efendilik ve aile terbiyesinin olumsuz yanları

    1.
  1. Olmadığı düşünülen ama içine girmedikçe bilinmeyen yan etkilerdir.
    Efendi ve aile terbiyesi almış kişi, olması gerekenden daha hassas veya insanlara göstermesi gerekenden daha fazla tevazu gösteren kişidir. Bu tarz kişiler genelde sevilir; çocuklara, kardeşlere, bazen erkek arkadaşlara örnek olarak gösterilir. Kibarlık ve soğukkanlı davranışn çözüm olabildiği konularda bu kişiler kendilerini önlerindeki problemden kurtarabilirler. Salaklık yapmadıkça başları belaya da girmez, huzurlu bir yaşam sürüp giderler.

    Ama olay birtakım risklerin alınması gerektiği veya bir insan topluluğunun içinden sıyrılmaya geldi mi durum birden aleyhe değişebilir. Çünkü bu kişilere büyüklerinin yanında konuşmaması gerektiği tembihlenir, canı oyun oynamak istediğinde uslu uslu yerine oturması bir kural olarak dikte ettirilir.
    Varsayılan modu formel dilde konuşmak, karşısındakine öncelik tanımak veya aklından geçirdiği cümlelerin karşı tarafı olumsuz etkilemeyecek olanlarını söylemek üzerine hayatı kurulmuş olan efendi bünyenin samimi ve rahat davranıp hareket etmesi, aklına geleni hemen uygulaması veya dile getirmesi, birisini ezip geçerek kendisini ön plana çıkartması mümkün olamayacaktır. Bu yüzden de bünye kendi kendini yer durur zaman zaman, dünya çirkeflik ve kabalıkla da olsa harekete geçebilenlerin dünyasıdır çünkü.
    56 ...
  2. 10.
  3. efendi adam, hırslı değildir. bu yüzden rekabete de girmez. hatta bir çok konuda bunun ne kadar saçma olduğunu bilir. kendini kanıtlamaya ihtiyacı yoktur. ister ki hayatına girecek ya da girmiş insanlar, onu tanıdıkça kim olduğunu anlasın.
    en iyiyi hedefler hayatında fakat bu en iyiye gitmek için gittiği düz yoldan sapmaz. yavaş yavaş sindire sindire yaşar bu hayatı çünkü bu hayatta her bir dakikanın değerini ve maddiyat uğruna harcanamayacak kadar güzel olduğunu bilir.

    insanlara karşı saygılıdır. ona karşı hata yaptığınızda bağırmaz fakat öyle sözlerle çıkar ki karşınıza keşke bağırsa çağırsa kafamı kırsa da böyle sözler söylemese dersiniz. çünkü o "pısırık" dediğiniz ve siz ona terbiyesizlik yaptığınızda size aynı şekilde cevap vermeyen adam, artık siniri tepesinde olarak size laflar hazırlamıştır.

    o sizi çoktan çözmüştür ve o sözleri işiteceğize gidip ölmek daha iyidir.

    sevgililik ikili ilişkiler kısmına gelirsek efendi adam için kadın el üstündedir. nasıl ki annesine saygısı varsa bütün kadınlar onun için değerlidir kutsaldır. sadece menfaat için yaklaşanı anlar. ilk önce konduramaz. kalbinde kötülük yoktur çünkü o adamın. fakat iyice hissettiyse karşı tarafın niyetini -ki bu para yemek olur, kendini yamamak olur, olur da olur-
    işte o zaman "haaa der...efendiyiz ama salak değiliz"

    hakikaten de değildir.

    efendi adam insanın ciğerini bilir. efendi görüp sessiz sanıp da boş hayallere kapılmayın...

    dostunuzsa veya sevgilinizse size cenneti sunar.
    iki eli kanda olsa başınız dertte olduğunda gelir.

    efendi erkek olmak zordur. lakin meyvesini ancak kendi yer. içi rahattır çünkü. arkaya dönüp baktığında tek gördüğü tertemiz bir hayattır.
    40 ...
  4. 24.
  5. Başlığı açtığım zamanki entry min üzerine (#4861445) birşeyler yazmam gerektiğini düşündüm. Aslında seyir iyi ama bu kadar insana tek tek yanıt vermektense, bazı konuları maddeler halinde yazmak istedim. Bunun iki nedeni var. Birincisi efendilik ve aile terbiyesi olarak ifade ettiğim kavramın yanlış anlaşılması, ikincisi de dediğimi çok iyi anlayan arkadaşlarımı fazla karamsar görmem.

    1) Efendilik pısırıklık değildir arkadaşlar. Efendi adam ikili münasebette karşıdakini kendinden önde tutandır. Diyeceksiniz ki karşıdaki kişi bunu senden bekliyor mu da yapıyorsun? Önemli değil, düşünmüyorum bile.

    2) Efendilik anne kuzuluğu da değildir arkadaşlar. Efendi yetişmiş bir bünyede mutlaka özenli bir anne vardır. Anneye de saygı büyüktür ama, aradığı kızı bulmamayı annesine benzememesi ile açıklama davranışının anlattıklarımla örtüştüğünü söylersem konsepti bozarım diye düşünüyorum.

    3) Hakkını aramak ya da rekabete girmek hakkında kendimden örnekler vereceğim. Yorum katmadan olayları anlatmaya çalışacağım, kıssadan hisse hesabı.

    Hiç bir zaman not için öğretmen peşinde koşmadım. Kendi hak ettiğim nottan başkasını da istemedim, lazım değildi çünkü. Önemli olan hayatı yaşamak, yaşadıklarından anlam çıkartmaktır diye düşünürüm hep. Derslerim için de öyleydi, birşeyler anladığım ve öğrendiğim ders değerlidir. Öğrenmediysem, hoca bana anlatamadıysa bana ne. Hep hedeflerim vardı, onlara da kendim gittim. Kimseye de boyun bükmedim, istemediğim hiçbirşey yapmak zorunda kalmadım. Örneğin beni sınıfta bırakmak için dönem ödevi notumu bile işlemeyecek, kendisine parfüm hediye eden arkadaşıma sözlü notunu 5 verecek kadar aşağılık öğretmenim bile oldu. Ama ayağına ne ben ne de ailem gittik, dersten de geçtim.Birçok hocamın lisede sadece yanına gidip not yükseltmesini rica etmiş bile olsam, keza üniversitede durum yine aynı, çok daha iyi not ortalamalarım olurdu kesin. Ama işin altından kendi kendime kalkmanın verdiği gururu yaşayamayacağım gibi, aşağılık hissederdim kendimi. Sonuç ne diye merak ediyorsunuzdur. ilkokulda okul birincisiydim, ekolü olan bir lise ve üniversiteden aksamadan mezun oldum, üzerine de tezli yüksek lisans yaptım. Tezini zamanında verip mezun olan bölümümdeki iki kişiden biri de benim.

    işyerimde 3 yıl yaşıtım, benden daha vasıfsız lise ve üniversiteden mezun, teknik bilgisi olmayan bir yönetici ile çalıştım. Tek artısı hiçbirşey yapmadan çok şey yapıyormuş gibi göstermesiydi. Bu düşünceyi yıkabilmek için üst yönetimde, dengim arkadaşlarımla beraber birşeyler yapmaya çalıştım ama olmadı. Tartışmalar vs. oldu, bu sürede işle ilgili hiçbir sorumluluktan kaçmadım, olumsuz vakalar dahil her işi üzerime aldım. işim artmasına rağmen ne mevcut personel sayısı, ne benim maaşım arttı.
    Sonuç? Yöneticim olan arkadaş aynı maaşla aynı yerde çalışıyor. Önceden altında 3 departman ve yüzlerce insan vardı. Şu anda genel müdüre doğrudan bağlı, hala koordinatör, ama kendini koordine ediyor, altında çalışan yok. Ben, ondan daha fazla maaşla, yöneticilik yaptığım, haftada %20 daha az mesai yaptığım, hafta sonu çalışmadığım, şehit merkezinde bir işe sahibim.

    4) kızlarla ilişkim asla istediğim gibi olmadı. hoşlanıp da duygularımı açtığımda "biz arkadaşız." yanıtını aldığım çok oldu. uzun süreli ilişkim olamadı, hiçbiri içime tam anlamıyla sinmedi. burada anlatılacak çok olay var ama, bu kadarla özetleyeyim. sonuç? harika bir kız arkadaşım var. bir ara gerçek olmadığımı düşündü, en büyük derdimiz kavga etmiyor oluşumuz! Ne geçmişe dönük bir burukluk, pişmanlık var, ne de açıklayamayacağım beni zor durumda bırakabilecek olaylar ve insanlar.

    Evet dünya kötü, insan doğası iyi olduğu söylenemez. Bu fenalığa karşılık insan olmayı tercih etmek asla yanlış değil. Efendilik ve doğruluk; kaypaklık, işgüzarlık, ikiyüzlülük, sahtekarlık ve yalancılığın turnusol kağıdıdır. O nedenle efendi olmak savunmasızlık değil, en büyük savunmadır. Efendi olmak ezik yaşamak falan değil, son gülen olmaktır.

    inşallah aklımdan geçenlerin hepsini yansıtabilmişimdir. Bundan sonraki aşamada bu konuyla ilgili birşey yaparsam, manifesto yazıp bir gayrıresmi örgüt kurmak gerekecek çünkü.
    18 ...
  6. 14.
  7. olumlu yanlarıda vardır olumsuz yanlarıda ama olumlu yanlarının daha çok olduğu aşikârdır. uzun bir entry olacağa benziyor* yıllar önce böyle bir arkadaşım vardı şimdi ne yapıyor bilemiyorum çok iyi yerlerde olduğunu düşünüyorum, kendisi önümdeki sırada oturuyordu haliyle boş derslerde arayı yapmıştık bol bol sohbet ediyorduk, fakat bu arkadaş üç sene boyunca hep bizimle mesafeli oldu mesafeli dediğim hitap şekli yani laubali bir insan değildi, sınıftaki diğer arkadaşlara da karşı öyleydi, çok ciddi oturmasını kalkmasını bilen, kimseyle şakalaşmaz kolay kolay gülen birisi değildi. haliyle sınıf pek hoşlanmazdı bu arkadaştan ayrıca diğer bir nokta diğer erkekler kızlarla çok samimiyken bu arkadaşım sınıftaki kızlara siz diye hitap ediyordu, konuşma şekli insanlara hitap şeklini çok beğeniyorum umarım değişmemiştir. bu tür insanlar gözlemlediğim kadarıyla insanlara karşı alçak gönüllüler, kimseyi kırmamaya özen gösteriyorlar.

    kendisiyle ilgili şöyle bir anım var;

    matematik dersinde hoca birbirimize bakmaya müsade ediyordu fakat bu arkadaşım bakmıyordu, neyse en sonunda sordum ''k'' niye bize bakmadın işte kopya çekerdin filan dedim ''yazılıda rahatsız olursunuz dikkatiniz dağılır diye ben size bakmadım'' dedi. sizleri bilemem ama benim çok hoşuma gittiğini söyleyebilirim.

    yine bir gün bilirsiniz işte şu sınıfın güzel kızları vardır bütün erkekler onu güldürmeye, yavşamaya çalışır
    bu kızı arkadaşın önündeki sıraya aldı hoca. açıkcası ben çok değişeceğini düşündüm zira bilirsiniz kızı görünce değişen erkek tiplerini, kız bununla böyle samimi olmaya çalıştı bu bir türlü yanaşmadı yani çocuğun defterini karalıyor o kadar iyi bir insanki yani hiç bir şey demiyor''lütfen karalamayın'' gibi bir şey söylüyor yani kadınlara karşı hep böyleydi kendisi.
    baktım bu önündeki kız bir kere kalemini aldı vermiyorum gibisinden şımarık şımarık şeyler yaptı bir ders boyunca adam yazamadı önemli ders notlarını alamadı tenefüste gitti yanına ''bu tür şeylerden hoşlanmıyorum lütfen kalemimi verir misiniz'' aynen böyle dedi kız herhalde onun bu davranışından utanacak ki hemen verdi.

    kendisinin yüzü olsun fiziği filan gayet hoş çocuktu açıkcası. her zaman saç şekli efendi tıraşıydı kendisi öyle tanımlıyordu. bir gün sorduk işte niye kız arkadaşın filan yok tipin gayet iyi filan ''annem gibi bir kız bulamadım''dedi, gözlemlediğim kadarıyla bu tür insanlar ilişkilerinde ciddiyeti arıyorlar.

    aşırı efendiliğin kötü yanı bu arkadaşın çevresi yoktu. sinemaya, yemeğe, alışverişe filan tek başına giderdi. üç sene aynı sınıftaydık ne insanları kırdı ne incitti yani efendiliğin güzel yanı bu olsa gerek arkanı döndüğünde utanılacak hiç bir şey yapmamışsın. insanlarda güzel izlenimler bırakmışsın gördüğünüz gibi zaten bırakmış ki ben burda yazıyorum.
    11 ...
  8. 4.
  9. bazen ailenin baskıcı bir tutum sergilendiğinde kendi kişilik özelliklerinden çok, olması gereken gibi yetiştirilmeye yönelik olduğundan özgüveni eksik, içine kapanık, çekingen kendi öz kişiliğinden uzak bireylerin yetişmesidir.
    9 ...
  10. 11.
  11. kızların yakın arkadaşı olursun ama sevgilisi asla!
    8 ...
  12. 65.
  13. haksızlık karşısında ses çıkaramamak değildir aslında. çünkü bu duruma giriyorsan, efendiliğimden veya aile terbiyemden diyemez bir insan. haksızlık karşısında uslüplü bir şekilde her şeyin üstesinden gelinir bence. namuslular, namussuzlar kadar cesur olmalıdır. bu cesurluk, onlar gibi davranmak zorunluluğu altına girmek değildir. o yüzden herkesi karakter anlamında bir kalıba sıkıştırmak doğru değil. yani, efendi ve aile terbiyesi almış bir insanın patlama noktasını, hareketliliğini, bazı durumlar, olaylar karşısında ki, yerine göre tutumunu iyi değerlendirmek lazım. ezik olmak ile efendi olmak arasında ki farklar çok belli aslında. bu tarzlara ezik diyenlerden önce, bu farkı siz görün ve ezik olmadığınızı, esasında tutumlu bir efendi olduğunuzu gösterin.
    8 ...
  14. 23.
  15. eğer efendiyseniz ve aile terbiyesi almışsanız:
    - küfür etmek içinizden gelmez. en fazla laf arasında "sikerim" veya "ağzına sıçayım" dersiniz. arkadaşlarınız sizinle dalga geçer.
    - her kız sizi arkadaşı olarak görür.
    - içinizde hırs yoktur, "loser" olmaya mahkumsunuzdur.
    - herkes sizi sever. ama hiç kimsenin 1. dereceden arkadaşı değilsinizdir.
    - çekingensinizdir. hakkınızı aramazsınız. kimse de size hakkınızı vermez.
    - bütün bu etkenler sonucunda psikolojiniz bozulmaya başlar. ailenizle kavga edersiniz. ve ailenize karşı soğuyarak gittikçe daha da içinize kapanırsınız.
    7 ...
  16. 3.
  17. el üstünde tutulup, yere göğe sığdırılamıyacağı yerde, ne yazık ki dostluğunu her an hissedebileceğiniz bu kişiler genelde hayatta en çok gammazlanan insanlar olurlar.
    7 ...
  18. 15.
  19. ezmeye çalışan çok olur yahu.

    bulaşan olursa arayın, dövelim.**

    edit: artık terbiyesiz bir insanım sözlük.ahlak kuralları yok, sizli bizli kasıntı konuşmalar yok; hem nietzsche de, sağ olsun, işin manifestosunu da yazıp işi meşrulaştırmış, oh vallahi, daha ne isterim hayattan?
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük