mitolojinin masal kenti . kente adım attığınız anda kendinizi antik çağ da bir masalda hissedersiniz . yapmanız gereken fotoğraf makinalarınızın bataryasının doluluğunu kontrol etmek *ve efes hakkındaki bilginiz yeterli değilse iyi bir rehber bulmak olacaktır. ama yine de bi kaç ipucu işinize yarayabilir .*
Antik kente il girdiğinizde sizi Büyük Tiyatro karşılayacaktır . Panayır Dağı eteklerine oyularak yapılan tiyatro , günümüzde hala ayakta olup "25. 000" kişi alabilecek kapasitedir . ilk inşaasının Hellenistik dönemde yapıldığı ve Geç Roma Devri nde de burada gladyatör dövüşleri yapılırmış . günümüzde hala festivallerin yapıldığı Büyük Tiyatro nun ilerisinde , yolun sağ tarafına doğru uzanan cadde bugün ziyaretçilere kapalıdır.
Efes in bir diğer anıtsal yapısı da , içinde spor alanlarının , hamam ders ve imparator salonlarının bulunduğu Doğu Gymnasium dur. Kentin bugüne kadar kalabilen tek kapısı ise Magnesia Kapısı dır. Efes in en ünlü ve tanıdık caddesi iki tarafında sütunların uzandığı , Kuretler Caddesi dir. Bu caddenin altında şehrin en büyük kanalizasyon sistemi bulunurken önünde de Efes in yetiştirdiği ünlü isimlerin heykelleri vardır . Kuretler caddesinin Odeon a gidiş tarafında, solda Hadrian Tapınağı nı görürsünüz. Muhteşem görüntüsüyle sizi şaşırtacak olan tapınağın üzerinde, Efes in kuruluş efsanesi anlatılmaktadır. Hadrian tapınağına gelmeden caddenin sağ tarafında, dev Celcus Kütüphanesi ni bir kaç dakika izleyin. Şaşaalı görüntüsüyle sizi büyüleyecek olan Celcus, M.S. 35 yıllarında Asya Konsülü nün oğlu tarafından yapılmıştır. Roma Mimarisini yansıtan kütüphane iki katlı olup, yanında bulunan galeriden Celcus un mezarına ulaşılır. Bugün bu galerinin pet şişe ve dondurma paketleriyle dolu olmasına üzülmemek ise maalesef mümkün değil .
Baştan başa Panayır Dağı nı çevreleyen Mermer Cadde nin ( Kutsal Yol ) iki tarafı boyunca yayalar için yapılan kaldırımlar günümüzde yapılanları kesinlikle aratmıyor .
Efes Antik kentinin Liman Caddesi büyüklüğü dolayısıyla zamanında tören alanı olarak da kullanılmış. Kentin alt turnikelerinden girdiyseniz 20 dakikalık bir tırmanıştan sonra Odeion a varırsınız . -Kentin üst turnikelerinden girdiyseniz bu kadar çok yürümek zorunda değilsiniz-. Tiyatro 1400 kişilik olup , ufak tiyatro gösterileri ve konserler için kullanılıyormuş . Uzun zamandır Avusturya ve Türk arkeologlar tarafından kazısı devam eden ve ziyaretçi alınmayan Yamaç Evleri ( zengin evleri ) 2001 sezonunda yerli ve yabancı turistlere ziyarete açıldı . Zengin evlerine girmek için Efes e girerken verilen ücretin dışında ayrıca bir ücret vermeniz gerekmekte.
Hristiyanlık tarihinde çok önemli bir yeri olan Meryem Kilisesi (Konsül Kiisesi) de görülmesi mecburi yerlerdendir !
Bunların dışında Efes te dikkatle gezmeniz gereken pek çok bölüm daha vardır . " Varius Hamamı , Büyük Çeşme , Devlet Agorası , Belediye Sarayı , Su sarayı , Memmius anıtı , Domitian tapınağı , Traian çeşmesi , Skolastikia hamamı , Datrina , Aşk evi , Mazeus - Mithridates kapısı , Ticaret agorası , Stadyum , Serapis Tapınağı , Tiyatro gymnasiumu , Liman gymnasiumu ve hamamlar" bunlardan bir kaçı .
uzaktan göründügünde iki tarafli sutunlarin uzandigi beyaz caddeleri ile adeta insanda tarih öncesi caglardaki sehirlerden birine birazdan giris yapacakmis izlenimi veren, adimin atilmasiyla da bu tarihi soluma olayinin somutlastigi gidilip görülebilecek en güzel (antik) kentlerden birisidir.
ilginç bir mitolojik öyküye sahip, zamanının rüya kentidir:
androklos göç edeceği zaman bir kahin ona:
-balık, ateş ve domuz ölüsü gördüğün yere şehrini kur, demişti.
androklos bir gün balık tutmuş ve ateş yakıp bunları pişiriyormuş. ateş çalılıklara sıçramış ve çalılıklar tutuşmuş. çalılığın içinden ateşten ürken bir domuz fırlamış, kaçmaya başlamış. androklos domuzun peşine düşmüş. uzun süre kovaladıktan sonra domuzu öldürmüş ve aklına kahinin söyledikleri gelmiş. hemen halkını toplamış ve oraya yerleşeceklerini söylemiş; böylece şehir kurulmuş.*
m.ö.3000 yılında kurulmuş, ege kıyılarına yerleşen ionlar efes’e yerleşmişler, daha sonra lidya egemenliği döneminde şehirlerini geliştirmişlerdir. ion, roma, bizans, selçuklu, osmanlı uygarlıklarının izleri bugün halen görülebilmektedir. efesliler roma dönemindeki depremle yerle bir olan şehirlerini tiberius zamanında yeniden imar etmişlerdir. ancak bu defa hellenistik bir yapı stili yerine tüm efes, roma karekteri yapılarla dolmuştur. siyasi ve ticari önemi giderek artan efes’e meryemana’nın da gelmesi ve st. jean’ın burada yaşaması efes’i aynı zamanda önemli dini bir merkez durumuna getirmiştir. daha sonraları sart ile susayı bağlayan deniz yolu üzerindeki işlek limanların zamanla dolması üzerine, artık yaşanmaz hale dönüşen şehri bizans imparatorluğu justinyen’in (527-565) ayasuluk tepesinde yaptırdığı st. jean bazilikası etrafına yerleşmek suretiyle terk etmişlerdir. 1090 yılında şehir türklerin eline geçmiştir. böylece şehir tarih boyunca farklı istilalar yada depremler nedeniyle tam beş kez yeniden kurulmuştur.