası olduğu da ortaya çıkmıştı. Bu, hıristiyanların birbirlerine olan bağlılıklarından dolayı, birbirlerine 'kardeşim' olarak hitap etmelerinden kaynaklanıyormuş. Romada yalnızca aynı anne babadan doğmuş kişiler için kullanılan kardeş kelimesinin dindaş insanlar arasında kullanılması bu tür bir yanlış anlaşılmaya mahal vermekteymiş."
komünyon törenidir. cemaat toplandıktan sonra önce incil dinletileri yapılır. ardından hz. isa ile bütünleşmek için ekmek ve şarap içilir ki burada ekmek isa'nın bedenini, şarap ise isa'nın kanını temsil etmektedir. anlamı teşekkür etmek, şükrandır.
hz. isa'nın çarmıha gerilmeden önceki akşam son akşam yemeğinde ekmek ve şarap için şükran ve kutsama duası etmiş, ardından "yiyin ekmeği, etimdir. için şarabı, kanımdır" sözü ile sunduğu ekmek ve şarapla kendini insanlığın tüm günahları uğruna insanlara ve havarilerine armağan ettiğine inanılır.
bu törende hz. isa'nın kendini kurban edişine duyulan bir şükrandır.